Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019'da temeli atılan Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim- Öğretim Binaları Açılış Töreni'ne katıldı.
Program, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve Marmara Üniversitesi tanıtım filmi gösterimiyle başladı. Programa, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul Valisi Davut Gül, Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Erol Özvar ile çok sayıda davetli de eşlik etti.
Erdoğan, "Son yıllarda kökü dışarda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm, ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. Bir faşizm Bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. Cumhuriyet mitinglerinden Gezi olaylarına kadar, ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her türlü girişimin karşısında durduk" dedi.
‘TÜRKİYE'NİN EĞİTİM VE BİLİM ALANINDAKİ HEDEFLERİNE BİRAZ DAHA YAKLAŞIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Külliye projemizin 95 bin metrekare inşaat alanına sahip ilk etabını 2021 yılında tamamladık. 2'inci etapta ise 167 bin metrekare inşaat alanına sahip yeni fakülteler ve sosyal tesisler bulunuyor. Bugün hem 1'inci hem 2'inci etabın resmi açılışını sizlerle gerçekleştiriyoruz. Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz bu muhteşem külliyemizle, Türkiye'nin eğitim ve bilim alanındaki hedeflerine biraz daha yaklaşıyoruz. Üniversitelerimizin yurtdışına açılmasını şahsen çok değerli buluyorum. Üniversitemizde, 136 ülkeden 3 bin 500'den fazla uluslararası öğrencinin tam zamanlı olarak okumasından memnuniyet duyuyorum. Yurt dışı ziyaretlerimizde, Türkiye'de eğitim görmüş, akıcı Türkçe konuşan, kendisinin milletimizin fahri elçisi olarak gören bakanlarla, iş insanlarıyla, akademisyenlerle, siyasetçilerle çok sık karşılaşıyoruz" dedi.
‘TÜRKİYE'DE İSE DÜNYANIN 198 FARKLI ÜLKESİNDEN YAKLAŞIK 340 BİN ÖĞRENCİ VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010 yılında misafir öğrencilerden elde edilen gelirin 200 milyon dolar olduğuna vurgu yaparak, "Türkiye mezunları ülkemizden ayrıldıktan sonra da ülkemiz ekonomisine, turizmine, ülkemizin kültür diplomasisine katkı vermeye devam ediyor. Şu rakamlara, özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum; bugün dünyada 7 milyonu aşkın uluslararası öğrenci mevcut. Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi devletler her yıl yabancı öğrencilerden milyarlarca dolar para kazanıyor. Yani ortada bilime, araştırmaya, fikri sermayeye yapılan katkılar yanında, ekonomik olarak da çok büyük bir kaynaktan bahsediyoruz. Biz de her yıl binlerce öğrenciyi yurt dışına eğitim için gönderiyoruz. Türkiye'de ise dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin yüzde 95'i kendi imkanlarıyla okuyor, yani masraflarının tamamını kendi ceplerinden karşılıyor. Misafir öğrencilerin Türk ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında. 2010'ların başında bu rakam yaklaşık 200 milyon dolar seviyesindeydi. Ülkemiz açısından bu tablo eleştirilecek değil, tam aksine alkışlanacak, övünülecek bir durumdur" diye konuştu.
‘NEFRET DALGASI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ırkçılığa dikkat çekerek, "Ancak son yıllarda kökü dışarda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm, ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. Bir faşizm Bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. 14-28 Mayıs seçimlerinde karşımızdaki aday, 3 - 5 oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendi. Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındakiler arasında bir vicdan sahibi çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler. Bir defa şunun bilinmesini isterim; ülkemizin bin bir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin, masum olmadığı açıktır. Türkiye'de ırkçılık adı altında çok açık bir Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, topyekûn Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Biz asırlar boyunca 3 kıta 7 iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz" ifadelerini kullandı.
‘TÜRK EKONOMİSİNİ ÇÖKERTMEK İÇİN GENÇLERİ KULLANDILAR'
Darbecilerin gençleri kullanıdığını belirten Erdoğan, "Sadece ekonomik zorluklarla değil üniversitelerimizi esir alan ideolojik kavgalarla da mücadele ettik. Bir takım kirli eller bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını henüz hayatlarının baharında iken birbirine düşman ettiler. Sağ dediler, sol dediler, Alevi, Sünni, Kürt, Türk dediler, delikanlılarımızın heyecanlarını istismar ederek ailelerine çok büyük acılar yaşattılar. Hem 27 Mayıs öncesinde, hem de 12 Eylül Darbesi öncesinde emellerine ulaşmak için hep gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Darbeye uygun ortam hazırlamak için bu milletin evlatlarını kullandılar. Toplum kesimleri arasında duvarlar örmek için gençlerimizi kullandılar. Tüm bunların bedelini milletçe hepimize ödedik. Ekonomide kalkınma yolculuğumuzun sık sık kesintiye uğramasıyla ödedik. Gençlerimizi birbiri ile kırdıranlar aslında aynı odaklardı. Türkiye'nin bir daha böyle tuzağa düşmemesi için çok dikkatli olduk. Bizim karşılaştığımız sıkıntılar ile gençlerimiz karşılaşmasın diye mücadele ettik" şeklinde konuştu.
‘KİMSENİN MİLLETİ TEHDİT ETMESİNE İZİN VERMEDİK'
Erdoğan, "Cumhuriyet mitinglerinden Gezi olaylarına kadar, ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her türlü girişimin karşısında durduk. Ne esnafın malını mülkünü yağmalayan vandalların, ne kundaktaki bebekleri katleden bölücü canilerin, ne namuslarına emanet edilen silahları, o silahların asıl sahibi olan millete çeviren FETÖ'cü hainlerin, ne de kendini milletten üstün gören bürokratik oligarşinin milli iradeyi gasp etmesine, milleti aşağılamasına, milleti tehdit etmesine izin vermedik" diye konuştu.
‘ÜLKEMİZE KARŞI BÜYÜK BİR KOMPLE KURULMUŞTUR'
Gezi olaylarının ülkeye ekonomik etkisine değinen Erdoğan, "Birkaç tane ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyeti 1.4 milyar dolardır. Dolaylı etkilerini de hesaba dahil ettiğimizde bu rakam ürkütücü seviyelere ulaşıyor. Ülkemize karşı büyük bir komple kurulmuştur. Biz bunları meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz. Birileri çıkıyor sapla samanı karıştırarak bu meseleyi tekrar gündeme getiriyor. Kendilerince bir özür bahsi açıyorlar. 11 sene olsa da, geç olsa da bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve milli iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine, bu hadisede asıl özeleştiri vermesi gerekenler, haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerileme, kargaşaya boğanlardır. Asıl öz eleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları kargaşaya boğanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, esnafın camını çerçevesini indirenler, Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık fatura çıkaranlardır" dedi.
‘2002'DE 76 ÜNİVERSİTEMİZ VARKEN, BUGÜN BU SAYI 208'E YÜKSELDİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversite ve akademik kadro sayısının arttığına vurgu yaparak, "Türkiye yüzyılını bilimin, teknolojinin, refahın yüzyılı haline getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Son 22 yılda bu hedef doğrultusunda çok önemli adımlar attık. 2002'de 76 üniversitemiz varken, bugün bu sayı 208'e yükseldi. Şu anda 81 vilayetin 81'inde üniversitelerimiz var. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkanını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık . Ülkemizi hak ettiği yerlere taşımak için çabalarımızı arttıracağız" ifadelerini kullandı.
DHA