Gül'ün yakın arkadaşlarından olan Koru, Medyascope'da 11. Cumhurbaşkanı'nın Karar gazetesine yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
Koru'nun görüşleri şöyle:
"Zaten Abdullah Gül, ‘İslamcı' sıfatıyla siyaset yapan grubun içerisinde pek adı anılması gereken bir isim değil. Onun siyasete girdiği ilk günden beri, her ne kadar Refah Partisi, sonra AK Parti içerisinde bu siyasî alanda ismi duyulmuş bir isim ama zaten onlar, siyasette ‘İslamcı siyaset' ismiyle anılacak bir çizgiyi izlemeyen isimlerdendi. Ben de doğru buluyorum. Zaten İslamcı siyaset, eğer dinle siyasetin birbirine karıştırılması biçiminde algılanıyorsa, bunun siyasî amaçla dinin kullanılmasının yanlış olduğunu sadece Türkiye'de değil, başka ülkelerdeki yaşananlardan da biliyoruz. O bakımdan bunun bu şekilde onun ağzından da dile getirilmesinin yararlı olduğunu düşünüyorum ben."
Gül, söyleşide şu ifadeleri kullanmıştı:
"Dindar insanların ve siyasi hareketlerin özgürlükçü olabilmesi olağanüstü önemi haiz bir konu. İslami kimlikli siyasi hareketler demokrat ve özgürlükçü olduklarında, temel insan haklarını evrensel anlamda benimsedikleri ve uyguladıkları takdirde, iktidar geldiklerinde de iyi yönetişimi gerçekleştirmiş olurlar. Bunun örneğini ilk dönemimizde verdik ve dindar insanların devlet yönetimini nasıl rasyonel esaslara göre yönetebildiklerini sergiledik. Bu başarı tüm İslam dünyasına ve hatta İslami hareketlere bir dönem ilham kaynağı oldu. Şimdi Siyasi İslam'ın çöküşü diye çok tartışmalar var."
“Siyasi İslam'ın çöktüğünü mü düşünüyorsunuz?” sorusuna Gül'ün yanıtı şöyle olmuştu:
Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi.