Emine Şahin'in tutuklanması ve akla gelen sorular
Timetürk Yazarı Cuma Obuz, 10 Kasım kutlamalarında gözaltına alınıp daha sonra tutuklanan Emine Şahin ilgili bir yazı kaleme aldı.

Oluşturma Tarihi: 2018-11-14 08:56:40

Güncelleme Tarihi: 2018-11-14 08:56:40

Timetürk Yazarı Cuma Obuz bugünkü yazısında, 10 Kasım etkinliklerinde alanda bulunanlara karşı ‘Atatürk ilah değildir' dediği için tutuklanan Emine Şahin'e değinerek, “Yapılan eylem her ne kadar zaman, zemin ve söylem açısından yanlış ve hatalı olsa da sırf fikrini beyan ettiği için bir üniversite öğrencisinin tutuklanması fikir açısından korkutucu.” dedi.

İşte Cuma Obuz'un yazısı:

EMİNE ŞAHİN'İN TUTUKLANMASI VE AKLA GELEN SORULAR

Her kişi istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine has politik bir düşünceye sahip olmak, seçtiği bir dinin gereklerini yapmak veya yapmamak hak ve özgürlüğüne sahiptir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına hakim olunamaz. Cumhuriyet, düşünce özgürlüğünden yanadır. Samimi ve yasal olmak koşuluyla her düşünceye saygı duyarız. (AKDTYK, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, , Cilt III, s. 94)

İfade özgürlüğü, Türkiye'de ciddi anlamda tartışılması ve sorgulanması gereken konulardan birisi...

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden bugüne yaşanan her darbe veya muhtıra süreçlerinde ilk olarak yapılan şeylerden biri korumacı bir yapının oluşturulması olmuştur. İfade özgürlüğü, her yaşanan olayda biraz daha daraltılmış ve sonuç olarak birçok teamül de zorla topluma dayatılmıştır. Bunun en bariz örneği Andımız uygulamasıdır.

Devletin oluşturduğu bu korumacı politika demokrasi ile çelişmesine rağmen demokrasi adına yapılmış eylemler doğurmuştur.

Bunlardan biri de Cumhuriyetin kurucusu olan Atatürk'ü koruma kanunudur. Öyle ki bu kanun kapsamında yakın tarihimizde birçok hukuksuzluk bizzat devletin yargı organları tarafından icra edilmiş ve binlerce masum, fikirlerini ifade ettiğinden dolayı mahkum edilmişti.

Son 15 yılda yapılan reformlar kuşku yok ki bu alanda da bazı şeyleri değiştirdi ve artık tarihi konular daha eleştirel ve bilimsel olarak ele alınabilir hale geldi. Özellikle Mustafa Kemal ile ilgili yapılan bilimsel ve eleştirel çalışmalar ve söylemler arttı.

Fakat son yıllarda yaşanan toplumsal olaylar, Türkiye'de hem devleti hem de toplumu korumacı bir durumun içine sürükledi. 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ tecrübesi, sınırda yaşanan tehditler ve operasyonlar, farklı kesimlerin farklı hassasiyetlerinin daha da kırılgan olmasına neden oldu. Bu durum bir yere kadar gayet anlaşılabilir bir durumdur. Fakat ortaya çıkan hukuksuzlukların artması bu durumun sorgulanması gerektiğini bir kez daha ortaya çıkardı.

15 Temmuz sonrası bazı fırsatçıların FETÖ yaftası ile insanları işlerinden ettiği hatta tutuklanmasına neden olduğu artık bilinen bir gerçek. Yine bunun yanında artık konuşulması bile büyük risklere neden olan Kürt meselesi de buna örnek. Hatta birçok dini meselenin tartışılıp bilimsel olarak ele alındığı ilahiyat kurumlarına yapılan saldırılar da bunun tipik örneklerinden.

Fakat son yaşanan hukuksuzluk birçok açıdan durumun vahametini ortaya seriyor.

Edirne'de bir üniversite öğrencisinin kullandığı "Atatürk ilah değildir. Puta tapıyorsunuz. Bu yaptığınız hareket kıyam hareketidir. Batılı kanunları getirdi." sözlerinin içerisinde tek bir hakaret olmamasına rağmen gözaltına alınması ve tutuklanması açık bir korku psikolojisinin ve hukuksuzluğun bir göstergesidir.

Yapılan eylem her ne kadar zaman, zemin ve söylem açısından yanlış ve hatalı olsa da sırf fikrini beyan ettiği için bir üniversite öğrencisinin tutuklanması fikir açısından korkutucu. Burada birçok soru akıllara geliyor fakat şu sorunun muhakkak sorulması gerekiyor. Hakaret olmamasına rağmen ifade edilen bir fikre ceza veriliyorsa biz neyi nasıl konuşacağız, eleştireceğiz veya tartışacağız?

Emine Şahin'in yaptığı şey ne kadar yanlış olursa olsun sosyal medyada kılık kıyafetine yapılan hakaretler, küfürler hatta telefon numarasının ifşa edilmesine kadar varan özel hayatın gizliliğini ihlal suçları ne olacak?

Toplumsal olarak kutuplaşmaya doğru gidilen bir ortamda çıkıp 10 Kasım günü böyle bir şeyi yapmak elbette riskli ve zararlı fakat alınan hukuksuz karara tepkisiz kalmak da aynı orada zararlı değil mi?

Muasır medeniyetler seviyesi ideali olan bir şahsiyetin kurduğu cumhuriyette Cumhurbaşkanına hakarete ceza gerektiren bir yasayı, Atatürk'ü koruma kanununu, 163 laiklik yasasını nasıl izah edeceğiz?

Demokrasi paradoksunu, korumacı politikayı, fikri mahkum eden yasaları, mağduriyetleri, yaşanan hukuksuzlukları ve toplumsal olaylardaki duygusal yaklaşımlarımızı bugün değil de ne zaman sorgulayacağız?

Mustafa Kemal'i sevmenin veya sevmemenin kişisel birer tercih olduğunu ve bu tercihlerimizin saplantıya dönüştüğünde birlikte yaşama kültürünü kaybedeceğimizi ne zaman öğreneceğiz?

Sonuç olarak; Emine Şahin'in tutuklanması yanlışı daha büyük bir yanlış ile düzeltmeye kalkmaktır ve bir an önce düzeltilmesi gereken açık bir hukuksuzluktur. Bu olayın toplumsal olarak bu sorgulamaları yapmamıza vesile olması temennisiyle...