Filistin’i kim sattı?
Tarihçi Ahmet Şimşirgil, youtube kanalında Araplar ve Filistinliler hakkında sosyal medyada kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Prof. Dr. Şimşirgil, ‘Filistin’i kim sattı’ adlı video kaydında konuyla ilgili yorum ve açıklamada bulunurken, takipçilerine araştırma yapmaları tavsiyesinde bulundu

Oluşturma Tarihi: 2021-05-18 13:56:13

Güncelleme Tarihi: 2021-05-18 13:56:13

Prof. Dr. Şimşirgil, okurlarına şöyle seslendi:

İsrail'i 1948'den itibaren genişlemesinde bakarsanız, hep bir gerilimin neticesinde bu sonuca ulaştığını görürsünüz. Bu gerilimi kimin çıkarttığın derinliğine incelediğimizde hep İsrail'i görürsünüz. Karşı tarafta gerilim çıkaran oluyorsa o da İsrail tarafının adamıdır. Olan ise Filistinliye oluyor, olan Müslümanlara oluyor. Kazanan İsrail oluyor.

Bizim tarafımıza döndüğümüzde ise hemen bir tartışma ortaya çıkıyor: Filistin'i kim sattı?

“Araplar yatıklarını çekiyorlar. Filistinliler dün toprak satıyorlardı.” Bunlar da İsrail' e yardımcı oluyor. Bu, kan, gözyaşı ve zulme tepki koyanların tepkisini kırmak için yapılıyor. Tarihimizi kimin bozduğuna dikkat edin. Tarihimizi kimlerin yazdığına dikkat edin. Emin Oktay'ı anlayın. Başka, Agop Dilaçar'ı tanıyın. Kim tarihimizi yazdırıyordu, kim dilimizi berbat ettiriyordu. Anlarsınız kime hizmet ettiğini. Abdülhamid Han'a saldırmak, Filistin'e saldırmak, Türk-Arap kardeşliğini baltalamak kimin işine yarıyor? Bu tartışmayı kimler niçin çıkartıyor? Öyleyse bizlerin de tarihimizi çok iyi bilmemiz lazım. Bu tür konularla ilgili haberler çıktığında bana ‘hocam buna ne diyeceğiz' diye soruluyor. Biraz okumalı, biraz araştırmalıyız. İftira edenlere cevap vermeye vaktim yok. Doğruları bilmeliyiz.

Filistin'i Filistinliler mi sattı?

Filistin'de Yahudilerin toprak alımına dair ilk kararları verenler kimdi? Tanzimatçılar ne yapıyordu? 1867'de Yahudilerin Filistinlilerden toprak alımının yolu açılmış mı? Araştırmalıyız. Tanzimat dönemini neden övüp göğe çıkarıyorlar? Evet, 1867'de Filistinlerden toprak alımının yolunu açmışlardı. Peşinden Osmanlı devletini borçlandırmamışlar mıydı? 1854'den itibaren Mustafa Reşit Paşa Osmanlı'yı borçlanmanın içerisine sokuyor, 1867'de de Yahudilere toprak alımının yolunu açıyorlar. 1875'te ise Osmanlı Devleti borçlardan dolayı batma noktasına geliyor. 1877-78'de, diğer adıyla “93 harbi”ne devleti sokuyorlar ve batırıyorlar.

Dikkat edin, 1882'de bu meseleler patlak vermeye başlıyor, Yahudilerin orada toprak alması… Avrupa'dan kovulmaları. Yahudileri oraya yönlendiriyorlar, Osmanlı topraklarına… Ve o dönem Osmanlı'nın başında bulunan bir adamın ölümüne mücadelesi başlıyor. 1882'den itibaren. Sultan II. Abdülhamid Han, bu toprak alımlarının önünde kale gibi duruyor. Önce dışarıdan toprak alımını yasaklıyor. Bunun üzerine içeriden toprak alımına girişiyorlar. Ayrıca Ermeni meselesi çıkarıyorlar. Fakat Abdülhamid Han yılmıyor.

Theodore Herzl ile görüşme

Bu defa meşhur Theodore Herlz devreye giriyor. 1896-1902 yılları arasında tam beş defa İstanbul'a geliyor. Abdülhamid han ile görüşme yapabilmek için çırpınıyor. Abdülhamid Han'a, onun da dostu olan Ritter von Nevlinski vasıtasıyla bir haber gönderiyor.

Abdülhamid Han Nevlinski'ye diyor ki; “Eğer Bay Herzl, senin benim arkadaşın olduğu gibi arkadaşın ise ona söyle, bu meselede ikinci bir adım daha atmasın. Ben bir karış bile olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmış ve yine kanlarını dökerek mahsuldar kılmıştır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın askerleri birer birer Plevne'de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana ait değildir. Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım, Yahudiler milyarlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin'i karşılıksız da ele geçirebilirler. Fakat yalnız bizim cesetlerimizi taksim edilebilir, ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmem.”

ABD'de Siyonizm karşıtı propaganda

Ruslar, Almanlar, İngilizler, ABD hepsi orada bir Yahudi devletinin kurulması veya Yahudilere toprak satılması için harekete geçtiler. Önce Almanya'da II. Wilhelm harekete geçti. Almanlar 1900'e kadar Yahudileri destekliyordu. O yıldan itibaren orada Yahudi devleti kurulmasına karşı çıktılar. Kim söylettiriyordu bunu? Ruslar 1903'e kadar orada Yahudi devleti kurulması taraftarıydı. Aynı yıldan itibaren geri durdular. Durduk yer mi vazgeçiyorlardı. Araştırmalıyız. Geride kim var, İngilizler ve ABD. Sultan Abdülhamid, ABD'de Muhammed Webb vasıtasıyla Yahudilere propaganda yaptırıyordu. Yarın orada devlet kurulduğunda sizi ABD'den atacaklar, Rusya'dan atacaklar, sizin orada yeriniz var gidin” diye oradaki Yahudileri ABD'ye karşı getirebiliyordu. Abdülhamid Han asla boş durmuyordu. ABD'de Osmanlı Büyükelçisi Ali Ferruh Bey, “Biz Arap ülkelerinde bir karış toprak parçasını trilyonlara satmayız.” diyor, onlar da Ermeni meselesinde, borçlar meselesinde Osmanlı'yı destekleme sözü veriyorlardı.

Filistinlilerin toprağı kimler tarafından nasıl satıldı?

Filistinlerin toprağını kimlerden aldılar, dikkat edin. Orada garip, fakir Filistinlilerin sattığı toprak parçalarının miktarı bir elin parmak sayısını geçmez. Orada daha çok devlete ait toprakları alıyorlardı. Kimler vasıtasıyla? Maalesef bir takım kamu görevlileri vasıtasıyla. Bunların raporları mevcut. Abdülhamid Han oraya müfettişler gönderiyor. Hayfa Belediye Başkanı Mustafa Efendi, Akka Mutasarrıfı Sadık Paşa, Hayfa Kaymakamı Ahmet Şükrü Bey gibi orada paraya meyleden bir takım kişiler el altından toprak sattırmaya başlıyor. Yahudi köyleri kurdurmaya başlıyorlar “Bunlar yüzyıllardır burada idiler ama kayıtlı değildiler” diyerek numara çekiyorlardı. Abdülhamid Han bunlar hakkında takibat yaptırıyordu. Sultan Abdülhamid'in bu satışları engellemek için çok sayıda ajanı vardı. Fazlasıyla bedel ödeyerek o toprakları Hazine-i Hassa'ya alıyordu yani kendi mülkü olarak kendi parasıyla satın alıyordu. Abdülhamid Han oraya gitmeden oraya Siyonizm'in yerleşemeyeceği görüldü. Bunun için belki de tahtından alaşağı edildi. Bu büyük mücadele sayısız vesikalarıyla ortaya çıkarıldığını araştırırsak görebiliriz. Abdülhamid Han orada bir Yahudi devletinin kurulmasına asla müsaade etmedi.