Ensar Çalışkan Türkmen Dağı izlenimlerini yazdı
Timetürk yazarı Ensar Çalışkan Türkmen Dağı izlenimlerini kaleme aldı.

Oluşturma Tarihi: 2015-12-14 13:08:00

Güncelleme Tarihi: 2015-12-14 13:08:00

Rus bombardımanı desteğiyle Türkmen Dağı'nda IŞİD var diyerek Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgeye giren rejim askerleriyle devam eden çatışmalar Türkiye gündemine damgasını vurmuştu. Özellikle sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasıyla harekete geçen Türkiye kamuoyu, sivillere insani yardım ulaştırmaya devam ediyor. Devlet yetkilileri, bu bombardımanlar esnasında Suriye sınırının ihlal edilmesi sebebiyle angajman kurallarını devreye sokmuş ve SU24 tipi Rus savaş uçağını düşürmüştü. Çatışmaların başladığı ilk andan beri bölgede bulunan Gazeteci Ensar Çalışkan Türkmen Dağı izlenimlerini kaleme aldı.

İşte Ensar Çalışkan'ın o yazısı;

Suriye halkı son beş yılın en sıkıntılı günlerinden geçiyor. Suriye'nin tamamında gerek koalisyon güçleri gerekse Rusya-İran-Esed bloğunun bombalama ve katliamları son aylarda oldukça yoğunlaştı. IŞİD bahanesiyle girişilen katliamda ise asıl hedef hem IŞİD kontrolündeki bölgede hem de muhaliflerin kontrolündeki bölgede siviller.

''TÜRKİYE SINIRINA SIFIR NOKTADAN GERÇEKLEŞİYOR''

Bu bombardımanların önemli bir kısmı doğrudan Türkiye sınırına sıfır noktada gerçekleşiyor. Azez, Dana ve Sarmada sık sık Rusya - ABD saldırılarına sahne olurken söz konusu bölge Suriye'nin dört bir yanından kaçan sivillere ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Türkiye - Suriye sınır hattının en batı ucunda bulunan ve bulunan Bayır-Bucak Türkmenlerinin yaşadığı Türkmen Rusya - Esed ortaklığı ile yoğun bir şekilde vuruluyor.

Türkiye - Suriye sınırında bulunan Türkmen Dağı bölgesi neredeyse bin yıldır Müslüman Türkmenlere yurt olmuş bir coğrafya. Bölgemizin asli unsurlarından olan bu halk, Türkiye halkıyla önemli akrabalık bağlarına sahip. Kendileri de zaten sorulduğunda " Biz Osmanlı torunuyuz'' diyerek ortak köklere vurgu yapıyorlar. Bir rivayete göre Türkmenler bu bölgeye Hacc yolunu emniyet altına almak isteyen Selçuklular tarafından iskan edilmiş. Zaten Sultan II.Abdülhamid'in Hicaz Demiryolu üzerinde bulunan bölge aynı zamanda Türkiye'nin doğal bir uzantısı.

''YERİ GELDİ ÜZÜLDÜM, YERİ GELDİ ÇOK MUTLU OLDUM''

Rusya'nın ağır bombardımanı ve Esed rejimine karşı direnişin hız kazanması ile ben de orada hayatta kalma mücadelesi veren kardeşlerimizin sıkıntılarını, ihtiyaçlarını yerinde görmek için bölgeye bir ziyaret gerçekleştirdim. Orada gördüklerim beni yeri geldi üzdü, yeri geldi çok mutlu etti.

Türkmen Dağı denilen bölge Lazkiye kırsalında bulunuyor. Kızıldağ, Avanlı, Fırınlık, Saray, Kulcuk, Murtlu, Gımam, Zuveyik, Deyr Hanna ve Nisipin gibi Suriye direnişi için kırmızı çizgi sayılabilecek derecede önemli bölgeleri barındırıyor. Kızıldağ ise Türkmen Dağı'nın en stratejik iki tepesinden birisi. Tüm Türkmen Dağı'na hakim olan bu dağ Türkiye sınırına kadar tüm yolları hakim bir noktadan görüyor. Bundan dolayı Lazkiye'de olası bir Alevi devleti kurma ihtimaline karşı BAAS rejimi bu bölgeyi elinde tutmak istiyor. Türkmen Dağı, Hatay Yayladağı ilçesine sıfır noktasında olduğundan stratejik olarak Türkiye için de oldukça önemli bir nokta. Burada bir parantez açarak ifade etmeliyim ko Kürt Dağı da bölgenin korunması açısından en az Türkmen Dağı kadar ciddi bir ehemmiyete sahip. Kürt Dağı'nda da Türkmen, Kürt, Çeçen veya Arap bir çok mücahit son dönemde yoğunlaşan saldırılara karşı cansiperane direniyorlar.

Rus uçakları havadan Esed rejimi karadan günlerdir bu bölgeyi bombalarken içlerinde İran ve Hizbullah militanlarının olduğunu da müşahede ettiğimiz piyade birlikleri Kızıldağ'ı işgal etmek ve elinde tutmak istiyor.

''BÖLGEDE SEFERBERLİK İLAN EDİLMİŞ DURUMDA''

Bölgede adı konulmayan bir seferberlik ilan edilmiş durumda. Eli silah tutan herkes cephede doğup büyüdükleri toprakları ve dinlerini savunmak için hazır bekliyor. İslam için, namusu ve vatanı için kendi canını hiçe sayarak Allah yolunda cihad eden insanlar, müminler; Gazze'de Kassam Tugayları mücahitlerini hatırlatacak kadar güzel insanlarla hemhal olduk Türkmen Dağı'nda.

Dilleri orijinal Osmanlıcaya çok yakın ve başlarına bir harf inkilabı belası gelmediği için hâlâ Arap alfabesini kullanıyorlar. Misafirperverlikleri savaşta bile en üst seviyede.

Ağır bombardımana rağmen kimse evlerini, köylerini ter etmek istemiyor ancak bazı köylerde artık uçakların vurmadığı bina dahi kalmamış durumda. Bu nedenle zorda kalanlar ailelerini Türkiye sınırına bırakıp cepheye; direnişe geri dönüyorlar.

Bölgede direnişi genellikle Türkmenlerin kurduğu gruplar organize ediyor. Öne çıkan gruplar Ömer Abdullah'ın liderliğindeki Sultan Abdulhamit Han Tugayı Cebel-i İslam Tugayı, Cundu'ş Şam , 1. ve 2. Sahil Tümenleri. Bunun yanı sıra bölgede rejim saldırılarının yoğunlaşmasının ardından yardıma gelen çoğunluğu Fetih Ordusu'na bağlı gruplar var. Bu gruplardan öne çıkanları Ahrar'uş Şam, Nusret Cephesi , Şam'ul İslam ve Doğu Türkistanlıları çatısında buluşturan Hizbul İslam.

''RUSYA'NIN ÜSTLENDİĞİ ROL SAVAŞIN SEYRİNİ ETKİLEMİŞ DURUMDA''

Rusya'nın bölgede üstlendiği etkin rol savaşın seyrini ciddi şekilde etkilemiş durumda. Türkmen Dağı'nın stratejik zirvesi Kızıldağ'ın alındığı operasyon sırasında ben de Kızıldağ'daki durumu yerinde görebilmek için sıcak savaşın yaşandığı bölgeye çıktım. Rusya ve İran'ın Esed milislerine sağladıkları silah imkanları ve hava operasyonları karşısında Türkmenlerin elinde olan silahların çok hafif ve etkisiz silahlar olduğunu yakınen müşahede ettim.Türkmen kardeşlerimizin ellerindeki en ağır silah 82 mm çapındaki havandı. Fakat onun da mermisi çok kısıtlı idi. Bu şartlarda bile Kızıldağ tepesini günlerce savunmayı başardılar.
Kızıldağ coğrafi yapısı ve stratejik konumu itibariyle tutulması zor bir zirve. Bu nedenle dağ birkaç kez daha el değiştirebilir. Fakat Türkmen Dağı ve özellikle Kızıldağ bölgesi gayrinizami harp tekniklerinin uygulanması açısından elverişli bir yapıya sahip.

Bölgede çok sık aralıklarla uçan ve sivil yerleşim yerleri dahil Türkmen Dağını durmadan bombalayan Rus uçaklarına karşı Türkmenlerin ellerinde hiç bir savunma aracı bulunmuyor. Her türlü zorluğa karşı bir çözüm üreten kardeşlerimiz uçakların bu denli rahat uçmasından çok rahatsız ve çaresizler. Ellerinde imkan olmamasından yakınıyorlar. Gerçekten hava saldırıları Türkmen cephesinde en büyük sorun.

Tank olmasına rağmen ellerinde tank mermisi olmadığından bu silahın kullanılmasından mahrum Türkmen kardeşlerimiz. Ellerindeki en ağır silah havan olmasına karşın Esed rejimine ciddi kayıplar verdirmeleri ise Allah'ın bir ikramı. 130 mm'lik topların az olması hesabiyle de Esed'e ait mevziler güçlükle ve tehlikeli hamleler ile vurulmaya çalışılıyor.

''KÜRT DAĞI'NDA DA DURUM AYNI''

Kürt Dağı'nda da durum aşağı yukarı aynı. Orada da kardeşlerimiz çok şiddetli hava saldırıları ile karşı karşıyalar ve bu saldırılar karşısında savunmasızlar. Karadan gelebilecek her türlü saldırıya karşı tedbirleri ve planları varken Rusya'nın hava saldırıları karşısında umut ve çaresizlik arasında direnişe devam ediyorlar.

Tüm erkekler ve kadınlar düşmana karşı ortak bir duruş sergiliyor. Erkekler cephenin en önünde, kadınlar ise cephe gerisinde vatanlarını ve dinlerini savunma konusunda birbirleri ile yarışıyorlar. Kimse topraklarını terk etmek istemiyor. Zaruretten dolayı alınan karar ile kadınlar ve çocuklar Türkiye sınırına yakın bölgelere intikal etmiş durumda.

Bütün bunlar; esasen Türkmen Dağı ve Kürt Dağı'nın ortak kaderini yansıtıyor. Türkmen Dağı ve Kürt Dağı'nda ümmetin tüm renklerinden Müslümanlar; Rusya, İran, Hizbullah, Esed bloğuna karşı destansı bir direniş gösteriyorlar. Bu direniş de gösteriyor ki hem halklar ve hem de dünyanın vicdanlı insanları onların yanında. Sırtlarını Allah'a dayamış, gece gündüz tevekkül ve sabır ile savaşıyorlar. Şehitler veriyorlar, yaralanıyorlar, aç kalıyorlar ama onurlarıyla direniyorlar. Onlar bu imtihanı verirken bizler de yediden yetmişe bu imtihana ortağız.

Türkmen Dağı'nda kaldığım müddetçe güzel yüzlü şehitler, iman nuruyla süslenmiş mücahit çehreler gördüm, tanıdım. Allah'ın yardımına muttali bu çehreler inanıyorum ki galip gelecekler. İnşallah kazanan iman etmiş genç yiğitler olacak. Küfrün, tuğyanın ve zulmün havarileri yenilecek ve çok şiddetli bir azaba düçar olacaklar. Tam da bu nedenle artık safları daha sık tutalım. Suriye'de çok büyük bir imtihandan geçirildiğimizi unutmadan şu kısacık ömrümüzde hakkın yanında batılın karşısında olalım.

Türkmen Dağı ve Kürt Dağında direnen kardeşlerimiz eminim ki ellerinde daha fazla imkan olsa bu hattı daha kuvvetli bir şekilde tutacak, mümin yüreklere su serpecek amellere imza atacaklardır. Bunu sağlamak hem bizlerin, hem de bölgenin hamiliği iddiasında bulunan tüm unsurların asli görevidir. Bu sorumluluğu hakkıyla yerine getiremeyenler de kanımca bu büyük sınavı kaybedecektir.

Son olarak sizlere Tüm Suriyeli direnişçilerin ve özellikle Türkmen Dağındaki kardeşlerimizin selamını iletmek isterim. Onların kalbinde Türkiyeli Müslümanların apayrı bir yeri olmalı ki neye ihtiyaçları olduğu sorulduğunda, "Türkiye'deki kardeşlerimiz dualarında buradaki mücahit kardeşlerini unutmasınlar" demekle iktifa ediyorlar.