Türkiye Ekonomi Şurası, iki yıl aradan sonra toplandı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) İkiz Kuleler Konferans Salonu'nda düzenlenen Şura'nın açılış konuşması Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan yaptı.
ABD Başkanı Donald Trump ile dün yaptığı telefon görüşmesine değinen Erdoğan, "Son görüşmelerimizde ABD Başkanı Trump en az 75 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmamız gerektiğini ifade ediyor. Dünkü görüşmemizde de bunu hatırlattı ve 10-15 milyar doları yeterli bulmadıklarını söyledi. Ben konuyu açmadan 'Tersanecilikte ne kadar güçlü olduğunuzu biliyorum, demir-çelikte arkadaşlarımız çalışsınlar' dedi" açıklamasında bulundu.
"Türkiye'nin en büyük sorunu dışarıda rekabet ettiği güçler değil, kendi içindeki birtakım kifayetsizlerdir" diyen Erdoğan, "Bunlar kendi ülkelerinin gücünü bilmedikleri inanmadıkları için hep birilerinin gölgesi altında ve emrinde hareket etmişlerdir" ifadesini kullandı.
'TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU KENDİ İÇİNDEKİ KİFAYETSİZLER'
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Önce millet, önce memleket ifadesi bizim için bir seçim sloganı değil, hayat felsefemizin ta kendisidir. Geçtiğimiz 16 yılda ülkemizi 3.5 kat sizlerle birlikte büyüttük. Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sizlerle birlikte yükselteceğiz. İnşallah 2023 hedeflerine sizlerle ulaşacağız.
Ticarette de, siyasette de başarının sırrı inanç ve mücadeledir. İnancı ve mücade azmi olmayanlarla yürüyecek hiçbir yol yoktur. Türkiye'nin en büyük sorunu dışarıda rekabet ettiği güçler değil, kendi içindeki birtakım kifayetsizlerdir.
Kendi medeniyetini, tarihini, kültürünü, ecdadını ısrarla kötüleyen, küçümseyen, aşağılayan, karikatürize eden bir zihniyetin bu ülkenin geleceğine zerre kadar katkısının olması mümkün değildir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle geleceğe büyük bir miras bıraktığımıza inanıyorum.
'BUNLAR KRİZİ FIRSATA ÇEVİRME SÖZÜNÜ YANLIŞ ANLAMIŞLAR'
Ülkemizin geçtiğimiz yıl yaşadığı kur-faiz-enflasyon üçgenindeki dalgalanmada maalesef bazı kesimler iyi imtihan veremedi. Akıl ve mantıkla izah edilemeyecek fiyat artışları her gün önümüze geliyor. Ahlak dışı artışlar üzerinde düşünmeliyiz.
Faiz oranları, enflasyon belli oranda düşmüş. Buna rağmen markette hala sebze meyvede fiyat düşmüyor. Bunun ahlaki bir temeli olabilir mi? Bunu neyle izah edeceğiz?
Birilerinin 'piyasanın şartları' kılıfı ile fırsatçılığa yönelmesi gerçekten çok üzüntü vericidir. Marketlerde halkımı sömürmeye devam edenler varsa hesabını sorarız. Herkesi insafa, vicdana ve ahlaka davet ediyorum.
Bunlar krizi fırsata çevirme sözünü yanlış anlamışlar. Her şey ortada, rakamlar ortada, üreticiden çıkışı ortada ama bakıyorsunuz bunlarda en ufak bir oynama, düşüş söz konusu değil. Hâlâ 'vatandaşımı nasıl sömürürüm' bunun gayreti içerisinde.
Herkesi bu konuda insafa vicdana ve hepsinden önemlisi ahlaka davet etme görevliliği noktasındayım. Milletimizin bu konuda dillendirdiği şikayetleri kulak arkası edemeyiz. Böyle dönemler, dalgalanmayı fırsat bilip kârı artırma değil gerekiyorsa kârı bir miktar düşürerek ülkeyi ve toplumu ayağa kaldırma dönemleridir.
'CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI, VERİLEN SÖZLER TUTULURSA NE ALA…'
Ülkemize en ufak bir saldırıda bulunanlar bunun bedelini çok ağır ödeyecekler. DEAŞ başta olmak üzere YPG, PYD hepsi, bunun bedelini ağır öderler. Onun için kimse bizi rahatsız etmeye kalkmasın.
Birileri siyaset yoluyla, birileri sahada silahla, birileri masada diplomasiyle Türkiye'yi yeniden kendi kafalarındaki o dar kalıplara sokmak için cansiperane bir şekilde çalışıyor. Halbuki artık o günler geride kaldı. Bir başka ifadeyle 'cin şişeden çıktı'.
Amerika, Rusya ve diğer kesimlerle olan görüşmelerimizin anlayış birliğine varılarak sonuçlanmasını canıgönülden arzu ediyoruz ama bu demek değildir ki ilanihaye bekleyecek, gözümüzün önünde yürütülen hazırlıkların neticelenmesini seyredeceğiz. İşte sınırlardayız, bütün gücümüzle oralardayız. En yakından gelişmeleri takip ediyoruz. Şayet bize verilen sözler tutulur ve süreç işlerse ne ala. Aksi takdirde hazırlıklarımızı zaten büyük ölçüde tamamladık, kendi stratejimiz doğrultusunda gereken adımları atmaya başlayacağız.
Ülkemize karşı yeni bataklık haline dönüşecek bir güvenli bölge uygulamasına asla izin veremeyiz.