AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada Batı'nın teröre karşı gösterdiği tavıra tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz gecesi hepsinin heyecanla darbecilerin başarılı olmasını hepimiz biliyoruz. Milletimiz dimdik durum bize destek olunca da terbiyesizleştiler, pervasızlaştılar." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"3 Kasım 2002 genel seçimlerinin 17'nci yıldönümüne ulaştık. AK Parti yüzde 34,3 oy oranı elde ederek Meclis'te 3'te 2'ye yakın oranlar 363 milletvekiliyle tek başına iktidara geldi. Aradan geçen 17 yılda Türkiye'yi nereden nereye getirdiğimize baktığımızda göz kamaştırıcı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Türkiye vesayetle mücadeleden ekonomik sabotajlara kadar pek çok saldırıyla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. Vesayet odakları AK Parti iktidarını kabul edemediler, bugün dahi AK Parti'yi yerle yeksan etmekten geri kalmayacaktır. Bu tür hevesleri son mahalli seçimleri sonrası yaşanan hadiselerde de gördük. Cumhurbaşkanı seçimini milletimin uhdesine bıraktık kabullenemediler, ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtik. AK Parti'ye cumhurbaşkanı seçtirilmek istenmeyen bir Türkiye'den Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmiş olduk.
CEVABIMIZI İNLERİNE GİREREK VERDİK
Türkiye'nin başarılarının iyice belirginleştiği 2013'ten bu yana saldırı sürecini yaşadık. Gezi olaylarını hatırlayın, sokaklarda terör estirildi. Bu vandallara eyvallah demedik. Ardından FETÖ'nün 17/25 Aralık'ta ilk saldırısı geldi, bu oyunu da bozduk. Çukur eylemleriyle vatanımızda delikler açmaya teşebbüs ettiler. Bu çukurlara gömerek boşa çıkardık. Baktılar AK Parti'yi ne sahada ne sandıkta yenemeyecekler, silaha başvurdular. Dünya demokrasi tarihinin en şanlı direnişi olarak kayıtlara geçti. Türkiye'yi terör örgütleriyle kuşatmaya çalışanlarımıza cevabımızı inlerine girerek verdik. Sınırlarımız içinde ve dışında ülkemize doğrultulan silah varsa üzerine gidip imha ettik.
ÖĞRENCİLERE BURS MÜJDESİ
Bugünden 3 Kasım 2002 tarihine kadar geri gittiğimizde istiklal ve istikbal davamızın kalkınma, büyüme, yatırım ve refah mücadelemizi de ihmal etmedik. Hükümete geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet sütunları üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Eğitim harcamalarımız hep ilk sırada yer aldı. Eski dönemin vesayet ürünü kesintisiz eğitim ürününü bir kenara bırakarak 12 yıllık kademeli zorunlu eğitime geçtik.
Katsayı engeli başta olmak üzere antidemokratik uygulamalara son verdik. Meslek liseleri ve imam hatip okullarını cazip hale getirdik. Üniversite öğrencilerimize bir müjde vermek istiyorum. 2020 Ocak itibariyle lisans öğrencilerimizin bursu 500 liradan 550 liraya çıkıyor. Bu rakam biz hükümete geldiğimizde 45 liraydı. Yüksek lisansta 1100 lira, doktorada 1600 lira olarak uygulanacak.
FETÖ'CÜLERİ KUYUMCU TİTİZLİĞİYLE TEMİZLEDİK
Sağlam insanların hasta çıktığı sağlık sistemini yeni baştan düzenledik. Hastane yatak sayısını 240 bine nitelikli yatak sayısını 145 bine ulaştırdık. Toplam sağlık çalışanı sayımızı 385 binden 1 milyon 75 bine yükselttik. Rahmetli Savaş Ay'ın programını. Ana muhalefetin başındaki zat SSK Genel Müdürüyken hastanelerimizin halini. Bunlar yaşı 35'in altında olanların anlamakta zorluk çekecek yenilikler.
Yargı sistemine sızan FETÖ'cüleri kuyumcu titizliğiyle temizledik. Mahkeme sayılarını iki kat artırdık, yargının işleyişini kolaylaştırdık. Bireysel başvurudan HSK'nın yapısına temel kanunlardan infaz sistemine kadar pek çok yenilikler yaptık. Yargı Reformu Strateji Belgesi'ndeki maddeleri paket paket Meclis'e getiriyoruz. Amacımız 780 bin kilometrekare vatan toprağında insanlarımızın güvenliği, huzurunu sağlamak. Kademeli olarak hayata geçirdiğimiz reformlarla tüm belediyeleri sorumluluk alanlarında en güzel hizmet verebileceği seviyeye çıkarmak. Organize sanayi bölgeleri sayısını artırdık. KOBİ'lere en büyük destekler hükümetlerimiz döneminde verildi.
MİLLİ SAVAŞ UÇAĞI
Savunma sanayi, şahsen ilgilendiğim ve gerçekten göğüs kabartıcı başarılara imza attığımız bir diğer alandır. Bugün Türkiye, milli güvenliği için kimin ne dediğine bakmadan istediği gibi operasyon yapabiliyorsa, bunu savunma sanayinde geldiğimiz yere borçluyuz. İnşallah kendi savaş uçağımızdan her türden motorumuza kadar tüm savunma sanayi ihtiyaçlarımızı kendi imkanlarımızla üretebilir hale gelmemiz çok yakındır.
Kalkınmanın temel unsuru olan enerji altyapımızın geliştirilmesi konusunda da, Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını katbekat aşan başarılar yakaladık. Enerjide toplam kurulu gücümüzü 56 bin 700 megavat ilaveyle 88 bin 550 megavata yükselttik. En büyük başarıyı da yerli kaynaklara dayalı elektrik üretiminde gösterdik. Halihazırdaki kurulu gücümüzün 52 bin 657 megavatı yerli kaynaklarla gerçekleştiriliyor.
SİSTEM BU BAY KEMAL!
Milletimizden en çok dua aldığımız alanlardan biri de sosyal yardım politikalarımızdır. Yıllık sosyal yardım bütçesini 2 milyar liradan 43 milyar liraya yükselterek, ülkemizde aç ve açıkta kimsenin kalmamasını temine gayret ediyoruz. Kimsesiz çocuklardan yaşlılara, engellilerden dul kadınlara ve mağdur ailelere kadar her kesimi kuşatan bir sosyal yardım sistemi kurduk. Eğer hastaysa evine doktorlarımızı göndermek suretiyle evlerinde tedavilerine de, bakımlarına da yardımcı oluyoruz. Sistem bu Bay Kemal.
Şehit yakınlarımıza ve gazilerimize, tarihimizin hiçbir döneminde olmadığı kadar sahip çıkarak, kendilerine şükran borcumuzu ifa etmeye çalışıyoruz. Böylece, ülkemizde günlük harcama düzeyi 4,3 doların altındaki nüfus oranını yüzde 30 düzeyinden yüzde 1,5'e indirdik, burası çok önemli. Asgari ücretten, memur ve emekli maaşlarına kadar her alanda gelirleri, buna bağlı olarak da refah seviyesini fiilen yukarıya çıkardık. Bugün Türkiye, düşük ve orta gelir düzeyini geride bırakarak, yüksek-orta gelir grubuna mensup bir ülke haline gelmiştir.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Türkiye'yi, onurlu ve gerçekten omurgalı dış politikaya sahip bir ülke konumuna yükselttik. TİKA vasıtasıyla dünyanın dört bir yanında yürüttüğümüz kalkınma yardımı faaliyetleri, ülkemizin insani hasletlerinin sembolü haline gelmiştir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kuruluşlarımız, yurt dışında ülkemizin eğitim, kültür, sanat bayraktarları olarak faaliyetlerini yürütüyorlar. Muhtarlıklardan Cumhurbaşkanına kadar kesintisiz işleyen bir kamu yönetimi sistemi ile milletimize sunduğumuz hizmetlerin kalitesini her alanda sürekli yükseltmenin gayreti içindeyiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bu bakımdan ülkemizin geleceğine bıraktığımız en büyük miras, en büyük armağan olacaktır.
DÜNYANIN EN BÜYÜK 13. BÜYÜK EKONOMİSİ DURUMUNDAYIZ
Ülkemizi diğer alanlarla birlikte ekonomide de fevkalade ileriye taşıdık. Ekonomimizi, 2003-2018 arasında yılda ortalama yüzde 5,6 oranında büyüttük. Milli gelirimizi, döviz kurunda geçen yıl yaşadığımız ağır saldırıya rağmen 790 milyar dolar seviyesinde tuttuk. Satın alma paritesine göre dünyanın 13'üncü büyük ekonomisi durumundayız. Ve biliyorsunuz şu anda 20 tane dünya ülkesi arasında Türkiye, bu 20'nin içerisinde. Bu bir şey ifade ediyor. Durup dururken sizi oraya almıyorlar. Küçük bir hamleyle bu listede kısa sürede birkaç basamak birden yükselebilecek bir yerdeyiz. Hükümetlerimiz döneminde 9 milyon yeni kişiye iş sağlayarak, istihdam rakamını 29 milyona yükselttik. İhracatımızı 36 milyar dolardan 171 milyar dolara, genel ticaret sistemine göre de 180 milyar dolara çıkardık. Cari dengemiz tarihimizde ilk defa 5 milyar dolar civarında fazla verir hale geldi. Biz bu cari denge meselesini, en az terörle mücadele kadar kritik bir beka meselesi olarak görüyoruz. Onun için de bu konudaki kararlı duruşumuzu sonuna kadar sürdüreceğiz.
SİZİN BURAYA NE DİLİNİZ, NE AĞZINIZ ULAŞMAZ
Geçenlerde ana muhalefetin parti sözcüsü çıkmış IMF ile ilgili olarak, 23,5 milyar dolardan biz devraldık. Bunu 2013'ün mayısında sıfırladık. Bizim IMF ile ilgimiz yok. Biz iktidara çamur atarız diye gayret içinde. Atamazsın. Sizin buraya ne diliniz, ne ağızınız ulaşamaz. Haddinizi bileceksiniz. Bunları yapacak gücünüz yok. Zaten IMF olayını dert eden sizsiniz. Bunu azaltan da biziz. Şimdi Türkiye'nin IMF'ye borcu yok.
GÖREVDEN ALDIK, ÇÜNKÜ LAF DİNLEMİYOR ADAM
Ülkemize geçtiğimiz ağustos ayından itibaren kurulan döviz kuru faiz ve enflasyon üçgeninde kurulan oyunu bozduk. Faizi düşürdükçe enflasyon düşer dedim. Bu olduğu zaman büyüme hızlanır dedik.Bakın şimdi bu sistem değişince önceki Merkez Bankası başkanını görevden aldık çünkü laf dinlemiyor adam. Yeni arkadaşımızla yola deva ettik. Faiz oranlarını düşüreceğiz dedik. Faiz çünkü bir ülkenin kalkınmasına en büyük kötülüktür. Yatırımı durdurur ve sizin büyümenizi engeller. Bu adımlar atılınca hava değişti ve enflasyonda tek haneye geldik. Ve döviz kurunu nispeten stabil hale getirdik.
EY BATI SİZ İKİRCİKLİ DE DEĞİLSİNİZ ÇOK YÜZLÜSÜNÜZ
Türkiye dünyada terörle mücadele konusunda en büyük mücadeleyi vermiş en büyük kayıplar vermiş ama aynı zamanda en büyük başarıları yaşamış bir ülkedir. On binlerce masum vatandaşımız ve kamu görevlimiz alçakça katledilmiştir. Diyarbakır'daki il teşkilatını niye terk ettiniz. Ey batı orada il teşkilatı önündeki anneleri niye görmediniz? İşinize gelmiyor. Siz ikircikli de değilsiniz çok yüzlüsünüz.Binlerce güvenlik görevlimiz de bu mücadele de şehadet mertebesine ulaşmıştır. Bu sabah da bir kardeşimiz Resulayn'da el yapımı patlayıcı temizlenirken şehit oldu. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.Bütün bunlar katbekat fazlasıyla bedelini bu teröristler ödüyorlar ve ödemeye de devam edecekler. En son terörist bitinceye kadar bu mücadele devam edecek. Kimse bizden bunu durdurmamızı beklemesin.
İYİCE TERBİYESİZLEŞTİLER
Şimdi ben buradan sesleniyorum tüm batıya. Daha önce Asala 40'a yakın diplomatik görevlimizi şehit etmişti. Bu sözde ermeni terör örgütü karşısında gerek Amerika gerek batının bir tavrını gördük mü? Maalesef Türkiye'nin bu terörle mücadele süreci takdir edilmek yerine kullanışlı bir malzeme olarak görüldü. Suriye'de terör olayları artınca tüm dünyadan yardım istedik. Gelin Suriye sınırında güvenli bölge oluşturalım dedim. Zahirde herkes bu teklifi olumlu karşıladı ama gerçekleşmesi için hiç kimse kılını kıpırdatmadı. Teröristle bizi taciz edince çağrımızı yeniledik. Ama destek olmak bir yana hava savunma sistemlerini söküp götürdüler.15 Temmuz gecesi hepsinin heyecanla darbecilerin başarılı olmasını hepimiz biliyoruz. Milletimiz dimdik durum bize destek olunca da terbiyesizleştiler, pervasızlaştılar.
BAĞDADİ SİZİN İÇİN NE KADAR ÖNEMLİYSE FETÖ DE BİZİM İÇİN ÖNEMLİ
Türkiye'nin Suriye, Mısır, Libya gibi olaylarca karşılaşınca yıkılacak bir ülke olduğunu sandılar. Hayakkırıklığı neticesinde giderek terbiyesizleştiler, hırçınlaştılar. 99 yılında ABD'ye sığınan terörist başı neden ABD'de tutuluyor. Sunulan dosyaları gördükleri halde neden onu saklıyorlar? Bulunmayan bir Hint kumaşı değil. Demek ki başka hikayeler var. Bu terörist başı FETÖ bir projedir. DEAŞ'ın başı kendini öldürdü, intiharını yaptı. Tüm dünya bununla ayağa kalktı. O ne kadar sizin için önemliyse, FETÖ denilen terörist başı bizim için o kadar önemlidir.
32 bin civarında silah ve mühimmat yüklü TIR, Irak tarafından girdi. Defalarca uyarı yaptık, ABD'den ses çıkmadı.Dün kabine toplantımızdan sonra açıklamamızı yaptık. DEAŞ'a karşı kazanılmış muazzam başarı karşısında samimiyetle yanımızda yer alan olmadı. Çünkü bunlar zaten DEAŞ ile beraber hareket ediyorlar. Sonra Zeytin Dalı bölgesini PKK/YPG'den temizledik. Ülkemizi köşeye sıkıştırma çabası kesintisiz sürdü.Amaçları Türkiye'yi terör koridoruna razı etmekti.Örtülü ambargoya maruz kaldık. Bir basit tabancanın bile bize satışını engellediler. Bunlar bizim için leblebi çekirdek. Zaten üretiyoruz. Kimini kendimiz üreterek kimini başka yerden temin ederek engelleri birer birer aştık.
F-35 TARIŞMASI: HER ŞEYİN ALTERNATİFİ VAR
Hava savunma sistemlerini bize satmadıkları için Rusya'dan aldık. Durmadılar. Projesinde olduğumuz savaş uçaklarımızı bize teslim etmek istemediler. Biz de kendi savaş uçağımızın üretim çalışmalarını hızlandırdık. Alternatif uçakları da araştırmaya başladık. Her şeyin alternatifi var. Bununla da bizi sıkıştıramayınca asırlık hesapları açtılar. Bunlar mertçe mücadele etmeyi bilmezler. Her gün bir çıkıp ülkemizi tehdit ediyorlar. Meclislerinde hiçbir hükmü olmayan kararlar alıyorlar. Arada bir de mektuplar yazıyorlar. Böyle yapınca Türkiye geri mi çekiliyor?"