Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 saat süren Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Geride bıraktığımız Ramazan Bayramını bir kez daha tebrik ediyorum. Vatandaşlarımın her biri bayramı huzur içinde geçirdiğini ümit ediyorum. Salgın sebebiyle gönlümüzce bir bayram seyredemediğimiz açıktır. Vefat sayısının 45 bine dayandığı, yüzbinlerce insanımızın hastanelerde tedavi gördüğü ortamda başka türlü hareket edebilmemiz mümkün değildir. Ramazan ayı boyunca uyguladığımız kısmi ve tam kapanma sayesinde salgını yeniden büyük ölçüde kontrol altına aldık.
Mayıs ayının kalan günleriyle ilgili uygulama esaslarını İçişleri Bakanlığımız kamuoyuna duyurdu. Sokağa çıkma kısıtlamasını hafta içi saat 21.00-05.00 arasında hafta sonları ise sokağa çıkma kısıtlaması devam edecek. Şehirlerarası seyahatler sokağa çıkma kısıtlaması olmayan saatlerde yapılabilecektir.
Diğer seyahatler izne tabi olacaktır. Ana okulları ve kreşler açılacak, diğer öğretim kademeleriyle ilgili süreç daha sonra belirlenecektir.
Önümüzdeki günlerde gelişmelere göre bu konudaki uygulama esaslarını milletimizle paylaşacağız. Ay sonuna kadar olan süreçte vaka sayılarını daha da aşağılara çekmek için kademeli normalleşme döneminin tedbirlere hassasiyetle uyumunu özellikle rica ediyorum.
Aşı faaliyetlerine tedarik programının el verdiği ölçüde çalışıyoruz. Öğretmen ve riskli grupları bir an önce aşılanması için çalışıyoruz. Belirlenen tedbirler, hayata geçirilen uygulamalar eziyet olsun diye değil sancılı, sıkıntılı, maliyetli dönemi bir an önce geride bırakmak için milletimizin önüne konmaktadır.
Zamanında ve etkin tedbirleri almayan ülkelerin nasıl ağır bedeller ödediğini sizler de görüyoruz. Türkiye böyle bir bedel ödemeden süreci yönetebildiyse vakitlice aldığı tedbirlere ve milletimizin dirayetine borçluyuz.
İnşallah en zorunu geride bıraktık. Bundan sonra eskisi kadar kapsamlı, kısıtlayıcı tedbirlere ihtiyaç olmadığını ümit ediyoruz. Ama biraz daha dikkatli ve tedbirli olmayı kabul etmek mecburiyetindeyiz. Sağlık çalışanlarımıza, mülki idare, emniyet, jandarma teşkilatlarımıza, vefa grubunda yer alan kamu personeline şahsım, ülkem, milletim adına teşekkür ediyorum.
Salgın döneminde ortaya koyduğumuz samimi ve fedakarlığın şahidi bizatihi milletin ta kendisidir. Salgın artıp, vefat sayıları yükseldiğinde niye tedbir almıyorsunuz diye ortalığı velveleye verirken, tedbirler uygulanırken insanların hayatını niye bu kadar sınırlıyorsunuz edasıyla konuşanları görüyoruz. Bu herkese saygısızlıktır. Hiçbir sorumluluk üstlenmeyip, sadece klavye ve ekran silahşorlüğüyle ortada gezenlerin asıl niyet ve hesaplarının farkındayız.
Biz sadece milletimize bakıyoruz. Hakkını, hukukunu, sağlığını, aşını, işini korumanın mücadelesini veriyoruz. Gerisi lafı güzaftır, teneke gürültüsüdür. Hamdolsun milletimiz de milletimiz de bizim ne yaptığımızı, ne amaçladığımızı gayet iyi biliyor.
Salgının başladığı günden bu yana yaptığı fedakarlıklar için milletimin her bir ferdine en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Belirlenen tedbirler insanlarımıza eziyet olsun diye değil bu sancılı dönemi geride bırakmak için milletimizin önüne konmaktadır.
Hiçbir sorumluluk üstlenmeyip sadece klavye ve ekran silahşörlüğü ile ortada gezenlerin asıl niyetlerini biliyoruz. İnsanımızın hem sağlığını hem de işini ve aşını korumanın mücadelesini verdik. Sanayi, tarım, ihracatta en küçük aksamaya yol açmamak için çalıştık. Salgın döneminde dünyada büyümeye devam edebilen nadir ülkelerden biri olduk. Kısıtlamalardan etkilenen sektörlere maaş, kira, gelir desteği, ötelemeleri yaptık. Kredi kolaylık ve taksit ertelemeleri gibi her türlü kolaylığı gösterdik.
Turizm sektörünü ayakta tutmak için çalıştık, çabaladık. Hibe ödemelerini yaptık. Şimdiden 79 milyar liraya ulaştı. Bu rakam 104 milyar lirayı bulacak.
İlaç, tıbbi malzeme, sağlık personeline ek ödeme temin ettik. Şimdi bir başka müjdeye geliyorum. Yaklaşık 645 bin emeklimizin maaşını 1500 liraya çıkardık.
Bazı konvansiyonel medyada bu tür dezenformasyon yapanları görüyoruz. Bunlarda edep söz konusu değil. 1 milyon 200 bin vatandaşımız esnafa verdiğimiz destekten yararlandı. Kısa çalışma ödeneğinden 3 milyon, işsizlik ödemesinden 1 milyonun üzerinde vatandaşımız faydalanmıştır. Bu desteklerin tutarı şimdiden 50 milyar lirayı bulmuştur. 5 milyonun üzerinde haneye nakit yardımı yaptık. Tüm bu nakdi ödemelerin tutarı 134 milyar TL gerçekleşirken bu rakam hazarin sonu 181 milyar lirayı bulacaktır. Salgının başladığı günden bu yana toplamda 661 milyar liralık bir kaynağı insanımızın emrine vermiş olduk
Esnaflarımıza yönelik yeni bir destek programının müjdesini paylaşmak istiyorum.
Bu hibe programıyla işlerine ara vermiş olan esnaflarımıza 2 grup halinde destek olmayı planlıyoruz. grupta kahve kıraathane pastane, internet kafeler vb işletmeler yer almaktadır. Sayıları 235 bine ulaşan işletmelere bir defaya mahsus 5 bin liralık hibe ödemesi yapacağız. grupta bakım onarım, tamirat, hırdavatçılar, müzisyenler, oto yıkamacılar, oyuncak, kozmetik, bakırcılar, ayakkabıcılar, konfeksiyonlar vb yer almaktadır. Bu gruba berberler otobüsçüler, pazarcılar dahildir. Toplamda 1 milyon 150 bini aşkın işletmeyi kapsayan bu gruba bir defaya mahsus 3 bin lira hibe desteği vereceğiz. Toplamda 4 milyar 602 milyon liralık kaynağı karşılıksız olarak veriyoruz.
Bugün çiftçilerimize de müjdemiz var. 180 bin ton patates ve kuru soğanı üreticiden alarak ihtiyaç sahibi ailelere dağıttık. Ellerinde bulunan çeltiğin 15 bin tonu da toprak mahsuslarına verdik. Bu yıl kuraklık yüzünden bazı ürünlerin rekoltelerinde azalma olacağı bellidir. Kuraklıktan zarar gördüğü belirlenen çiftçilerimizin ziraate ve tarım kooparatiflerine olan borçları ertelenecektir.
Belirlediğimiz 2021 yılı alım fiyatları ise Toprak Mahsulleri Ofisi'nin sert ekmekli buğday alım fiyatı 2 bin 250 lira, arpa alım fiyatı 1750 lira, kırmızı mercimekte ton başına 5 bin lira, nohutta ise 4 bin 50 lira olarak belirlenmiştir.
Ton başına hububatta 275 lirayı, bakliyatta ise 910 lirayı bulan prim ve destekler verilerek üreticilerimizin giderlerine katkı sağlayacaktır. Açıkladığımız fiyatlar referans fiyat olacaktır. Aynı şekilde kabul edilecektir.
Çay üreticilerimiz için alım fiyatını açıklıyorum; 752 milyon tonun üzerinden çay alımı yaparak toplamda 2 milyar 760 milyon lira ödeme gerçekleştirdik. Bu yıl için yaş çay alım fiyatı kilo başına 3,87 liraya destekleme ile birlikte 4 liraya yükseltilmiştir.
Çiftçilerimizden tek isteğimiz bir karış toprağı boş bırakmadan ekmeleri, biçmeleri, üretmeleridir. Yeni hasat döneminin ülkemize, milletimize ve özellikle çiftçilerimize hayırlı bereketli olmasını diliyorum.
Sıkıntı yaşayanlar olmamış mıdır? Muhakkak olmuştur. Dünyadaki ve bölgemizdeki örnekleriyle mukayese edildiğinde Türkiye'nin hem vatandaşlarına hem iş dünyasına ciddi ve etkin destekleri sağlayan ülke olduğu hakikattir. Bunu biz söylemiyoruz, uluslararası kuruluşlar ifade ediyor. Tüm gayretlerimize rağmen gönlü buruk kalan vatandaşlarımız varsa onlardan helallik istemek inancımız ve kültürümüzün gereğidir.
Bizim bu husustaki muhatabımız milletimizin kendisidir. İşimizi doğru yapmışsak takdirini milletimizden göreceğiz, yanlışımız ve eksikliğimiz olmuşsa hesabını milletimize vereceğiz.
Türkiye'nin 81 vilayetinin 50 bini aşkın köy ve mahallesinin her karış toprağında bizim eserlerimiz var. Bizim eser ve hizmet siyasetimize karşılık ortaya sadece iftira siyaseti yapanları geçmişte ve bugünde milletimizin iyi biliyor. Aklınıza gelen her alanda biz 18 yıl içerisinde atmışsak gönlümüz bizim rahat. Geçtiğimiz 19 yıl boyunca Cumhuriyet döneminin yanlışlarıyla uğraşırken diğer yandan da ülkemizi geleceğe hazırladık. Eski Türkiye'nin hastalığı olan siyaset ve toplum mühendisliğini ortaya sokma, merdiven altı siyasetler son günlerde yeniden artmıştır. Bu sinsi çırpınışların amacı salgın sürecini geride baktığımız hiç olmadığı kadar yakınlaştığımız büyük ve güçlü Türkiye'nin önünü kesmektir. 17-25 Aralık'ta Emniyet ve yargıdaki hainleri kullanarak bunu denediler. PKK ve DEAŞ örgütlerini kullanarak Türkiye'yi diz çöktürmeye çalıştılar ama başaramadılar. Milli iradeyi hedef alan bildirilerle siyaseti ve hükümetleri biçimlendirme yönünü gösterdiğimiz kararlı duruşlarla kestik. Terör örgütlerini bir kez daha eylem yapamayacak hale getirmek için sürdüğümüz operasyonlarla hainlerin inlerini başlarına geçiriyoruz, geçirmeye devam ediyoruz.
Milli istihbarat başkanlığımız uzun süre yürüttüğü çalışmalar neticesinde yerini belirlediğini PKK'nın Suriye sorumlusu, Irak'ta gerçekleştirilen operasyonla etkisiz hale getirilmiştir. Suriye kökenli bu terörist uzun süre örgütün sözde silahlı kanadın sorumluluğunu yürütmüş, ardından Suriye'deki faaliyetlerin başına geçmiştir. Bu terörist Fırat Kalkanı, Zeytindalı harekatlarında askerlerimize karşı yapılan pek çok saldırının sorumlusudur. Gara'da 13 masum insanımızın şehit edilmesi talimatlarını verenlerden biri de bu teröristtir.
Suç örgütlerini ülkenin ve milletin başına musallat olmaktan tamamen çıkardık. Demokrasi ve hukuk dışı her araçtan medet umanlar şimdi yeni arayışlara yönelmişlerdir. Bu kirli senaryoyu da bozacağız. En büyük üzüntümüz, ülkemizde hâlâ çetelerden medet umacak kadar zavallılaşan, küçülen haysiyet fukarası kişiliklerin olduğunu görmektir. PKK'yı ve onun destekçilerini bile samimi ve açık dille kınamaktan kaçınanların çetelerle aynı yolda yürümeleri karşısında şunu hatırlamak isterim, terör örgütleri gibi suç çeteleri de zehirli bir yılan gibidir. Onlarla aynı çuvala girerseniz daha sonra başınıza geleceklere rıza göstermiş olursunuz.
Kudüs'ten ve Filistin'den gelen acı haberlerin burukluğu içerisinde geçirdik. Maalesef birilerinin "Kudüs'ten bize ne" yaklaşımlarına şahit olabiliyorsunuz. Hz İbrahim'den Hz. Süleyman'a kadar. Resulü Ekrem'in Miraca çıktığı yer Mescid-i Aksa'dadır. Hz. Ömer Kudüs'ü fethettiğinde Hristiyanlara dokunmamıştır. Kudüs'ün bugünkü fiziki görüntüsü, Osmanlı padişahlarının eseridir. Asırlarca ecdadımız mübarek yeri korumak, oradaki her dinden insanı huzur içinde yaşatmak için çalışmaktır. Osmanlı 1917'de Gazze ve Kudüs'ü saldırıları karşılamakta zorlanmıştır. Gazze'ye yapılan ilk 2 saldırıyı üstlenen Osmanlı ordusu, düşmanın takviyeyle 110 bine çıkan asker sayısı yüzünden 3. saldırısı sonucu geri çekilmek zorunda kalmıştır.
Biden'ın İsrail'e silah onayını gördük. Sayın Biden sözde Ermeni soykırımında Ermenilerin yanında yer aldın, Gazze'ye saldıran, yüz binlerce insanın şehadetine vesile olan bu olayda da ne yazık ki siz kanlı ellerinizle bir tarih yazıyorsunuz. Bunu söylemeyi bizleri mecbur ettiniz. Bu günde 84 milyon Kudüs nöbetimizi devam ettiriyoruz, ettireceğiz.
Her ne olursa olsun bize düşen görev, mazlumun yanında yer almak, onun hakkını hukukunu gözetmektir. İsrail, BM kararlarını hiçe sayarak saldırılarına devam etmesi bölgedeki acıları arttırmıştır. Filistin halkının intifada olan İsrail saldırılarına karşı hep yanında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. Sınırları belli olmayan İsrail devleti, insanlığa karşı suç işlemeyi sayanların elinde terör aygıtına dönüşmüştü. Kendi başbakanlarını dahi öldürmekten çekinmeyecek kadar işi ileri götürmüşlerdir. Bir yahudi başbakan bana öyle demiştir. "Generalliğimde ne zaman ki Filistinlileri öldürüyordum, bana en büyük zevki o veriyordu." Türkiye ziyaretinde bu şahıs TC Cumhurbaşkanına bunları söylüyordu. Bunlar zaten terörden gelmişlerdir. Hepsi terör içerisinde yetişmiştir. Şu anki de aynı. İsrail'in Gazze ve Filistin'e saldırıları da uluslararası yardımda karşılığını bulamamıştır. İsrail burada hukuk tanımazlığını bir kez daha göstermiştir. Bunlar 5 yaşında 6 yaşındaki yavruları öldürecek kadar katil. Kadınları yerde süründürecek kadar katil. Aynı sudan beslenenler de maalesef bunları destekliyor.
Bir yandan Kudüs'ün mahremiyetine el uzatan, içinde medya gruplarının olduğu binayı yerle bir ederler işte bu terör devleti İsrail'dir. Siz orantısız güç kullanıyorsunuz. Siz savaş uçaklarınızla birlikte Gazze'ye bomba yağdırıyorsunuz. Gazze'nin savaş uçağı var mı? Yok. Kimi aldatıyorsunuz. Filistinli çocukların bombalarla ölmesiyle ilgilenmeyenler, İsrailli çocukların siren sesleriyle korkmasını göstermektedir. Filistin'de yaşanan trajediye arkasını dönenler aslında yarın başlarına geleceklerin tohumlarını ekmektedir. Şu anda Avrupa'ya sesleniyorum, şuanda onlara bir şey hatırlatıyorum: Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çeken Avusturya devletini telin ediyorum. Avusturya devleti herhalde soykırıma tabi tuttukları yahudilerin faturasını Müslümanlara bırakmak istiyor. Türkiye tıpkı Kıbrıs'ta olduğu gibi Filistin'de de iki devletli adil çözümden yana olduğunu belirtmektedir. Başkenti Kudüs olan Filistin devleti kurulması için her platformda çaba göstereceğiz. Artık Kudüs konusunda ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Kudüs'ün kalıcı huzura ve barışa ulaşması için herkesin fedakarlık yapması gerekiyor.
Üç dinin temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yönetilmesi günümüz şartlarında en doğru ve tutarlı yol olacaktır"