Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18. muhtarlar buluşmasında konuşma yapıyor.
Erdoğan, konuşmasının başında hayatını kaybeden Akit gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya için Allah'tan rahmet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
"Güvenlik kuvvetlerimiz yerleşim yerlerinde süren bu terör eylemlerine, bölgede yaşayan sivil halka zarar vermemek için azami bir dikkat ve hassasiyetle müdahale ediyor. Bu da aslında çok kısa sürede sonuçlanabilecek operasyonların nispeten uzun bir zaman dilimine yayılmasına sebep oluyor. Biz, tek bir masum vatandaşımızın hayatını tehlikeye atmaktansa operasyonların uzamasını tercih ettik, tercih ediyoruz.
"ÜÇ BİNDEN FAZLA TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ"
Geçtiğimiz yıl yurt içi ve dışında gerçekleştirilen operasyonlarda 3 bin 100'ü aşkın terörist etkisiz hale getirildi. Aynı dönemde asker, polis, geçici köy korucusu ve sivil vatandaşlardan da 300 civarında kaybımız var. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Biz bin yıldır bu topraklarda yaşamanın bedelini ödemiş bir milletiz. Bugün oynanan bu oyunların gerisinde bu coğrafyadaki bin yıllık hesaplaşmanın yattığını çok iyi biliyoruz. Fakat ne yapsalar boş. Özellikle son iki yüz yıldır yaşadığımız tüm acılara, maruz kaldığımız tüm haksızlıklara, kayıplara rağmen, işte halen dimdik ayaktayız, evelallah ayakta durmaya da devam edeceğiz. Bugünkü Türkiye, bu tür ameliyatlar konusunda dirençlidir. Ne bölgemizde oynanan oyunlar ne de içimizde canlandırılan fitneler bizi yolumuzdan alıkoyamayacak.
Rusya'ya gittiler. Onun arkasındaki terör örgütüne silah yardımı yapacaklarmış. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bu ruh ve inanç olunca ne bir karış toprağından bir karış veririz ne de hedeflerimizden vazgeçmeyiz. Ne yaparsanız yapın bizi yolumuzdan döndüremeyeksiniz.
"TERÖRÜN YA YANINDA YA DA KARŞISINDASINIZDIR"
Sadece hükümete, Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na karşı pozisyon almak adına terör örgütü ile aynı safta buluşmakta sakınca görmeyen bir siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız. Maalesef hendek kazan teröristleri arkadaşı olarak gören, terör örgütünün eylemlerine bilboard ilanları ile destek veren bir anamuhalefetimiz var.
Terörün, terör örgütünün ya yanında ya da karşısında olursunuz. Bunun ortası yoktur.
O evleri yakılan, yakılan, tarumar edilen o insanlar Kürt değil mi? Bunun hesabını ne bu dünyada ne de ebediyette veremeyecekler.
"BİN YILLIK HESAPLAŞMANIN YENİ TEZAHÜRÜ"
Bu oyun bin yıllık hesaplaşmanın yeni bir tezahüründen başka bir şey değildir. Terör örgütü de sırtını ona dayanan parti de bölgede hesabı ve çıkarı olan güçlerin oyuncağı haline dönüşmüş birer kukladan ibarettir.
"KÜRT SORUNU YOKTUR"
Türkiye'de Kürt sorunu değil, terör sorunu vardır. Bunu böyle bilmemiz lazım. Kimse, bize bunu yutturmaya kalkmasın.
Hendeği kazan ile hendeği savunan, bombayı koyan ile bombayı savunan, silah kabzasını tutan ile silahı savunanın hiçbir farkı yoktur.
"SİYASET DEĞİL, İHANETTİR"
Türkiyelileşmek iddiasıyla yola çıkıp varlıklarını hendeklere endeksleyenlerin, Kandil'in şamar oğlanına dönenlerin durumunu hep birlikte ibretle takip ediyoruz. Kürt kardeşlerimin adını istismar ederek bu ülkeye ve bu millete husumet besleyen kim varsa onun eteğinin altına girmenin adı siyaset değil, ihanettir. En başta Kürt kardeşlerime ihanettir. Kürt kardeşlerim bu milletin ayrılmaz bir parçasıdır.
"PARTİ KAPATMAYA KARŞIYIM AMA..."
Bıçak kemiğe dayandı. Şu anda yargılanıyorlar, yargılanların sayısı artacak. Prensip olarak ben siyasi partilerin kapatılmasına karşıyım. Gereksiz görüyorum. Hiç düşünmeye bile gerek yok. Ancak herhangi bir siyasetçinin yaptığı suçun, hatanın bedelini kurumsal olarak partisi değil, şahıs olarak kendisi ödemelidir. Bu, genel başkan da, milletvekili de, belediye başkanı da, meclis üyesi de olabilir. Kim olursa olsun bunun bedelini ödemelidir.
Tercihini siyasetin imkanlarından yana değil, terörden, terör örgütünün eylemlerinden yana koyanlar, bunun hesabını hukuk önünde vermelidir. Terör örgütünün diğer mensupları için hukuk neyi emrediyorsa bu kişiler için de aynı yöntemler işletilmelidir. Milletvekili dokunulmazlığı terör örgütüne perde olmak için değil, Meclis'te millete daha iyi hizmet vermek için getirilmiş bir imtiyazdır. Bu imtiyazın istismarına artık parlamentomuz izin vermemelidir.
"MECLİS VE YARGI HAREKETE GEÇMELİ"
Terör örgütü mensubu gibi hareket eden milletvekilleri konusunda Meclis'in ve yargının harekete geçmesi şarttır, diye düşünüyorum. Aynı şekilde milletin kendisine hizmet için emanet ettiği imkanları terör örgütünün emrine sunan belediye başkanları konusunda da meclis üyeleri konusunda da İçişleri Bakanlığı ve yargının harekete geçmesi gerekiyor ve geçtiklerini de biliyorum.
"KİMSE DEVLETİN EKMEĞİNİ YİYİP, DEVLETE KILIÇ ÇALAMAZ"
Kimse ama kimse bu devletin ekmeğini yiyip devlete kılıç çalamaz. Kamu kurumları içinde görev yapanlardan terörün yanında yer alanlar için aynı işlemler yapılmalıdır. Ya devlet başa ya kuzgun leşe deme noktasına getirilmemelidir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Referansımız mevcut anayasa ise neden yeni anayasa peşinde koşuyoruz? Asıl olan toplumsal mutabakatın sağlanmasıdır. Her partinin teklifini ortaya koymasında fayda görüyorum. Başkanlık sisteminin başarılı da başarısız da örnekleri vardır.
Başkanlık sistemiyle yönetilen pek çok ülke hem demokrasi bakımından hem kalkınma bakımından, bölgesindeki ülkelerin fersah fersah önüne geçebiliyor. Demek ki burada asıl mesele, ülkenin hedefleriyle yönetim biçimi arasındaki ilişkiyi doğru kurabilmektir. İşte Türkiye'nin de kendi yönetim sistemini kendi ihtiyaçlarına göre belirlemeye ihtiyacı vardır.
'HİTLER ÖRNEĞİ' ELEŞTİRİLERİNE YANIT
Hitler örneğini vermiştim. Şahsıma hücüm etmeye başladılar. Almanya parlamenter sistemle yönetiliyordu ama Hitler ülkenin başına musallat oldu.
"KENDİ MARKALARINI İSTEMİYORLAR"
Ben 'Türk biçimi veya Türkiye biçimi bir Başkanlık sistemi' dedim, başladılar saldırmaya... Ya bunlar kendi ülkelerinin markasını da istemiyorlar. Mecbur muyuz illa Amerikan sistemi, Fransız sistemi veya şu sistemi bu sistemi söylemeye... Biz hepsinden alırız. Adeta bir arı gibi ondan da ondan da hepsinden toplarız. Balımızı yapar, milletimize sunarız.
Ülkemizdeki parlamenter sisteminin işleyinden memnun olan var mı? Devamlı darbe üstüne darbe getiriyor. Krizlere çanak tutan mevcut sistemin ülkemin faydasına olmadığına inanıyorum.
Bu sistemle yasama, yürütme, yargı arasındaki sınırların çizilmesi parlamenter sistemdeki pek çok sorunu ortadan kaldıracaktır.
Türkiye'nin değişik alanlarda, adeta sistemini yenileme noktasında bir tazelenmeye, bir yeni başlangıca ihtiyacı var. Bu millet, bu ülke değişime, yeniliğe, daha iyiyi, daha güzeli aramaya hiçbir zaman kapalı olmamıştır. Her kim ki bu gerçeğe sırtını dönmüşse o tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştır.