BM Genel Sekreter sözcülerinden Farhan Haq, AA muhabirine konuya ilişkin sorusu üzerine yaptığı yazılı açıklamada, "Genel Sekreter, hidrokarbon arayışı yüzünden gerginliğin bir kez daha artmasından üzüntü duyuyor ve ilgili tüm taraflara gerginliğin azaltılması için elinden geleni yapması çağrısı yapıyor" ifadesini kullandı.
Haq, BM Genel Sekreterliğinin, taraf oldukları anlaşmalar ve uluslararası hukuk doğrultusunda üye devletlerin haklarına ilişkin bir tavır alamayacağını belirtti.
Sözcü, Guterres'in "Kıbrıs sorununun çözümüyle hidrokarbon faaliyetlerinden kaynaklanan sorunun da kesin olarak çözüleceğini, iş birlikçi ve karşılıklı yarar sağlayan çözümlerin önünün açılacağını vurguladığını" kaydetti.
Türk ve Rum liderlerin daha önce müzakerelerde "Birleşik Kıbrıs'taki" doğal kaynakların gelecekteki federal hükümetin yetki alanı içinde yer alacağına dair anlaştıklarını hatırlatan Farhan Haq, "Genel Sekreter, 9 Ocak 2018 tarihli raporunda olduğu gibi Kıbrıs'ın çevresinde bulunan doğal kaynaklardan her iki toplumun da yarar sağlaması çağrısını yineliyor" değerlendirmesinde bulundu.
ERDOĞAN NE DEDİ?
Cumhurbaşkanı dünkü (13 Şubat) grup toplantısında yaptığı açıklamada Güney Kıbrıs Rum Yönetimini tek taraflı doğalgaz faaliyetleri sebebiyle uyarmıştı. Erdoğan şunları söylemişti:
Sanılmasın ki Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz arama ve Ege'deki kayalıklarla ilgili fırsatçı girişimler dikkatimizden kaçıyor. Kıbrıs'ta ve Ege'de haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda buradan ikaz ediyoruz. Türkiye tarihten, anlaşmalardan ve uluslararası hukuktan gelen haklarının sonuna kadar takipçisi olacaktır. Bizim için Afrin neyse, Ege'deki, Kıbrıs'taki haklarımız da odur. Sadece faillerini küçültür ve seviyesiz hale getirir. Türkiye tarihten, anlaşmalardan ve uluslararası hukuktan gelen haklarının takipçisi olacaktır. Bizim için Afrin neyse Kıbrıs'taki Ege'deki haklarımız da odur. Bu operasyon sebebiyle hala ülkemizi suçlayanlar önce bölgedeki tünellere, kulelere baştan aşağı silahlandırılmış köylere bir baksınlar. Eğer ortadaki görüntüye rağmen tüm bu hazırlıkların ülkemize yönelik olmadığını iddia edenler varsa artık onlara söyleyecek sözümüz yoktur. Stratejik ortağımız, müttefikimiz kalkıp da PYD'ye parasal desteği, silah yardımları yetmiyormuş gibi para yardımı yapma kararı bizim de aldığımız ve alacağımız kararı etkileyecektir. Şunun iyi bilinmesi lazım. Türkiye bir çadır devleti değildir. Asırlara bani olan bir devlet anlayışımız vardır. Biz gereği neyse bunu yaparız. Bir ölürüz bin diriliriz. Bu böyle bilinmeli. Savaş gemilerimiz, hava kuvvetlerimiz gerektiğinde her türlü müdahaleyi yapmak için yakından takip ediyorlar.