Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "Kesinlikle haklı bir operasyondur. Türkiye'nin bu operasyonunun uluslararası hukuk açısından da bir sıkıntısı yok. Niye haklı? Afrin Türkiye'nin dibinde. PKK, YPG, PYD var. PKK'nın bizzat kendisi var. Bunun yanında IŞİD unsurlarının da olduğu söyleniyor. Haklı ve gerekli bir operasyondu" dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneğinin (ANSİAD) bir otelde gerçekleştirilen 4. olağan toplantısına konuk olan Başbuğ, "Ortadoğu ve Türkiye" başlıklı bir sunum yaptı ve katılımcıların sorularını yanıtladı.
Başbuğ, ABD için dünyadaki stratejik bölgelerden birinin Ortadoğu, diğerinin de Çin Denizi olduğuna dikkati çekti. Ortadoğu'daki sorunları anlayabilmek için ABD'nin bölgeye ilişkin ana düşüncelerini anlamak gerektiğine işaret eden Başbuğ, bu ülkenin Ortadoğu'da en büyük stratejik hatayı 2003 yılında 2. Körfez Savaşı'nda yaptığını, bu savaşla Irak'ın darmadağın olduğunu ve bunun da Ortadoğu'daki güç dengesini alt üst ettiğini söyledi. ABD'nin Ortadoğu'da en büyük tehdit olarak İran'ı gördüğünü vurgulayan Başbuğ, dolayısıyla ABD'nin bu bölgede attığı her adımın İran ile bağlantısına bakılması gerektiğini ifade etti.
SURİYE'YE YAPILAN OPERASYONLAR
Suriye'de iç savaşın 2011 yılında başladığını anımsatan Başbuğ, 2012'de Beşşar Esed'in Afrin'i YPG'nin kontrolüne bıraktığını dile getirdi.
Terör örgütleri PKK'nın, KCK'nın, PYD'nin, YPG'nin aslında aynı olduğunu belirten Başbuğ, "2002 yılında PKK'nın 8'inci kongresinde örgütün isim değiştirerek kamufle edilmesine, Suriye'de ve İran'da siyasi oluşum içine girilmesine karar verildi" dedi.
Başbuğ, bu çerçevede PYD isimli partinin kurulduğunu, PYD'nin silahlı gücünün ise YPG olduğunu söyledi.
2003 yılında söz konusu yapılanmanın başına PKK'lı Salih Müslüm'ün getirildiğini ancak daha sonra askeri yapılanmada bu isme güvenmedikleri için Sofi Nurettin'in konulduğunu aktaran Başbuğ, 2013 yılında Abdullah Öcalan'ın "Suriye'de özerk bölgeler kurun" talimatıyla bugünkü tablo ile karşı karşıya kalındığını belirtti.
Başbuğ, 2015'te terör örgütü PKK'nın Suriye'de Türkiye hudutları boyunca bir yapılaşmaya, bir devletleşmeye gittiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Böyle bir şeyi Türkiye'nin kabul etmesi mümkün mü? PKK terör örgütünün uzantısı PYD yapılanmaya gidecek, Suriye'nin neredeyse 3'te 1'ini kontrol altına alacak. Devletleşmeye giden bir terör yapısıyla karşı karşıyasınız. Türkiye'nin böyle bir şeyi kabul etmesi elbette mümkün değil. Dolayısıyla ne yapılacak, 2016'da ilk Cerablus harekatı ve Fırat Kalkanı Operasyonu, 2017 Ekim ayında da İdlib operasyonu gelecek. Fırat Kalkanı Operasyonu doğruydu, gerekliydi. Zamanlaması üzerine tartışabiliriz, daha önce niye olmadı diye. Bunlar doğru, çünkü bu operasyonu yapmazsanız Fırat'ın doğusunda kontrolü elinde tutan PYD/YPG Suriye'nin kuzeyinde bir terör örgütü koridoru oluşturuyor. Bu mümkün değil. Fırat Kalkanı Operasyonu'nda aslında Türkiye'nin Afrin'e de girmeyi düşündüğünü tahmin ediyoruz. El-Bab'dan sonra engellediler. ABD engelledi, Rusya engelledi, giremedik."
"KESİNLİKLE HAKLI BİR OPERASYON"
Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin harekatının devam ettiğini belirterek, "Kesinlikle haklı bir operasyondur. Türkiye'nin bu operasyonunun uluslararası hukuk açısından da bir sıkıntısı yok. Niye haklı? Afrin Türkiye'nin dibinde. PKK, YPG, PYD var. PKK'nın bizzat kendisi var. Bunun yanında IŞİD unsurlarının da olduğu söyleniyor. Haklı ve gerekli bir operasyondu" değerlendirmesinde bulundu.
TSK'nin özellikle 2015 yılında Güneydoğu Anadolu'da meskun yerlerde terör örgütüne karşı yaptığı mücadeleyle tecrübe kazandığını söyleyen Başbuğ, bu tecrübeyle Afrin harekatının en iyi şekilde planlandığını ve icra edildiğini gördüğünü kaydetti.
Başbuğ, şunları kaydetti:
"Bu harekatı detaylı tartışmayı gerekli bulmuyorum. Bırakalım, asker bu işi en iyi şekilde planlamıştır, en dikkatli şekilde icra ediyordur. Dolayısıyla onların verdikleri bilgilerle yetinelim. Harekatın detaylı tartışılması doğru da değil. Biraz sabırlı olmamız lazım. Niye sabırlı olmamız lazım? Birincisi zor bir harekat. En az şehit vererek bu harekatı götürme zorunluluğumuz var. Bunun için yavaş, dikkatli hareket etmemiz lazım. Bazen televizyonlarda görüyoruz 'Vay efendim niye hızlı gidilmiyor?' Bazıları da Kıbrıs harekatı ile bunu mukayese ediyor. İnsanların yaşadığı bir coğrafyadasınız, teröristlerle mücadele ediyorsunuz. Arazi geniş. Sabırlı olmanız lazım. İkincisi orada yaşayan masum insanlara zarar vermemeniz lazım. Bunun için de yavaş ve planlı hareket etmeniz gerekiyor. Bu vesileyle Afrin operasyonunda verdiğimiz şehitlere Allah'tah rahmet diliyorum. Ailelerin acıları büyük, onların acılarını paylaşıyoruz."
"TSK'YE GÜVENİN"
"TSK'ye güvenin" diyen Başbuğ, TSK'nin özellikle 2007-2014 döneminde çok açılar çektiğini söyledi.
Başbuğ, Türk ordusunun mayasının çok sağlam olduğunu, bütün acılara rağmen görev, vazife verildiği zaman her şeyi bir kenara bırakıp, canı pahasına verilen görevi yapmak için çalıştığını dile getirdi.
Başbuğ, "Büyük Ortadoğu Projesi'nde sıra Türkiye'ye gelir mi?" şeklindeki soru üzerine de "Gelir kardeşim, onun için aklını kullan, dikkatli ol. 'Gelmez' dersen o zaman tarihi unuttun demektir. Onun için her şeyimizle güçlü olmamız lazım. Esas önemli olan milletin bütün olması, milli konuların arkasında olması. İç kaleyi sağlamlaştırmamız lazım. İç kaleyi sağlamlaştırmazsanız sıra size de gelir" dedi.
BAŞBUĞ DAHA ÖNCE NE SÖYLEMİŞTİ?
Başbuğ 12 Şubat'ta yaptığı açıklamada "Afirn iç siyaset malzemesi yapılmamalı" demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu açıklamaya tepki göstermiş, "Ben bunu az önce duydum ve bir Genelkurmay Başkanı'ndan, emekli de olsa, böyle bir açıklamayı duymak, bizler için büyük bir talihsizliktir. Bir defa, siyasete alet edildiğini söylemek onun haddine mi? Afrin'i siyasete malzeme edenler Başbuğ'un yanındakiler. Yazıklar olsun, gerekli cevabı alacak" demişti.