Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Al Jazeera'ye verdiği röportajda referandumla gelen sistem değişikliği, Türkiye'nin ABD ve AB ile ilişkileri ve Suriye'deki iç savaşla ilgili soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump'ın telefon görüşmesinde ABD'nin PKK, YPG ve PYD'ye yönelik politikasını değiştireceği yönünde bir söz verip vermediğiyle ilgili soruya, "Zaten daha önce bu konuda yani terör örgütlerine karşı bizim ortak dayanışma içerisinde bir çalışmamızın olması gerektiğini söylemişlerdi. Şimdi yapacağımız görüşme, artık bunun tamamen yüz-yüze görüşmede detaylandırılması olacaktır ve orada tabii biz birçok belgeleri de kendilerine sunacağız. Daha önceleri de PKK'yla ilgili konuda mutabakatımız var idi. Obama döneminde de bu konuda mutabakat vardı fakat Obama maalesef PYD ve YPG konusunda bizleri aldatmıştır ama şu andaki yönetimin aynı durumda olacağına ihtimal vermiyorum" cevabını verdi.
Erdoğan, Trump döneminden umutlu olduğunu, Trump'ın "sizinle çok önemli işler yapacağız" sözünün bunu gösterdiğini söyledi.
"MERKEL'İN ARAMAMASI SUÇLULUK PSİKOLOJİSİ"
Halk oylamasının ardından Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gibi dünyanın çok farklı ülkelerinden liderlerin aradığı hatırlatılarak Almanya Başbakanı Angela Merkel'in henüz aramamasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Tabii şimdi bunu bir suçluluk psikolojisi olarak değerlendirebiliriz; bu bir. İki; bunu fırsat bulursanız kendilerine sorun" yanıtını verdi.
AGİT'E TEPKİ
Erdoğan, referandumla ilgili ön raporunda, "referandumun eşit olmayan şartlarda yapıldığını" ifade eden AGİT'e de tepki gösterdi.
"Bakın şu anda benim elimde terör örgütlerinin temsilcilerinin resimleri var. Bunlar nasıl çalışmışlar, nasıl bunlara destek vermişler ki biliyorsunuz PKK terör örgütü olarak Avrupa Birliği'nde kabul edilmiş bir örgüttür. Bu şahıs Avrupa Konseyi'nin parlamenter olarak bir üyesidir ve bunu bize AGİT gözlemcisi olarak gönderdiler Türkiye'ye. Halbuki bu adamların bağımsız olarak rapor düzenlemesi lazım. PKK bayrağını elinde tutan böyle bir adam bağımsız olarak nasıl rapor yazacak, yazabilir mi? Bu adam maalesef bir terörist olarak burada raportörlük görevini yapıyor, geliyor Türkiye'ye buradan rapor tutuyor ve bunun tuttuğu rapor bağımsız olacak, bu mümkün mü? Değil. Bakın aynı şahıs, buyurun, hayır kampanyası yapıyor. Nerede? Almanya'da. Biz böyle bir şahıstan bağımsız bir gözlemcilik görebilir miyiz? Göremeyiz. Şimdi bunu söylediğimiz zaman Batı rahatsız oluyor. Buyurun, bu da yine bir parlamenter, bakın bu da yine şu gördüğünüz paçavralar terör örgütünün paçavralarıdır. Onlara nutuk atıyor ve bu Danimarkalı bir milletvekili. Şimdi bütün belgeler ortada, sadece bunlar değil, daha bunların dışında 7-8 tane daha var böyle. Şimdi bunlara karşı Tayyip Erdoğan gerçekleri, hakikatleri dile getirince Tayyip Erdoğan ne oluyor? Sevilmeyen adam oluyor, diktatör oluyor."
AB'NİN VAATLERİ ve MÜLTECİLER KONUSU
Erdoğan, bir soru üzerine mültecilere Avrupa kapılarının açılması ihtimalini de değerlendirdi. AB'nin bu konuda Türkiye'ye bazı sözler verdiğini anımsatan Erdoğan, şunları anlattı:
"Örneğin; AB geçen yılın temmuz ayında UNESCO vasıtasıyla 3 milyar avro destek verecekti, daha sonra ikinci bir 3 milyardan daha bahsettiler. Bunlar bizim bütçemize girmiyor. Sadece UNESCO vasıtasıyla Kızılayımız, AFAD'ımız, bunlar geliyor, oralarda tabi çadır ve konteyner kentler var. Buralarda bütün harcamalar, okul, eğitim vesaire bunlarla ilgili harcamalar, buralarda kullanılacak. Şu ana kadar gelen destek 725 milyon avro, aynı zamanda BM Mülteciler Konseyinden 550 milyon dolar geldi. Peki, bizim yaptığımız harcama ne? Bizim şu ana kadar yaptığımız harcama, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber 25 milyar dolar. Şimdi bizim yaptığımız harcamaya bakın, onların yaklaşımına bakın; dürüst değiller. Mesela Avrupa'yla yaşadığımız bir vize problemi var. Hala bunu çözmediler, çözmüyorlar ve bu konuda da samimi değiller."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ile ilişkilerin düzelme yoluna girmesini temenni ettiklerini ancak onların, kapılarını kapattığı sürece böyle bir düzelme olmayacağını dile getirdi.
Avrupa'nın bu noktada kendi durumlarını gözden geçirmesi, "Biz burada yanlış yaptık." demesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Demiyorlarsa biz tabii ne yapacağız? 54 sene bekledik, bir 54 daha mı bekleyeceğiz? Kendimize başka çıkış yolları arayacağız" açıklamasını yaptı.