Dolar

34,2670

Euro

37,3973

Altın

2.922,75

Bist

8.699,19

Erdoğan'dan kabine toplantısı sonrası açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

3 Saat Önce Güncellendi

2024-10-14 20:49:31

Erdoğan'dan kabine toplantısı sonrası açıklamalar

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

Türkiye Yüzyılı'nın inşası için içerde ve dışarıda koşturmaya devam ediyoruz. Daha adil bir dünya, daha müreffeh bir Türkiye idealine ulaşıncaya kadar inşallah durmadan dinlenmeden çalışacağız.

"Siyasi partilerin anayasa çağrımıza cevap vermesini bekliyoruz"

Son kabine toplantımızdan bu yana iç siyasette ve dış politikada yine yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. 1 Ekim Salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın açılışını yaptık. Meclis hitabımızda Türk demokrasisini darbe anayasası utancından bir an önce kurtararak yeni, sivil bir anayasayla buluşturma irademizi teyit ettik. 12 Eylül rejiminin silah dipçiğiyle millete dayattığı mevcut anayasamızın, yapılan onca revizyona rağmen Türkiye'ye ve demokrasisine dar geldiğini, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu her geçen gün net bir şekilde görebiliyoruz. Önyargıların esiri olarak ileri demokrasi hedefimize varılamayacağını herkesin idrak etmesini bekliyor, tüm siyasi partilerin yeni anayasa çağrımıza yapıcı cevap vermelerini samimiyetle temenni ediyoruz. Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle ilgili, daha önce defalarca kamuoyuna açıkladığımız üzere partimizin ve Cumhur İttifakı'nın herhangi bir sorununun olmadığını, ilk 4 madde üzerinden yapılan tartışmaların da sürece katkı sağlamadığını tekraren ifade etmek istiyorum.

Yeni yasama yılı açılışında Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik sınamalarını kamuoyuyla paylaştık.

"İsrail, yaktığı ateşi tüm bölgeye yaymaya çalışıyor"

İsrail'in Gazze'ye saldırısıyla yaktığı ateş, dini fanatizmle hareket eden mevcut hükümet tarafından tüm bölgeye yayılıyor. 7 Ekim'den itibaren meselenin ne Gazze ne de Hamas olmadığını, asıl niyetin işgal politikasını devam ettirmek olduğunu çok sık dile getirdik. İsrail'in Gazze'de durmayacağını, gözünü bölgedeki diğer ülkelere dikeceğini ilk günden beri her fırsatta ifade ettik. Bu ikazlarımızdan dolayı bazı dostlarımızın ve ülkemiz içindeki malum kesimlerin haksız eleştirilerine maruz kaldık. Bizi niyet okuyuculuğuyla, krizi abartmakla itham edenler oldu. Bizi dış politikayı iç siyasete alet etmekle suçlayanlar oldu. Ancak İsrail'in Lübnan'a yönelik başlattığı son saldırılar, endişelerimizin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gösterdi.

İsrail, Gazze'de durmayacak demiştik. İlk günden bu yana bu söylemlerimizin haklı olduğu ortaya çıktı.

"BM'nin durumu kaygı verici"

İsrail yönetiminin Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü'ne saldıracak, Barış Gücü'nü tehdit edecek kadar küstahlaşması, idrak kapıları halen açık olanlar için konunun ciddiyetini ispata kafidir. Burada şunu da söylemek zorundayım. Kendi personellerini dahi koruyamayan bir Birleşmiş Milletler görüntüsü, uluslararası sistem adına utanç ve kaygı vericidir. Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i durdurmak için daha neyi beklediğini açıkçası biz de merak ediyoruz. Düşünebiliyor musunuz? İsrail tankları UNIFIL bölgesine giriyor, Barış Gücü askerlerine saldırıyor, hatta bir kısmını yaralıyor. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tüm bu haydutlukları tribünden sadece seyrediyor. Bunun adı acizliktir. İsrail saldırganlığına teslim olmaktır. Biz işte bunun için yıllardır 'Dünya 5'ten büyüktür' diyoruz. Bu adaletsiz tablonun değişmesi için bundan sonra da hakikatleri gür bir sesle dillendirmeye devam edeceğiz.

"Bölgemizi kasıp kavuran bu kriz fırtınasından Türkiye'yi suhuletle çıkartmakta kararlıyız"

Siyonist emeller peşinde koşan İsrail hükümeti, Amerika ve Avrupa'nın koşulsuz desteğini aldığı müddetçe saldırılarını durdurmayacak.

Dışişleri ve Savunma bakanlarımız, Meclisin kapalı oturumunda amacın, niyetin, asıl planın ne olduğunu izah etmişlerdir. 7 Ekim sonrasındaki vahşete rağmen tehdide gözlerini kapatanlara ne yaparsak yapalım bazı gerçekleri kabul ettiremeyeceğimizi biliyoruz. Bugün İsrail'in gönüllü sözcülüğünü üstlenenlerin geçmişte bölücü terör örgütünün Suriye uzantısı içinde aynı cümleleri kurduklarını unutmadık.

Terör tehdidini bertaraf etmek amacıyla Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyine yönelik operasyonlarımıza en fazla tepki gösterenler de yine bunlardı. FETÖ ihanet çetesine karşı mücadelemizi dinamitlemeye çalışanların aynı kesimler olması elbette şaşırtıcı değildir. Bakınız burada mesele asla tehdidin kaynağı değildir, İdrak melekelerinin tamamen kapalı olmasıdır. Öyle bir hayal dünyasında yaşıyorlar ki hem Türkiye'nin gerçeklerinden kopuklar hem de bölgemizi ve dünyayı takip etmekten acizler. Gelişmeleri Türkiye eksenli okumak yerine, Batı merkezli okuma hastalığından kendilerini bir türlü kurtaramıyorlar. Tekrar ediyorum, Savunma ve Dışişleri Bakanlarımız karşımızdaki tabloyu çok net biçimde ortaya koymuşlardır. Tüm bu gerçeklere rağmen ülkenin ve milletin güvenliğine dair meseleleri, polemik konusu yapanları milletimizin takdirine bırakıyorum. Biz onlara itibar etmeden gereken tüm tedbirleri alıyoruz ve alacağız. Ülke olarak caydırıcılık gücümüz ne kadar yüksek olursa bölgemizdeki ateşten kendimizi koruma imkanımızın o derece artacağının farkındayız. Tüm bölgemizi kasıp kavuran bu kriz fırtınasından Türkiye'yi suhuletle çıkartmakta kararlıyız.
"Kış gelmeden Gazze'ye yardımlarımızı ulaştırmanın gayretindeyiz"

Yakından ilgilendiğimiz bir başka acil konu; Refah Sınır Kapısı'nın İsrail güçlerince işgalinin ardından Gazze'ye ulaştırılan yardım miktarında düşüş olduğu.

İsrail özellikle bölgede önemli faaliyetler yürüten Filistin Mültecilerine Yardım Ajansını terörize ederek yardımları engellemeye çalışıyor. Kış mevsimi gelmeden mümkün olan tüm yolları kullanarak, ihtiyaç sahibi Gazze halkına yardımlarımızı ulaştırmanın gayretindeyiz. Artan hava ve kara saldırıları karşısında Lübnan'daki vatandaşlarımızın tahliyesini de gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz günlerde hem bölgeye 300 ton civarında yardım ulaştırdık hem de Beyrut Limanı'ndan Bayraktar ve Sancaktar gemilerimizle toplam 966 kişinin tahliyesini yaptık. İhtiyaç ve talep olması halinde tahliye operasyonlarımız sürecek. Buradan bir kez daha Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızı, AFAD'ımızı, MİT Başkanlığımızı, sürecin koordinasyonunu yürüten Dışişleri ve Savunma bakanlıklarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Böylesi insani bir meselede dahi ırkçı atak geçiren, yalan ve iftiralarla tahliye operasyonumuza kara çalan gazeteci ve siyasetçi kılıklı insanlık müsveddelerini de milletimizin vicdanına havale ediyorum.

"Savunma sanayiinde seferberlik sürecek"

Savunma sanayiinde devrimler yaptık.Savunma sanayiinde ihracatımız yıllık bazda 6 milyar doları aştı.

"Kutuplaştırmaya izin vermemeliyiz"

İç cephemizi tahkim etmemiz fevkalede önemlidir. Bunun da yolu siyasette diyalog zeminini güçlendirmekten, müşterek paydayı büyütmekten geçiyor. Sınırlarımızın hemen ötesinde her gün yeni bir çatışma patlak verirken, siyaset kurumunun eski alışkanlıklara yoluna devam etmesi mümkün değildir.

Siyasette diyaloğu artırmamız elzemdir. Bölgemizin içinden geçtiği bu süreçte buna çok ciddi ihtiyaç var. Siyasette başlayan ortak d,iyalog süreci toplumumuzda makes buldu. Son dönemde diyalog zeminini hedef alanların niyeti iyi değil. Kutuplaştırmaya izin vermemeliyiz.

Türkiye'nin umutsuzluk girdabına sürüklenmesini bekleyenlerin gerilimi körüklemesine, 85 milyonun bin yıllık kardeşliğine gölge düşürmesine müsaade etmeyiz. Türkiye'yi kendi iç dinamikleri üzerinden köşeye kıstırarak denklem dışına atma girişimlerine rıza gösteremeyiz.

"Tehditleri bertaraf etme irademiz tam"

Kimse kusura bakmasın uzatılan elin sıkıca tutulmak yerine kopartılmaya çalışılmasına biz izin vermeyiz. Buna kayıtsız da kalmayız. Bölgemizde bunca ateş varken ve bu ateş her gün biraz daha ülkemiz sınırlarına yaklaşırken, herkes aklını başına almalı sorumlu davranmalı, sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Burada şunu da hatırlatmakta fayda olduğuna inanıyorum. Yumuşama iklimi, ülkemiz ve milletimizin güvenliğinden taviz vereceğimiz, provokasyonlara göz yumacağımız anlamına asla gelmiyor. Bölücü terör dahil, Türkiye'ye, Türk demokrasisine yönelik her türlü tehdidi bertaraf etme irademiz tamdır.

Milletimizin hafızasında yer edinmiş kötü sahnelerin tekrar yaşanmasına müsaade etmeyiz ve etmeyeceğiz.

"Cezasızlık algısı ortadan kalkacak"

Son dönemde milletimizde serzenişlere sebep olan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması için gereken kanuni düzenlemeleri mutlaka hayata geçireceğiz.

İlgili bakanlıklarımızın ve AK Parti Meclis Grubumuz, Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımızla beraber çalışarak hukuki adımların atılmasını sağlayacak, Aile Bakanlığımızla bağımlılık, dijital bağımlılık, intihar, çocuk istismarı, şiddetle etkin mücadele için sosyal risk haritaları oluşturacak, aile rehberi sistemi ile bu tür sorunlar ortaya çıkmadan çok erken safhada müdahale etme imkanı bulacağız. Suç ve suçlularla etkin mücadelede özellikle suçun önlenmesine yönelik çalışmalara daha fazla ağırlık vereceğiz.

Bir başka konu da gıda. Gıda kontrol ekipleri bu sene 990 bin denetim yaptı. Bunları artırarak devam ettireceğiz, vatandaşımızın sağlığının tehlikeye atılmasına göz yummayacağız.

Alanında yaptığı çalışmalarıyla 2024 yılı Nobel Ekonomi Ödülüne layık görülen ekonomist Daron Acemoğlu'nu tebrik ediyoruz.

TRTHaber

SON VİDEO HABER

Kurt saldırısında sürü neredeyse yok oldu

Haber Ara