Erdoğan: 'Diktatör görmek isteyen Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsin'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Konferans Salonu'nda düzenlenen Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda yaptığı konuşmada, günmdeki meselelere temas etti

Oluşturma Tarihi: 2024-12-11 16:35:13

Güncelleme Tarihi: 2024-12-11 16:44:54

Gazze'de ve işgal edilmiş Filistin topraklarında hayat ve haysiyet mücadelesi verenleri hürmetle selamlayan Erdoğan, 61 yıllık zulmün, tedhişin, istibdadın ve baskının ardından özgürlüklerine kavuşan Suriye'nin kahraman ve fedakar halkına selam, sevgi ve muhabbetlerini iletti.

Her yıl 10 Aralık'ta kutlanan Dünya İnsan Hakları Günü'nün, mağdur ve mazlum coğrafyalarda yaşayanlar başta olmak üzere Türkiye ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini dileyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin üzerinden dün itibarıyla tam 76 sene geçti. Beyanname, dünyada en çok referans verilen ama içeriğinin uygulanması noktasında aynı hassasiyetin gösterilmediği bir belgedir. 30 maddeden oluşan bu önemli belgenin ilk maddesinde, bütün insanların özgür olduğu, insanlık ailesinin tüm üyelerinin hak ve haysiyet bakımından eşit olduğu ifade ediliyor. İlan edildiği dönemde, insanlığın geleceği adına büyük umutlar vadeden beyanname ne yazık ki zamanla örselenmiş, içi boşaltılmış, özellikle gücü elinde tutan devletler tarafından kadük bırakılmıştır. Bunun en çarpıcı ve acı örnekleri bizim gönül coğrafyamızda yaşanmıştır."

"Farklı bölgelerde çok ağır insan hakları ihlallerine şahitlik ettik"

Erdoğan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 1948 yılında kabul edildiğini, bu tarihin aynı zamanda İsrail'in Filistin'de terör estirmeye başlamasının da miladı olduğunu dile getirdi.

O günden beri İsrail'in, Filistin halkının topraklarını gasbetmeye, işgal etmeye, bu toprakların asıl sahiplerini sürgün etmeye devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Belgenin kabulü sadece İsrail'in hukuk tanımazlığına değil, Balkanlar'daki soydaşlarımızın zorunlu göçlere tabi tutulmasına, baskı ve asimilasyon politikalarına maruz bırakılmasına da mani olamadı. Srebrenitsa'dan 800 bin insanın hayatını kaybettiği Ruanda soykırımına kadar farklı bölgelerde çok ağır insan hakları ihlallerine şahitlik ettik. Hocalı'da kardeşlerimiz can verirken, Irak ve Afganistan işgal edilirken, Ebu Gureyb'de insanlar işkenceden geçirilirken, aynen bugün olduğu gibi komşumuz Suriye'de tarihin en vahşi zulümleri yaşanırken, hasılı beyanname göz göre göre ayaklar altına alınırken, lafa gelince insan hakları ve demokrasi havarisi kesilenlerden hiçbir ses duyulmadı."

"Teröre boyun eğmediği için işkenceyle katledilen nice insanımız oldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı çifte standartla Türkiye ile ilgili hususlarda defalarca kendilerinin de karşılaştığını belirtti.

Bölücü örgütün terör eylemlerinde çoğu sivil, binlerce vatan evladını şehit verdiklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sırf bölücü teröre boyun eğmediği için işkenceyle katledilen nice insanımız oldu. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi 252 insanımız FETÖ'cü hainler tarafından kalleşçe, alçakça şehit edildi. Ama tüm bu süreçlerde eleştiri okları ülkemize yönelirken, masumları katleden caniler, Batılı ülkeler tarafından kollandı, baş tacı yapıldı. Burada şu gerçeği çok net görebiliyoruz. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin altını en fazla oyanlar, dünyada bunun güya savunuculuğunu üstlenenlerdir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geldiğimiz noktada, insan hakları sadece dünyanın belli bir bölgesine ve belli bir insan nüfusuna uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde algılanıyor." dedi.

“Diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsin”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynularab'a DEAŞ'lı caniler saldırdığında bir gecede yüz binlerce Suriyeli Kürdü ülkesine kabul eden Türkiye'ydi, bizim hükümetimizdi. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık. Kapımıza gelene Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer, tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır. Türkiye'ye sığınana sen beyaz mısın, siyah mısın diye sormadık. Kimliğine bakmadan, sadece ülkemizin kapılarını değil, gönül dünyamızın kapılarını da açtık. Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle birlikte Suriye'de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır.

Bize bühtan eden CHP ve yandaşlarına tavsiyem, diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsin. Diktatörün ne olduğunu öğrenmek istiyorlarsa Baas rejiminin günah galerisine bir baksınlar. CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın, biz, gönüllü geri dönüşleri de inşallah vakarla yürüteceğiz. Eminim siz de gururla takip ediyorsunuz."

Erdoğan, "Yaptıklarından mahcubiyet duyması gereken CHP'nin, Şam'daki müttefiklerini kaybetmenin kuyruk acısıyla mülteci düşmanlığını köpürtmesi utanç vesikasıdır. (Suriye'ye) CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın, biz, gönüllü geri dönüşleri de inşallah vakarla yürüteceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İç cephemizi güçlendirmeyi amaçlayan hamlelerin arkasında, Türkiye'yi bölgemizdeki tehdit ve tehlikelerden uzak tutma arzumuz vardır." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Gerilimlerin tırmandığı ve toplumsal fay hatlarının kaşındığı bir dönemde milletçe farklılıklara değil, ortak noktalarımıza odaklanmalıyız." diye konuştu.

AA