Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bloomberg İş Forumu'nda, Türkiye'de tutuklu bulunan gazetecilere ilişkin soruya, "gazeteci değil, terörist" şeklinde cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın diğer yerleriyle kıyasla çok fazla gazeteci sizde hapishanede, suçlardan veya ihanetlerden orada olduğunu söylüyorsunuz. ABD'de de esasında birçok gazete veya dergiyi görüyorsunuz. Trump eleştiriliyor. Gerçekten çok da ağır eleştiriliyor ama onlara karşı bir şey yapılmıyor. Siz gazetecilerin, gazetecilik dışında suçlardan içeride olduğunda hala ısrarcı mısınız?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Burada yanlış bir iletişiminiz var, önce onu düzeltelim. Bu, hapiste dediklerinizin çoğu gazeteci falan değil, bunların çoğu terörist. Bunların çoğu, birçok bombalama olaylarına adı karışmış, birçok kısmı bunların hırsızlığa karışmış, hatta hatta bankamatikleri soyarak yakalanan bunların içinde birçokları var. Yani 'gazeteciyim' demekle gazeteci olunmuyor. Bunların birçoğu böyle fakat ne yazık ki dışarıdakiler 'Ben gazeteciyim' dediği zaman bunları gazeteci sayıyor. Şu anda her yerde yargı makamı var. Bizde de yargı makamı var. Yargı makamı bunlarla ilgili kararını veriyor ve çıkması gerekenler varsa çıkar ama bunların birçoğu ajanlık görevi yapıyorsa, onlar da bunun hesabını verir. İşte, Türkiye'deki olay da bu.
Şimdi Amerika ile bunu mukayese etmeye kalkarsanız o zaman durum çok daha farklı olur. Şimdi, 'Sayın Trump'a hakaret edenler içeride değil' diyorsunuz. Tayyip Erdoğan'a hakaret edenlerin sayısını biliyor musunuz? Tüm ailemi, bu hakarette muhatap alarak bana her türlü hakareti yapanların siz acaba sayısını biliyor musunuz? Ben bunları sayamıyorum bile ama her zaman sabretmişimdir ve böyle bir şey benim şahsımdan, kişiliğimden kaynaklanan değildir. Bunlar, teröre karışmışlardır ve PKK terör örgütünün hepsi içindedir, yandaşlarıdır ve bir kısmı da FETÖ mensuplarıdır, yandaşlarıdır, içindedir. Yargı da bunlarla ilgili kararını vermiştir. Dolayısıyla yargı bağımsızdır, yargıya müdahale edemeyiz. Böyle bir şey söz konusu değil.
16 Mayıs'taki ABD ziyaretini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Beyaz Saray'a girerken, PKK'lı göstericiler siz onlara 'aktivistler' diyorsunuz; orada her türlü gösteriyi yapıyorlar. Polisin, onlara müdahale etmediğini gördüm. Daha sonra büyükelçilik rezidansına geçtik. Büyükelçilik rezidansına geçtiğimiz zaman orada da yine aynı şekilde, yakın mesafede gösteri yapıyorlar ve polisin onlara ne yazık ki müdahale etmediğini gördüm. Bu defa, yakın mesafedeler. Benim kendi korumalarım, beni korumakla görevli olanlar ister istemez duruma müdahale etmek durumunda kaldı. Haklı. Oradaki Türkiye'nin vatansever evlatlarından bazılarına megafonla vurdular ve başı gözü kan revan içinde kaldı. Çok ilginç, onlardan kimseyi almadılar içeri. Benim korumalarım hakkında soruşturma açtılar. Çok ilginçtir, bunların içinde 4 tanesi olay mahallinde yok, hatta 2 tanesi Amerika'ya hiç gelmiş değil. Neredesin sen Amerikan yargısı?"
Bu konuyu ABD Başkanı Donald Trump ile görüştüğünü belirten Erdoğan, Trump'ın konunun takipçisi olduğunu ifade ettiğini söyledi. Erdoğan, "Tamamen siyasi bir tavır söz konusu. Çünkü, bu kararı veren savcının kimliğini gayet iyi biliyoruz. Kimliğini gayet iyi bildiğimiz için de buradaki bu alınan kararın ne denli yanlış olduğu, tabii ben Sayın Başkan'a da söyledim. Kendileri de 'takipçisi konumunda olduğunu, federal devletten kaynaklanmadığını, eyaletten kaynaklanan bir durum olduğunu' söylediler. Temenni ederim ki bu yanlış düzelir." diye konuştu.