Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Kendi geliştirdiğimiz aşıyı en geç nisan ayında uygulama seviyesine getirmeyi planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıyı tüm insanlığın hizmetine sunma düşüncesindeyiz.
Şimdi salgının seyrinin önüne geçemezsek daha sonra çok daha can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalırız. Aldığımız tedbirlerin yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Milletimden sabır ve destek istiyorum.
Hırs ve rant üzerine kurulu ekonomik mimarinin insan ve tabiatı koruması mümkün değildir.
Ülkemizin hak ve adalet eksenli attığı adımlar dolayısıyla eleştiriye, itibar suikastlerine maruz kalması haksızlıktır.
Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz kendi milli güvenliğimizi sağlamaya çalışıyoruz.
Suriye'de DEAŞ'la göğüs göğüse çarpışan tek NATO ülkesi biziz.
Küresel sistemin adaletsizliklerini dillendirirken veya krizlere müdahale ederken asla yayılmacı bir anlayışla hareket etmiyoruz.
Akdeniz'de sağduyulu davranmamıza rağmen bir gemimize saldırı oldu, bunun uluslararası hukukta yeri yok. Bunun kaptanı bir Yunan.
Suçlunun İslam veya Müslümanlar değil, uzunca bir süredir dünyaya hakim olan çarpık düzen olduğunun bir an önce anlaşılmasını diliyoruz
Sayın Putin'le Karabağ sürecinde ne gibi adımlar atabileceğimizi görüştük, bölgede barışı egemen kılmanın adımını attık. Dağlık Karabağ'da 30 yıllık bir adaletsizliğin son bulmasına katkı sunduk. Türkiye, Azerbaycan ve Rusya olarak bölgede barışın güvencesi olacağız.
Karabağ'da Azerbaycan bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. Herkes adımlarına buna göre atmalı, sürece destek olmalı.
Salgının yol açtığı ekonomik sıkıntıları çözmek için ihtiyaç duyulan her tedbiri alıyoruz. Yurt dışında ve yurt içindeki tüm vatandaşlarımızı, bu imkanı değerlendirmeye, ellerindeki parayı, dövizi, altını ve diğer sermaye araçlarını Varlık Barışı yoluyla sisteme dahil etmeye çağırıyorum.
Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformunu hayata geçiriyoruz. Reform ve değişim çalışmalarının merkezinde milletimiz yer alıyor. Reform paketleri bütçe görüşmelerinin ardından Meclis'e gelecek.
Cumhur İttifakı, Türkiye'nin en geniş tabanlı 'siyasi dayanışma' örneğidir. Sayın Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi Cumhur İttifakı asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir.
Hala parlamenter sistemi savunanlar var. Türkiye yıllarca bu sistemi denedi, koalisyonlarla bu hale geldi.
Birilerinin çıkıp sanki Türkiye'de hiçbir şey yapılmamış, her şey eski haliyle duruyor da sadece kendileri gerçekleri söyleyebiliyor gibi bir edasıyla konuşmalarını kabul edemeyiz.
Ne Kürt sorunu ya! Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Varsa sorumlusu benim ve çözeceğiz dedim, çözdük. 2005'te Diyarbakır'daki konuşmamda söyledim, bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa bunun sorumlusu benim ve bunu da biz çözeceğiz dedim; Allah hamdolsun bunları çözdük.
Neymiş filancalar neden hala hapisteymiş. Herhalde bunları ödüllendirecek halimiz yok. Hani yeminli Türkiye düşmanlarını anladık, peki yıllarca bu mücadeleyi verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli?
Daha da ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabın herkes tarafından okunmasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkesin okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur.
Yargı mensuplarına sesleniyorum. Değerli yargı mensupları Anayasa'nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa, benim dışımdakileri de alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini niye yapmıyorsunuz, gereken adımları niye atmıyorsunuz. Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim nasıl yoksa CHP'nin de yok. Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefetin de talimat verme hakkı yok ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz.