Dolar

34,4251

Euro

36,3963

Altın

2.838,69

Bist

9.482,50

Fon destekli medya fahişeliği ve borusunu öttüren ABD

Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, ABD merkezli vakıf Chrest Foundation’dan hibe yardımı alan Medyascope sitesinin sahibi Ruşen Çakır’a verilen desteği tepki göstererek, “Böyle bir koalisyon çorbası sizi şaşırtmasın. Bu insanlar solcu, antiemperyalist değil miydi arkadaş diye kafanız da karışmasın” dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-07-24 09:53:41

Fon destekli medya fahişeliği ve borusunu öttüren ABD

Fuat Uğur'un bugün Türkiye gazetesinde yayımlanan, “Fon destekli medya fahişeliği ve borusunu öttüren ABD” başlıklı makalesi:

Daha neler duyacağız dedikten sonra tek tek döküldüler.

Faruk Bildirici'den, Allah başka dert vermesin düşkün kapılarda Deva arayan Mustafa Yeneroğlu'na; Serenay'dan beri adını işitmediğimiz Cem Yılmaz'dan YPG sevici Şirin Payzın'a, CHP İstanbul İl Başkanı Kanas yoldaştan eski Türkiye Komünist Partisi üyelerinden romancı Ahmet Ümit'e kadar hepsi Medyascope sitesinin sahibi Ruşen Çakır'a desteklerini esirgemedi.

Böyle bir koalisyon çorbası sizi şaşırtmasın. Bu insanlar solcu, antiemperyalist değil miydi arkadaş diye kafanız da karışmasın.

Obama doktrini ile başlatılan “Yeni sürüm demokratlık”tan haberdar olanlar biliyor. Eski solcu ve komünistler CHP ve HDP'yle iyice kaynaşmakla kalmayıp, artık siyasi çıkarlarını ABD emperyalizminin küresel çıkarlarından ayrıştırmıyorlar. Dolayısıyla da CIA'in kripto vakıflarından Ruşen Çakır'ın Medyascope adlı Youtube kanalına “karşılıksız” olarak yapıldığı belirtilen 476 bin doları bizlere “yeni normal” olarak yutturmaya çalışıyorlar.

Şimdi bu “yeni normal”i gerekçelendirirken sundukları argümanları sıralayıp biz de kendi sorularımızı soralım:

DENİYOR Kİ;

İşinizi doğru yapıyorsanız kimden para aldığınızın önemi yok. Önemli olan şeffaflık ve editoryal bağımsızlık. Fon alan medyanın yayını gazetecilik ilkelerine uygunsa, iktidarı ve güç odaklarını rahatsız ediyorsa ABD'den para almasının önemi yok.

SORU-YORUM;

Basın meslek ilkeleri diye bir kavram varken nereden para bulduğunuzun hiç mi önemi yok? Bu durumda bir mafya babasından, uyuşturucu baronundan, genelev patroniçesinden, emlak dolandırıcısından, bir terör örgütünden, yabancı istihbarat teşkilatlarından filan para alınabilir öyle mi? Gazetecilik işinde para kaynağınızın önemi yoksa sizde her yol var demektir. O vakit en baştan işini doğru yapmıyorsundur. Ne olacak ki, iktidarı rahatsız etmekten kolay ne var? Onu rahatsız edince işini doğru yapmış ve gazetecilik ilkelerine uymuş mu oluyorsun?

Bu, uyuşturucu baronunun kazanılan paraları ortaklarına dağıtırken ilkeli, hakkaniyetli ve adil davranması gibidir. Ya da bir hayat kadınının işini bitirdikten sonra yanlışlıkla kendisine fazla para veren müşterisine “Namuslu ve ilkeli” davranıp parasını iade etmesidir. Bu son örneği verdim çünkü kripto CIA bağlantılı ABD'li vakıfların parasıyla “gazetecilik” yapmak medya fahişeliğidir.

DENİYOR Kİ;

Okurun desteklemediği medya bu koşullarda nereden kaynak bulacak? Tarafsız yayın yapmak isteyen gazeteciler oluşturulan otoriter baskı karşısında içeriden fon bulamayınca yabancı fonlardan bağış kabul etmek zorunda kalıyor. Bundan dolayı mağdur ettiklerini hedef gösteren iktidar utanmalı.

SORU-YORUM;

Okur desteklemiyorsa, kaynak bulamıyorsa hemen yabancı fonlara başvurup kendilerini satılığa mı çıkarmak zorundalar gazeteciler? İyi o vakit, çok kazanamayan tüccar malzemeden çalsın, geçinemeyen adam hırsızlık yapsın, istediği gibi alışverişi yapamayan kadın kendini satsın.

Neyin kafası bu?

Yani tüm ahlaksız tekliflere açığız demek istiyorlar ve bunu normalleştirmeye çalışıyorlar.

İçeriden fon bulamadıkları için iktidar utansınmış. İktidar utanıyor tabii yaptıklarınızdan dolayı. Tıpkı ülkedeki hırsızlıktan, yolsuzluktan, ahlaksızlıktan, uyuşturucu kullanımından utandığı gibi. Ama onların cezalarını verecek mekanizmalar var. Ya sizin?

Bu arada “Baskı nedeniyle içeriden fon bulamamak” ne demek Allah aşkına? Sözcü gazetesi nasıl çıkıyor? Adamların patronu FETÖ'den firari yahu! Türkiye'deki özgürlüğün sınırları böyle geniş kısaca.

Bizler kriz dönemlerinde patır patır işten atılıp yıllarca işsiz kalırken hiç de böyle bir yola tevessül etmedik. Ben misal 1998'den itibaren Ahmet Tezcan'ın “Dördüncü Kuvvet Medya” adlı internet sitesinde yıllarca beş para almadan yazdım. Ahmet Tezcan peş para kazanmadan o internet sitesini götürdü. Fon tekliflerine de kapalıydı. Her yazımız ve haberimiz ses getiriyordu. Hatta bir yazımın etkisi öyle güçlü oldu ki Aydın Doğan bana 100 milyon liralık (100 bin lira) tazminat ve ceza davası açtı. İkisinden de beraat ettim. O sıralarda şimdi de fonlanmaya devam eden Bianet'in Sorosçulardan hamuduyla para götürdüğünü biliyorduk ve yazmıştık.

DENİYOR Kİ;

Yabancı sermayeli sanayimiz oluyor da bağımsızlık gazetecilik yapanların yabancı fonlardan yararlanması neden sorun oluyor? Bundan ancak yabancı fobisi olanlar rahatsızlık duyabilir.

SORU-YORUM;

Çok merak ediyorum, bunlar bir yerlerden yüzsüzlük dersleri mi aldı? Yabancı sermayeli şirketlerle CIA'in fonladığı vakıflardan para almayı aynı kefeye koymanın siyaseten doğruculuk yapmanın en dip seviyesi olduğu anlaşılmıyor mu?

Irak'ta 1 milyon insanı katleden, 500 bin çocuğu öldüren ve “Buna değdi” diyecek kadar alçak olan Madeleine Albright tarzı bakanlara sahip olan ABD'nin çıkarlarını koruyup kollayan vakıflardan para almayı ancak kolonize edilmiş zihniyete sahip, şeref ve namustan soyunmuş olanlar kabul edebilir?

Evet, sizlerle kavgamız var.

Ne yaptığınızı görüyor ve anlıyoruz.

Ama bilin yine de. Bazı şeyler yarına kalır ama yanınıza kalmaz.

SON VİDEO HABER

İsrail'in Netflix planı!

Haber Ara