Hürriyet yazarı Nedim Şener, FETÖ'nün öne çıkan isimleri arasında patlak veren kavgaların artık açık ve birbirini ihbar eder nitelikte olduğuna dikkat çektiği yazısında, geçmişte örgütün kendisini nasıl hedef aldığını yazdı.
Şener, çıkışı Ergenekon operasyonları olarak adlandırılan sürecin başına denk gelen (2007) dönemde çıkan Taraf gazetesinin "FETÖ tetikçisi" olduğunu vurguladı..
"FETÖ tetikçisi Ahmet Altan'ın paçavrası TARAF kumpasçılarının kavgası"
FETÖ elebaşı öncesi liderlik yarışında oluşan dört grup arasında öne çıkan Mustafa Özcan, hem parayı hem de özellikle Avrupa'daki yapılanma ve yabancı istihbarat örgütleri ile ilişkileri kontrol edebildiği için yarışta ileride görünüyor.
ÇİFTLİKTEN ATILANLAR
Öyle ki FETÖ elebaşına çok yakın isimlerden birisiyken Pensilvanya'daki çiftlikten atılan Osman Şimşek'e saldıran Tuncay Opçin ile kavgaya tutuşan Emre Uslu da Mustafa Özcan'ın etki alanına girmiş görünüyor.
Tuncay Opçin ise FETÖ elebaşına ve örgüte sadakatini radikal biçimde göstermek için, bir zamanlar yalan, iftira ve kumpasta ortaklık yaptığı FETÖ'cü Emre Uslu ile kavgaya tutuştu.
Kavganın içinde benim ismim geçtiği için çok fazla soruyla karşılaştım.
Tuncay Opçin, Emre Uslu'ya hitaben, “Nedim Şener'in kitabının kayıp yüz sayfasından başlayalım istersen. Sonrasını son genel seçimlerden bir gün öncesine kadar getiririm. O yüzden toz ol” dedi.
Ajanslar, TV kanalları, gazeteciler bana, “Kitabımın kayıp 100 sayfasını” sorup duruyor.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün paralı tetikçisi Ahmet Altan ile Yasemin Çongar'ın başında olduğu Taraf isimli gazetenin dijital arşivi olmadığı için kimse bu yazılanlardan bir şey anlamıyor.
TARAF'IN DİJİTAL ARŞİVİ
Oysa FETÖ'nün finanse ettiği ve Ahmet Altan'ın başında olduğu Taraf isimli paçavranın arşivi dijital ortamda yer alsa; Ahmet Altan'ın nasıl kalemi kanlı bir tetikçi olduğu görülecek, tüm yazarlarının Ergenekon, Balyoz kumpaslarında oynadıkları rol ile gazeteci Hrant Dink cinayetini nasıl karartmaya çalıştıklarını herkes bilecekti.
Taraf isimli paçavranın kirli kanlı arşivi internet ortamında olsaydı, FETÖ'cü Tuncay Opçin'in FETÖ'cü Emre Uslu'ya “kitabın kayıp 100 sayfası” konusunun benimle değil, Ergenekon kumpasında birlikte tutuklandığımız Ahmet Şık ile ilgili olduğu görülürdü.
FETÖ'cü Emre Uslu, Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davalarında Taraf gazetesi üzerinden algı operasyonları yapardı. FETÖ'cü polis ve savcıların soruşturmalardaki eksiklerini giderir, onlara yön verirken kamuoyu oluştururdu.
FETÖ'nün Odatv operasyonunun ikinci dalgası 3 Mart 2011 günü yapılmıştı. 6 Mart günü Yalçın Küçük, Doğan Yurdakul gibi isimlerle Ahmet Şık ve ben de tutuklanmıştım. Benim hakkımdaki iddia, Hanefi Avcı ile Ahmet Şık'ın kitaplarını yazmak ve onlara yazdırmaktı. FETÖ'cü savcı Zekeriya Öz, “İmamın Ordusu” isimli kitap basılmadan toplatma kararı çıkarmıştı.
BASILMAMIŞ KİTAP KOĞUŞTA ARANDI
Öyle ki biz cezaevindeyken kitabın dijital kopyalarının peşine de polis takmıştı. Evlerde, Radikal gazetesinde, matbaada, yayınevi merkezinde kitabın dijital kopyasını arıyorlardı. Hatta basılmamış kitabın metnini bulmak için tutuklu olduğumuz Silivri 2 No'lu Cezaevi'nde kaldığımız koğuş için arama kararı çıkartmıştı. Gardiyanlar o karar üzerine koğuşta arama yapmıştı.
KAVGADA SAÇILAN GERÇEKLER
Benim tutuklanmamın arkasında FETÖ'cü istihbaratçı polis müdürü Ali Fuat Yılmazer vardı. Onun ve diğer FETÖ'cü polislerin Dink'in öldürülmesinden sorumlu olduğunu ispatlamıştım. Beni yönettiği Ergenekon operasyonunda tutuklayarak “Ergenekoncu” olduğumu gösterecek hem de hapse atarak kendince intikamını alacaktı. Ama ben 6 Mart 2011'de tutuklandıktan sonra 8 Mart gece yarısı görevden uzaklaştırıldı. Kumpasın ortağı Zekeriya Öz de kitap toplatma kararından birkaç gün sonra, 29 Mart'ta terfi ettirilerek görevden uzaklaştırıldı.
FETÖ'cü Tuncay Opçin, firari FETÖ'cü Emre Uslu'ya işte o günlerdeki o yazısını hatırlatıyor. Tuncay Opçin, Emre Uslu'ya, “kitabın kayıp 100 sayfası” yazısını sormuş, o da “O günlerde öyle gerekiyordu, öyle yazdım” cevabını vermiş. FETÖ'cü Uslu, cevabının deşifre edilmesine kızıp FETÖ'cü Opçin'e, “Sen Adil Öksüz'ün, Gülen'le videosunun ilk defa senin hesabından nasıl yayıldığını anlat” diyerek başka bir ihbarda bulunuyor.
Belli ki örgüt içi savaşta geçmişte işlenen suçlar ortalığa saçılacak.