Mehmet Barlas'ın bugün Sabah gazetesinde yayımlanan, "Meğer Erdoğan neleri aşmış..." başlıklı makalesi şöyle:
Sonunda ekonomi idaresinin bir şans oyunu veya kumar olmadığını öğrendik.
Eğer işin başında yetenekli ve ehliyetli insanlar varsa ekonomi, toplumların gelişmesi için en etkin yol oluyor. Aksi halde ekonomiyi idare ettiklerini zanneden kumarbazlar ülkelerini batırıyor, kendilerini rezil ediyorlar. 2000 öncesinde bunun ikisini de gördük.
Burada bizi şaşırtan, Tayyip Erdoğan'ın düşük faiz ısrarının ekonomi bilimiyle ilgisi olmadığını zannetmemiz oldu.
Oysa o faizi bütün boyutlarıyla ele alıyordu. Sonunda Türk Lirası'nı da döviz kurlarına endeksli bir model haline getirdi.
MUHALEFETİN ACIKLI HâLİ
Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri'nde başkan olsaydı bugün herhalde dünya bambaşka bir yer olurdu.
Bir kere Afrika'nın yoksul ülkeleri Amerikan Doları'na boğulurdu.
Birleşmiş Milletler'deki adaletsiz Güvenlik Konseyi modeli sokağa atılırdı.
Çünkü dünyanın ihtiyacı olan şey gerçek barıştır, paradır, refahtır ve insanca davranışlardır.
Biz bunu Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu günden beri görüyoruz. Cumhurbaşkanı olup da tüm yetkileri üzerine alınca daha fazla gördük.
Eğer politikacı bilinçliyse ve ne yaptığını biliyorsa son dönemde Türkiye'de yaşadıklarımız daha kolay anlaşılır.
Bunun muhalefet tarafından anlaşılabildiğini zannetmiyorum. Onlar hâlâ TÜSİAD'dan, IMF'den, CIA'dan, FETÖ'den, PKK'dan ümit bekliyor.
Sanıyorlar ki döviz kuru Türkiye'yi yenebilecek güçte bir silahtır.
NE BELALARLA UĞRAŞMIŞ
Şimdi anladık ki kimse kimseyi cehaletle veya kumarla yenemez. Artık önümüzde alternatif mevduat modelleri de var.
Çeşitli aylara bölünmüş şekilde dövize endeksli Türk Lirası mevduat hesabı açabiliriz.
Bunu şimdiye kadar niye düşünmedik bilemiyorum. Ama 28 Şubat gibi, 17/25 Aralık gibi, 15 Temmuz gibi, Gezi kalkışması gibi eylemler varken Türkiye ne yapacağını tam bilemiyordu. Çünkü işler çığırından çıkmıştı.
Bir de o dönemin kadrolarının ne kadar çapsız ve nankör olduklarını şimdi Abdullah Gül'den, Ahmet Davutoğlu'ndan, Ali Babacan'dan görüyoruz.
Bu isimlerin bugünkü davranışlarına bakınca, geçmişte Tayyip Erdoğan'ın ne tür belalarla uğraştığını ve bazen nasıl çaresiz kaldığını kolayca fark ediyoruz.
Neyse, kötü günler geride kaldı. Bence artık düşünmesi gerekenler, ümitlerini dolar kuruna bağlayıp ülkeye hâkim olacağını sananlardır.