'Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum...'
Çok genç yaşta siyasete atılan, darbe döneminde yaşadıklarına rağmen devletine küsmeyen, her dönem millet iradesinin yanında yer alan duruşuyla dikkati çeken Muhsin Yazıcıoğlu'nun, vefatının üzerinden 12 yıl geçti.

Oluşturma Tarihi: 2021-03-24 12:35:43

Güncelleme Tarihi: 2021-03-24 12:35:43

Muhsin Yazıcıoğlu, 31 Aralık 1954'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Elmalı köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla'da tamamlayan Yazıcıoğlu, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini bitirdi.

Siyasete giden yolda ilk adımı 14 yaşındayken Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketine katılarak atan Yazıcıoğlu, 1972'de Ankara'ya geldikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev yapmaya başladı. Yazıcıoğlu, önce Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı, sonrasında da Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu.

Yoluna 1978'de Ülkücü Gençlik Derneğinin Kurucu Genel Başkanı olarak devam eden Muhsin Yazıcıoğlu, 1980'de Genel Başkan Müşaviri olarak MHP'de görev aldı.

12 Eylül'de 7,5 yılı hapis yattı

Yaşamı boyunca Anadolu gençliğinin en iyi şekilde yetişmesi düşüncesiyle hareket eden Yazıcıoğlu, gençlerin iyi bir eğitim alıp, vatanına ve milletine hizmet etmesi gerektiğini her zaman dile getirdi.

Yazıcıoğlu, 24 yaşındayken dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e mektup yazarak, "Eller silah değil, kalem tutmalı." diyen lider olarak öne çıktı. Yazıcıoğlu, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi öncesi dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı olarak gençliğin sürüklendiği kaos ve kardeş kavgasını gören bir siyasi ferasetin de sahibiydi.

Muhsin Yazıcıoğlu, askeri darbenin ardından "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda" yargılandığı sırada 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı. Yazıcıoğlu, dava sonunda herhangi bir ceza almadı.

Yaşadığı her türlü sıkıntıya rağmen milletini ve devletini aşk derecesinde seven Yazıcıoğlu, 1987'de yine milletine hizmet için siyasete kaldığı yerden devam etti, Milliyetçi Çalışma Partisinin (MÇP) Genel Sekreter Yardımcılığı görevine getirildi.

MÇP'den ayrılarak BBP'yi kurdu

Yazıcıoğlu, 1991 yılındaki genel seçimlerde tercihli sistemle Sivas'tan milletvekili seçilirken, partisiyle 1992'de yol ayrımına geldi. "Siyasi anlayışımız uyuşmuyor" diyerek bir grup arkadaşıyla MÇP'den ayrılan Yazıcıoğlu, 1993'te Kurucu Genel Başkanı olduğu Büyük Birlik Partisini (BBP) kurdu.

Muhsin Yazıcıoğlu, 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde ANAP'la yaptıkları ittifakla yeniden Meclis'e girdi. Yazıcıoğlu, 1996'da ANAP'tan istifa ederek BBP'ye döndü.

BBP'nin seçimi protesto etmesi nedeniyle partiden istifa eden Yazıcıoğlu, 22 Temmuz 2007'de yapılan seçimlerde Sivas'tan bağımsız milletvekili seçildi ve TBMM'ye girerek seçimden önce bıraktığı Genel Başkanlık görevini yeniden devraldı.

‘Milletin Adamı'

1980 yılındaki askeri darbenin ardından 7,5 yıl cezaevinde kalan Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca darbelere her zaman karşı çıktı.

Millet iradesinin yanında yer alan, siyasi yaşamı boyunca görüşünü her zaman yüksek sesle dile getiren Yazıcıoğlu, 28 Şubat postmodern darbesine karşı duran liderlerden biri olarak da dikkati çekti.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun "Ordu gözbebeğimizdir ancak namlusunu millete çevirmiş tanka selam durmam." sözü, o dönem ve sonrasında darbelere karşı adeta simge haline geldi.

BBP'nin kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun, siyasi yaşamı boyunca yaptığı bazı açıklama ve söylemleri de siyasete damga vurdu.

"Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için, bu kadar fırıldak olmaya gerek yok," "Firavun'a karşı çıkmak yetmez, Musa'nın yanında olmak gerekir," "Ben devlete, millete kurşun sıkanlara değil, 'Ben okumak istiyorum' diyenlere af istiyorum." ve "Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ancak söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz." sözleri, Yazıcıoğlu'nun öne çıkan ifadeleri arasında yer alıyor.

İlk kez kiraladıkları helikopter düştü

Muhsin Yazıcıoğlu, 2009'da zor şartlarda yerel seçimler için ilk kez helikopter kiralayarak mitinge katıldı ve tüm imkansızlıklara rağmen seçimler için iddialıydı.

"Hazineden yardım almadan siyaset yapan tek partiyiz. İlk defa helikopter kiralayarak miting yapıyoruz. Seçimlerde iddialıyız." diyen Yazıcıoğlu'nun da içinde bulunduğu helikopter, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ilçesindeki mitingin ardından Yozgat'ın Yerköy ilçesine giderken 25 Mart 2009'da Göksun ilçesi kırsalına düştü.

Bölgede yapılan arama çalışmaları sonrasında Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin cansız bedeni, Keş Dağı Kurudere Kanlıçukur mevkisinde bulundu.

Yazıcıoğlu, 31 Mart 2009'da Kocatepe Camisi'nden son yolculuğuna uğurlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki törende, Yazıcıoğlu'nun Türk bayrağına sarılı tabutunun üzeri, sevenleri tarafından çiçeklerle donatıldı. Binlerce seveni tarafından son yolculuğuna uğurlanan Yazıcıoğlu'nun naaşı, vasiyeti üzerine Taceddin Dergahı'na defnedildi.

Ölümünün ardından Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismi Sivas başta olmak üzere Anadolu'nun birçok şehri ile Pakistan gibi dost ve kardeş ülkelerde cami, cadde, park, okul ve vakıflara verilerek yaşatılıyor.

Vatan ve millet sevgisiyle, ilkeli duruşuyla Türk siyasi hayatında iz bırakan liderlerden biri olan Muhsin Yazıcıoğlu, siyasetçi kimliğinin yanı sıra şiire tutkusuyla da biliniyordu.

Yazıcıoğlu'nun naaşının, helikopter düştükten sonra karların üzerinde bulunması, sevenlerine "Üşüyorum" şiirini hatırlattı ve sevenleri tarafından adeta sembol haline getirildi.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun şiirinde, "...Huzur dolu içimde / Ben sonsuzluğu düşünüyorum / Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum / Durun kapanmayın pencerelerim / Güneşimi kapatmayın / Beton çok soğuk, üşüyorum..." dizeleri yer almaktaydı.

Mamak zindanlarının en acımasız döneminde bile bu acıdan bir mefkure oluşturan, umudunu kaybetmeyen Yazıcıoğlu'nun "Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın / Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet / Sevgide güller açsın, güller sevgi dağıtsın / Sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın..." şiiri hafızalarda yerini koruyor.

AA