FETÖ tutuklusu Metin Topuz’un iddianamesi kabul edildi
FETÖ soruşturmasında tutuklanan ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz hakkında hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi.

Oluşturma Tarihi: 2019-02-01 13:38:41

Güncelleme Tarihi: 2019-02-01 13:38:41

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında tutuklanan ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 35 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianameyi kabul eden mahkeme, ilk duruşmanın 26 Mart'ta yapılmasına hükmetti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, FETÖ şüphelisi eski polisler ve eski firari savcı Zekeriya Öz ile irtibatı tespit edilen, ''Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'', ''casusluk'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçlamasıyla tutuklanan ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz hakkında yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan iddianamenin, gönderildiği İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince inceleme işlemi tamamlandı.

İddianamenin kabulüne karar veren mahkeme, savcılığın 17 Aralık Kumpas davasıyla birleştirme talebini ise, söz konusu davada sanık savunmaları ve tanık beyanlarının alınması ve dosyanın mütalaa aşamasına gelmesi nedeniyle reddine karar vererek, bu dava dosyasının ayrı bir esas kaydedilerek görülmesine hükmetti.

Davaya ilişkin hazırlanan tensip zabtında mahkeme heyeti, sanık Topuz'un tutukluluğunun devamına, ilk duruşmanın 26 Mart'ta Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda yapılmasına karar verdi. Heyet, duruşmaların 27 ve 28 Mart'ta da sürdürülmesini de kararlaştırdı.

 İDDİANAMEDEN VE SÜREÇ

Tek şüpheli olarak Metin Topuz'un yer aldığı, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bulunduğu 30 kişinin ise müşteki-mağdur sıfatıyla yer aldığı iddianamede, Topuz hakkında ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme'', ''Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme'',  ''Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetmek'', "Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme'' ve ''Gizliliğin İhlali'' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 20 yıldan 35 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

İddianamede, Metin Topuz'un 17-25 Aralık yargısal darbe girişiminde aktif olarak görev alan ve FETÖ iltisakı nedeniyle meslekten atılan eski polis müdürleri ile rol oynayan görevi kapsamında açıklanamayacak şekilde çok yoğun irtibatının olduğu vurgulandı.

Topuz'un örgütün kumpas soruşturmalarında kendisine iletilen bilgiler ışığında soruşturmaları yönlendirmede aktif rol aldığı anlatılan iddianamede, örgütün siyasi ve askeri casusluk maksadıyla ele geçirdiği bilgilerle giriştiği hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik girişimine iştirak ettiği belirtildi.

ADİL ÖKSÜZ İLE BAĞLANTISI

İddianamede, şüpheli Topuz'un 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yakalanan firari Adil Öksüz'le de irtibatlı olduğu ifade edilerek, söz konusu irtibatın soruşturma kapsamında ifadesi alınan Nizamettin Çelikbilek'in beyanlarında yer aldığı kaydedildi.

Çelikbilek'in, ''İstanbul İl Jandarma KOM Müdürü Asım Sürer'le tanıştırıldım. O da beni Metin Topuz'la irtibatlandırdı. 2007-2008 yıllarında bir alışveriş merkezinde otururken Metin Topuz'a bir telefon geldi. Yanımdan kalkarak konuşmaya başladı. Telefonda karşısındakine, 'Bu isteğiniz beni aşar hocam, beni direkt arasın. Başka türlü bu isteğinizi gerçekleştiremem. Adil bey arasın' şeklinde beyanda bulundu. Bu konuşma içeriğini Komutan Asım Sürer'e aktararak konuşmada geçen Adil'in kim olduğunu sordum. Kendisi bana 'Adil Öksüz'ü duymadın mı?' şeklinde beyanda bulunarak, 'Metin Topuz'un paşası da, Allah'ı da, efendisi de odur' şeklinde beyanda bulundu." ifadeleri iddianamede yer aldı.

Bir dönem DEA birimine muhbir olarak çalışan Feyyaz Öztürk'ün "tanık" sıfatıyla alınan ifadesine yer verilen iddianamede, 2008 yılında çeşitli belgeler ve bir adet telefon verdiği Topuz'un, kendisine "Amerika ile ne hesabın varsa gör ama bu işe hizmet erlerini karıştırma" dediği belirtildi.

TOPUZ'UN ERGENEKON TEKLİFİ

İddianamede, tanık Feyyaz Öztürk'ün Metin Topuz'un kendisini 2008 Mart ayında Zekeriya Öz ile tanıştırdığını ve Ergenekon operasyonları için gizli tanık olarak kullanılmak istendiğini belirterek, kendisinin bunu kabul etmediğini söylediği aktarıldı.

İddianamede, Topuz'un FETÖ firarisi eski savcı Zekeriya Öz ile 23 Eylül 2013-4 Ekim 2013 arasında yapılan 4 ayrı telefon görüşmesinin bulunduğu, bu görüşmelerin 17-25 Aralık 2013 kumpas soruşturmalarından kısa süre yapıldığı, görüşmelerin amacının ise casusluk, örgüte talimatların iletilmesi ve kumpas operasyonlarının sürecinin denetimi olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.

Metin Topuz'un 17-25 Aralık operasyonları öncesi eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı (17 ve 25 Aralık davalarının sanığı) ve diğer polislerle telefon trafiğinin sıklığı ve Topuz'un operasyonlar öncesi Mali Şube Müdürlüğü'ne ziyaretlerinin görüntülerine de yer verilen iddianamede, Metin Topuz'un WhatsApp gruplarındaki FETÖ operasyonları ve FETÖ'cülerle ilgili yorumları, Mehmet Hakan Atilla ile Reza Zarrab'ın yakalanması ile ilgili değerlendirmeleri de yer aldı.

İddianamede Metin Topuz'un, 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü'nde darbe girişimini yöneten FETÖ'nün TSK imamı firari Adil Öksüz'ün bacanağı olan ve 6 yıl 3 ay hapis cezası alan Erdal Şen'le 25 Eylül 2006 tarihinde telefon irtibatı olduğu de belirtildi.

Metin Topuz'un, Adil Öksüz'ün kayınbiraderi olan Ali Sami Yıldırım'ın telefon hattı ile 2015 yılı içerisinde iletişim sağladığı tespit edilen Muhittin Özbaşı adına kayıtlı telefon hattı ile 54 kez irtibat kurduğu kaydedildi.

TOPUZ'UN KUMPAS DOSYALARI İLE BAĞLANTISI

İddianamede, FETÖ sanığı eski emniyet müdürü Yakup Saygılı'nın, 20 Eylül-1 Ekim 2012 tarihleri arasında Amerika'ya gittiği uçakta, 17-25 Aralık kumpasını yürüten eski İstanbul Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu, 17-25 Aralık dinlemelerini yasa dışı gerçekleştiren eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Teknik Büro Amiri İbrahim Şener ile ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un da bulunduğunun tespit edildiği ifade edildi.

Metin Topuz, Yakup Saygılı, Yasin Topçu ve İbrahim Şener'in, 20 Eylül-1 Ekim 2012 tarihlerinde Newyork Güney Bölgesi Başsavcılığı'nda mali suçlar ve uyuşturucu suçlarıyla görevli savcılarla görüşmeler yaptıkları tespit edildiği kaydedilen iddianamede, 17-25 Aralık kumpas soruşturmalarında o dönemin Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Müdür Yardımcılığı görevlerini yürütmekte olan ve kumpas 17-25 Aralık soruşturmalarında görev alan müdürlerin katıldığı bu toplantıdan yaklaşık 1 yıl sonra kumpas soruşturmaların operasyona dönüştürüldüğü vurgulandı.

İddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 2017 yılında söz konusu iki kumpas soruşturma ile ilgili olarak ABD New York eyaleti Güney Bölgesi Başsavcılığı tarafından Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında 17 Aralık operasyonu olarak anılan soruşturma evrakının fezlekesinin bire bir kopyası kullanılarak ve aynı suçlamalar ileri sürülerek dava açıldığı anımsatıldı.

Yakub Saygılı'nın ise söz konusu seyahat sırasında (Topuz'un da iştirak ettiği) bilgisayarını kaybettiğini iddia ettiği ancak kaybolan tablet bilgisayarın ziyarette ilgili muhataplara teslim edildiği belirtilerek, ''Bu suretle de daha sonra ABD ülkesinde açılan davaya da esas teşkil etmek suretiyle o tarihe kadar ele geçen usulsüz deliller ve tespitlerin yurt dışına kaçırıldığı anlaşılmıştır. Bu suretle de Metin Topuz'un casusluk eylemlerinde bulunduğu anlaşılmaktadır." denildi.

SÜREÇ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yabancı uyruklu ve misyon görevlilerinin FETÖ'nün 17-25 Aralık 2013'teki yargısal darbe teşebbüsü ile 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davalarda yargılanan eski polis müdürleri ve askerler ile firari eski savcı Zekeriya Öz ile irtibatlarına ilişkin soruşturma başlatmıştı.

Bu çalışma sonucunda ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz, eski polis müdürleri ve eski savcı Öz ile de irtibatının ortaya çıkması üzerine gözaltına alınmıştı.

Topuz, emniyetteki işlemlerinin ardından 4 Ekim'de İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince ''anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'', ''devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' suçlarından tutuklanmıştı.