Erdoğan'dan Bahar Kalkanı açıklaması: Rejimin kayıpları sadece başlangıç
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'deki harekatla ilgili 'Rejime tarihinin en büyük kayıplarını verdirdik. Rejimin bu kayıpları sadece başlangıç... Bir an önce Türkiye’nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa, bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak' dedi. Avrupa'ya göçmen akınına da değinen Erdoğan, kapıların artık kapanmayacağını, göçmen sayısının da yakında milyonlu rakamlarla ifade edileceğini söyledi.

Oluşturma Tarihi: 2020-03-02 14:03:11

Güncelleme Tarihi: 2020-03-02 14:03:11

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre Merkezi'ndeki AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuşuyor.

Erdoğan'ın yaptığı konuşmadan öne çıkanlar ise şöyle:

"GERİ ÇEKİLMEZLERSE OMUZLARININ ÜZERİNDE O BAŞLAR KALMAYACAK"

"İdlib'deki operasyonlarımızı 34 şehidimizden sonra kapsamlı hale getirdik. Toprağa düşen hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık. Daha önce Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı harekatı ile neyi amaçlıyorsak bu harekatla da onu amaçlıyoruz. Rejime tarihinin en büyük kayıplarını verdirerek bismillah dedik. Kan dökülmemesi, can yanmaması konusundaki hassasiyetimizi çekingenlik olarka göstermeye çalışanlara karşı gücümüzü göstermeye yeni başlıyoruz. Rejimin kayıpları sadece bir başlangıç. Biz bu gafillere Türkiye'nin büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz.

Bir an önce Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa omuzlarının üzerindeki o başlar da kalmayacak. Biz topraklarımızın güvenliğini sağlıyoruz.

"BU SADECE BAŞLANGIÇ"

Şu ana kadar; 135 tank, 22 zırhlı araç, 45 top, 44 çok namlulu roketatar, 12 tanksavar, 29 pikaba monteli uçaksavar, 2 İHA, 8 helikopter, 7 mühimmat rampası, 24 zırhlı araç, 9 mühimmat depo binası, 2 uçak, 2 füze rampası ve 2557 rejime ait asker ve milis. Bizim kan dökülmemesi, can yanmaması, acı yaşanmaması konusundaki hassasiyetimizi, zafiyet veya çekingenlik olarak görenlere gerçek gücümüzü göstermeye daha yeni başlıyoruz. Rejimin verdiği insan ve araç gereç kayıtları sadece bir başlangıçtır.

"KAPILAR KAPANMAYACAK, O İŞ ARTIK BİTTİ"

Batı'nın sadece göçmen korkusuyla söylediği sözler gerçek hayatta karşılık bulamıyor. Bize kapıları açmayın diyorlar. Bunlar biz latife yapıyoruz sandılar. Kapıları kapatın diyorlar. O iş bitti artık. Şimdi Batı hesap verecek. Nereye? Dünya Yüksek Mülteciler Komiserliği'ne. Mültecilere karşı takındıkları tavır nedeniyle. Gaz bombası atmak suretiyle, gerçek bomba atmak suretiyle yıldırmaya çalışanlar uluslararası camiada hesap verecekler. Bu akşam telefon talebinde bulundular. Almanya ve Bulgaristan ile görüşme var. Perşembe Rusya Devlet Başkanı ile görüşmemiz olacak. Sınırlarımızı açtığımızdan beri Avrupa'ya yönelenlerin sayısı yüzbinleri aştı. Yakında milyonlu rakamlarla ifade edilecek.

"RUSYA VE İRAN'I DOĞRUDAN HEDEF ALMIYORUZ"

Türkiye Suriye'de şu ana kadar ne Rusya'yı ne İran'ı doğrudan hedef almamıştır. Rejim unsurlarını imha ediyoruz. Bu hassasiyetimize de saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu mücadele bizim şahsi tercihimizle değil. Milletimizin topyekün iradesiyle yürütülmektedir. Suriye'deki oyunu milletimizle birlikte gördük. 15 Temmuz'da neden milletimiz sokağa çıkmışsa Türkiye bugün de aynı sebeple Suriye'dedir."

KILIÇDAROĞLU'NUN 'ŞEHiTLER TEPESİ' AÇIKLAMASINA TEPKİ

Cumhurbaşkanı öncesinde ise salon dışında bekleyen vatandaşlara seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Şehitler tepesi'' açıklamasına tepki gösterdi.

Erdoğan, özetle şu ifadeleri kullandı:

''Şehitler tepesi boş değildir boş kalmayacak. Bay Kemal'in şehadet şehitlik diye bir derdi olmayabilir fakat Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu partinin genel başkanıyım havasında gezinen bu Bay Kemal'e sadece bir şey hatırlatacağım o da Çanakkale'deki tüm askerimize Gazi Mustafa Kemal'in hitabıdır. Nedir? 'Ben size ölmeyi emrediyorum' demiştir.

Bay Kemal tarihinden, şehadetten uzak, şehadet nedir bilmeyen bunun cahili olan bir kişi. İnanıyorum ki bu CHP'ye gönül veren kardeşlerim vatandaşlarım da böyle bir şahsın arkasından gitmeyecek onu da hesaba çekeceklerdir.''

"BU KOPAN FIRTINA BİZİM ORDUMUZDUR"

Bu kopan fırtına bizim ordumuzdur. Gerisinde Allah'ın desteği, yüz milyonlarca dostumuzun duası, milletimizin yüreği olan bu fırtınanın nelere kadir olduğunu herkes görüyor ve görecek. Türkiye, Suriye'de ne Rusya'yı ne İran'ı doğrudan hedef almamıştır. Harekatımızda sadece askerlerimizin kanını döken rejim unsurlarını imha ediyoruz. Bu hassasiyetimize de saygı gösterilmesini bekliyoruz. Türkiye her meselesini olduğu gibi, Suriye'deki sorunu da kendi imkanlarıyla çözecek iradeye ve kapasiteye sahiptir. Böyle günler aynı zamanda gerçek dostların ve sinsi düşmanların ayırt edildiği dönemlerdir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler bu ayrımı daha da netleştirecektir. Burada önemli bir hususun altını daha çizmek istiyorum. bu mücadele, bizim şahsi tercihimizle değil milletimizin iradesiyle yürütülmektedir. Suriye'de oynanan oyunu milletimizle birlikte gördük ve karşı hamlemizi yaptık. Bu millet 15 Temmuz'da niye sokağa çıkmışsa, bugün de Türkiye aynı sebeple Suriye'dedir.

"SURİYE'DE NE İŞİMİZ VAR?"

Bu millet PKK'nın ve DEAŞ'ın saldırılarına karşı nasıl göğsünü siper etmişse bugün de Türkiye aynı sebeple İdlib'dedir, Suriye'nin diğer bölgelerindedir. Türkiye için Ege'deki haklarını korumakla, Akdeniz'deki haklarımızı müdafaa etmek arasında hiçbir fark yoktur. Ekonomik tuzaklara karşı verdiğimiz mücadeleyle, sınırlarımızı terör koridoruyla kuşatma girişimlerine karşı verdiğimiz mücadele aynıdır. Yürütülen faaliyetleri sizler de takip ediyorsunuz. Kimsenin Suriye'de Rusya'nın Amerika'nın İran'ın Fransa'nın ne işi var dediğini duydunuz mu? Ama iş Türkiye'ye gelince hemen Suriye'de ne işimiz var yaygarasını basıyorlar. Birileri tekrarlarken, şehitlerimizde biri “Sizden ricam sakın ‘Suriye'de ne işimiz var' diyenlerden olmayın” Bunu şehit söylüyor, şehit olmadan önce… “Gittim, gördüm. Tam da olmamız gereken yerdeyiz” mesajını veriyor.

Meydanı üzülüyor gibi gözüküp, ağzını açtığında şehitlerimizin aziz hatıralarına hürmetsizlik yapan gafillere bırakmayız, bırakamayız.

KILIÇDAROĞLU ve MUHALEFETE TEPKİ

Bu ülkede “Hayatımda hiçbir sözden tiksinmedim şehitler ölmez vatan bölünmez'den tiksindiğim kadar” diyebilecek seviyede alçalabilen ve şu anda CHP milletvekili sıfatıyla Meclis'te yer alabilen kişiler var. Aynı kişi, bugün Suriye'ye savaş açsak banko Esad'ı tutarım diyerek ülkemizin yürüttüğü mücadeledeki safını yıllar önce belirtmiştir. CHP Genel Başkanı'nın “Söz veriyorum biz gelirsek şehitler tepesi boş kalacak” ifadesi de bu zihniyetin bir yansımasıdır. Bu kişinin şehitlik kavramı ve şehitler tepesinin ne anlama geldiğini bilmediğini görüyorum. Çünkü bilmeden söylüyorsa en fazla cehaletini sergilemiş olur. Fakat şehitliğin ne olduğunu, şehitler tepesinin neyi ifade ettiğini bilerek bu sözü söylüyorsa ortada gerçekten vahim bir durum var demektir. 3 ayetteyse doğrudan doğruya Allah yolunda canını feda edenleri tarif etmek üzere şüheda ifadesi yer alır. Bakara Suresi'nin 54'üncü ayetinde yer alan “Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyiniz. Zira onlar diridir fakat siz bilemezsiniz” Bu emri ilahi hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde şehadetin anlamını bizlere gösteriyor. Bu konuda peygamber efendimiz hadislerinde şehidin bütün günahlarının affedileceği, kabir azabı çekmeyeceği, cennete ilk girenlerden olacağı gibi müjdeler de var.

"GAZİ MUSTAFA KEMAL ÇANAKKALE'DE NE DEMİŞTİ?"

Ülkemizin ve milletimizin bağımsızlığı, geleceği için mücadele ederken hayatını kaybeden herkes, cephede son nefesini veren herkes şehittir. Askerimizin, polisimizin, jandarmamızın şüheda makamına yükseldikleri konusunda en küçük bir şüphemiz yoktur. Ben bir şey daha söylüyorum. Bay Kemal, sen kendi partinin geçmişini dahi bilmiyorsun. İkide bir bu partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk diyorsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale'de askerlerimize ne diyordu? “Ben sizlere ölmeyi emrediyorum” diyordu. Bay Kemal, sen partinin geçmişinden bile bihabersin. Biz bu şehitleri ta Uhud'da verdik, Hendek'te verdik, Selçuklu'da verdik, Osmanlı'da verdik, cumhuriyet döneminde Çanakkale'de verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz Bay Kemal. Ama sen şehadeti, şehitliği bilmezsin. Bunu anlaman mümkün değil. Çünkü sende o iman, o inanç yok.