Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayıştay'ın 161'inci kuruluş yıldönümü töreninde konuştu. Erdoğan, 29 Ekim 2023 tarihinde Cumhuriyetin 100'üncü kuruluş yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "85 milyon olarak tüm farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak cumhuriyetimizin 100'üncü seneyi devriyesini büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Maziden atiye kurduğumuz bir asırlık köprünün ihtişamına hep beraber şahitlik edeceğiz. Cumhuriyetimizin ilk 100 yılını geride bırakırken aynı zamanda yeni ufuklara da yine birlikte yelken açıyoruz. Bu önemli yıldönümünü gelecek asrımıza damga vuracak yepyeni bir vizyonun başlangıç noktası haline getirmek istiyoruz. Bunun adı Türkiye Yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı ülkemizi muhasır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritasıdır. Türkiye Yüzyılı milletimizin asırlık hayallerini gerçekleştirip çok daha büyük hedeflere yürüme azmidir. Türkiye Yüzyılı istiklal harbi ruhuyla 85 milyonun sırt sırta verip istikbali inşa etmesinin adıdır. 85 milyon gönül birliği içinde inşallah bu vizyonu adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz. Milletimiz 14 Mayıs'ta bunun ilk adımını Meclis'te zaten atmıştı. 28 Mayıs‘ta Cumhurbaşkanı seçiminde verdiği kararla Türkiye Yüzyılı'nı sahiplendiğini de ortaya koydu" dedi.
'EMANETE GÖLGE DÜŞÜRMEYECEĞİZ'
Erdoğan, 10 yıllardır haksız eleştirilere maruz kalan Türk demokrasisinin tartışmasız bir şekilde seçimin en büyük kazananı olduğunu söyleyerek, "Buradan bir kez daha iradesine ve geleceğine sahip çıkan aziz milletimin tüm fertlerine teşekkür ediyorum. Yüzde 52,18 oy oranıyla şahsımıza 5 yıl daha ülkemize hizmet etme imkanı sunan her bir kardeşimizin sorumluluğunu yüreğimizde taşıyoruz. Tercihini hangi yönde kullanırsa kullansın sandığa giden vatandaşlarımıza karşı mesuliyet duygusuyla hareket ediyoruz. Nasıl 21 yıldır milletin emanetine sadakatle sahip çıktıysak, inşallah bundan sonra da bu emanete gölge düşürmeyeceğiz. Türkiye'yi hedeflerine ulaştırmadan, gelecek nesillere üzerinde mutlu müreffeh yaşayabilecekleri bir ülke bırakmadan huzura ermeyeceğiz" diye konuştu.
'TÜRKİYE ALTIN DEĞERİNDE YILLARINI KAYBETMİŞTİR'
Erdoğan, bunun için yürütmesi, yasaması, yargısıyla devletin organları arasında uyumlu bir işbirliğinin tesisinin önemine vurgu yaparak, "Özellikle bizim gibi bunun sıkıntısını çekmiş bir ülke için bu durum hayati derecede önemlidir. Çok partili demokrasiye geçilen tarih olan 1950'den beri Türkiye'nin temel sorunlarından birisi erkler arası rekabetin hatta zaman zaman kavgaya varan çekişmelerin yaşanmasıdır. Tarihimize şöyle bir baktığımızda bunun çok sayıda örneğini görüyoruz. Hepsini de rahmetle andığımız Menderes'ten Demirel'e, Erbakan‘dan Özal'a kadar siyasetçilerimizin tamamı bu acı gerçekle yüzleşti. Ülke ve milletin hayrını düşünerek attıkları adımların ekseriyeti farklı sebepler öne sürülerek engellendi. Kendini milli iradenin üstünde gören zihniyetin yargıdaki, yürütmedeki, bürokrasideki temsilcileri hukukun kendilerine verdiği yetkiyi ülkenin önünü açmak için değil statükoyu korumak için kullandı. Merhum Ecevit'in önüne fırlatılan Anayasa kitapçığı bunun adeta sembolü olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Bu yasakçı ve statükocu tavırdan hak ve özgürlükler dahil Meclis'te milli iradenin takdiri ile geçen reformlar da payını almıştır. Türkiye maalesef bu süreçte altın değerinde yıllarını kaybetmiştir. Milletimiz ekonomik maliyeti 10 milyarlarca doları bulan faturalarla karşı karşıya kalmıştır. İşçisinden kamu görevlisine, üreticisinden esnafına kadar toplumumuzun tüm kesimleri ciddi sıkıntılar yaşamıştır" değerlendirmesinde bulundu.
'BİRÇOK ANTİDEMOKRATİK OPERASYONUN HEDEFİ OLDUK'
Erdoğan, Türk demokrasisinin aynı dönemde yarışa başladığı diğer pek çok ülkeden geriye düşüğünü ifade ederek şöyle dedi:
"Terörün, vesayetin, yoksulluğun bölgeler arasında oluşan gelişmişlik farkının yıllarca çözülmemesinin sebeplerinden birisi maalesef budur. 2002 yılında ülkeyi yönetme görevini devraldığımızda biz de aynı zihniyetin devlet içindeki uzantılarıyla hep mücadele ettik. Anayasa'nın ve kanunların verdiği yetkilerin kötüye kullanılması dolayısıyla aylarca bürokrat atayamadığımız dönemler oldu. İktidar partisi olarak tamamen gazete küpürleri ile hazırlanmış dosyalar üzerinden kapatılmak istendik. Meclisten 411 milletvekilinin güçlü iradesiyle geçen reformlarımız aynı şekilde engellendi. Mahkeme kapısında nöbet tutularak iptal ettirildi. 6 Şubat depremleriyle ehemmiyetini daha iyi anladığımız kentsel dönüşüm projeleri ile ilgili hukuki düzenlemelerimiz akim bırakıldı. 17-25 Aralık‘ta yargı emniyet darbe girişimine, 15 Temmuz'da 252 insanımızın şehit edildiği kanlı bir darbe teşebbüsüne maruz kaldık. Bunların dışında gizli, açık birçok antidemokratik operasyonun hedefi olduk."
'TARİHİ NİTELİKTE YATIRIMLARA İMZA ATTIK'
Erdoğan, tüm bu girişimleri son 21 yılda hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kalarak bertaraf etmeye çalıştıklarını aktararak, "Ne baskılar karşısında boyun eğdik ne de 'hukuk devleti' ilkesinin yara almasına müsaade ettik. Ne Anayasamızın vermediği bir yetkiyi kullandık, ne de milletin emanetinin gasp edilmesine göz yumduk. Yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki fay hatlarını kapatarak, tüm alanlarda tarihi nitelikte reformlara, eserlere, yatırımlara imza attık. Son 21 yılda ülkemizde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik. Uzun uğraşlar sonucunda devletin tüm kurumlarının hedef birliği anlayış ve gaye birliği içerisinde ahenkle çalışmasını temin ettik. Türkiye prangalarından kurtuldukça her alanda büyük bir ivme yakaladı. Vatandaşımız yıllar sonra hasretini çektiği hizmetlere böyle kavuştu. Demokrasimiz bugün tüm dünyanın gıptayla baktığı olgunluk seviyesine böyle ulaştı" ifadelerini kullandı.
'SİSTEMİ DAHA DA İYİLEŞTİRECEK ADIMLARI ATACAĞIZ'
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte tüm bu kazanımları tahkim edebilecekleri bir yönetim modeline kavuştuklarını belirterek şunları söyledi:
"Yeni sistemin avantajlarını başta salgın dönemi olmak üzere son yıllarda yaşadığımız tüm krizlerde bizzat müşehade ettik. 50 binden fazla canımızı toprağa verdiğimiz 6 Şubat depremleri ile mücadelemizde de yeni yönetim sisteminin katkılarını tekrar tecrübe ettik. Bu gerçeğin insanımız tarafından da kabul ve takdir edildiğini görüyoruz. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin sonuçlardan biri de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin milletten yeniden güven oyu almış olmasıdır. Bu seçimler eski sistem tartışmalarına son noktayı koymuştur. Ülkemiz 3 ayda 5 ayda bir hükümetin değiştiği koalisyon dönemlerini bir daha gelmemek üzere rafa kaldırmıştır. Türkiye'nin fuzuli tartışmalarla kaybedecek ne vaktinin ne de enerjisinin olduğunu düşünüyoruz. Siyaset müessesesinin de sandıktan çıkan iradeyi doğru okuyacağına dair ümidimizi koruyoruz. Biz her halükarda buradan geriye gidişe izin vermeyeceğiz. 5 yıllık tecrübelerin ve uygulamaları ışığında sistemin işleyişini daha da iyileştirecek adımları elbette atacağız. Türkiye'nin şahlanış dönemine liderlik edecek kurumsal bir yapıyı mutlaka tesis edeceğiz. Ama bunları yaparken ülkemizin, milletimizin ve demokrasimizin uğruna bedel ödeyerek elde ettiği kazanımları halel getirmeyeceğiz."
'HER ORGAN KENDİ YETKİ ALANINDA'
Erdoğan, Türkiye'nin 2002'den beri unuttuğu siyasi istikrarsızlık ikliminin yeniden hortlatılmasına müsaade etmeyeceklerini söyleyerek, "Toplumumuzun farklı kesimlerinin de desteğini ve katkısını alarak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu inşallah hayata geçireceğiz. Tüm kamu kurumlarının bu süreçte etkin rol oynaması, Türkiye Yüzyılını sahiplenmesi hiç şüphesiz başarımızı da garantileyecektir. Her organın kendi yetki alanında kalması şartıyla önümüzdeki dönemde uyum ve eşgüdüm içinde çalışacağız. Devletimizin diğer organları gibi Sayıştay'ımızın da yeni dönemde üzerine düşeni hakkıyla ifa edeceğine inanıyorum" dedi. DHA