İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Canatan, "Gazali'nin öğrenciye ve öğretmene yönelik ilkeleri dikkate alındığında, ilkelerin büyük bir kısmında öğrencileri dikkate alıyor. Gazali, eğitimin merkezine öğrencileri koyuyor." dedi.
Büyük Selçuklu Devleti'nin vezirlerinden Nizam'ül-Mülk'ün doğumunun bininci yılı dolayısıyla İZÜ Halkalı Kampüsü'nde düzenlenen "Estetik, İktisat, Hikmet ve Siyaset: Nizam'ül-Mülk Bin Yaşında Sempozyumu" kapsamında, "Nizam'ül Mülk ve Gazali'de Eğitim Felsefesi" başlıklı oturumda konuşan Canatan, Gazali'nin felsefeye karşı olduğunun kabul edilmesinin büyük bir ezber olduğunu söyledi.
Gazali'nin felsefenin ne olduğunu anlamak ve felsefeyi kritik etmek için 2 ayrı kitap yazdığını hatırlatan Canatan, Gazali'nin felsefeye kritik etmesinin seçici ve analitik bir yaklaşık gösterdiğini, bunun felsefeye karşı olduğu anlamını içermediğini vurguladı.
Canatan, Gazali'nin normatif anlamda kendi eğitim anlayışını ortaya koyduğuna işaret ederek, "Gazali'nin 'İhya' eserinde ilmin ve eğitimin değeri konusunda 2 argüman ortaya koyar. Birincisi, ilim kendi başına bir fazilettir. İkincisi de ilim hem dünyevi hem uhrevi mutluluğun elde edilmesinin temelidir. İlimsiz bir hayat düşünülemez. Gazali'nin ilim sınıflandırması düalist bir sınıflandırmadır. Din bilimlerine öncelik verir. 'Farz-ı ayn' ve 'farz-ı kifaye' dediği 2 grup bilgi vardır. Farz-ı ayn herkesin alması gereken eğitimdir. Günümüzdeki zorunlu eğitimdir. Farz-ı kifaye de toplumun bir kısmı bildiğinde diğerlerinde zorunluluğu kaldıran eğitimlerdir." diye konuştu.
Prof. Dr. Canatan, Gazali'nin aklı yok saydığı yönündeki ezberlerin söz konusu olamayacağını, Gazali'nin akla büyük bir önem atfettiğini dile getirdi.
Öğrencilerin tutumlarıyla ilgili 10 ilke
Gazali'nin öğrencilerin takınması gereken tutumlarla ilgili 10 ilkesini "zihinsel arınma", "dünyevi bağlardan kopma", "ilim ve ilmi öğreten hoca karşısında güven ve saygı", "ilmin ilk basamaklarında ihtilaflardan kaçınma", "genellik", "öncelik", "basamaklı öğrenme", "ilim ve eğitimde değer", "gaye", "amaç ve araç ilişkisini gözetmek" şeklinde sıralayan Canatan, öğretmenin öğrencisiyle ilgili tutumlarının ise sempati, karşılıksız eğitim, rehberlik, dolaylı uyarı, disiplin taassubundan uzak olma, seviyeye uygun eğitim, duyarlılık ve örneklik ilkeleri olduğunu aktardı.
Eski eğitim nazariyelerinin öğretmen, yeni pedagojik görüşlerin ise öğrenci merkezli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kadir Canatan, şu değerlendirmede bulundu:
"Gazali, ideal bir eğitim sürecinin, öğretmenin ve öğrencinin nasıl olması gerektiğini bize anlatıyor. Bu da eğitim felsefesinde normatif eğitim felsefesi kısmına giriyor. Gazali kendi döneminin eğitimini sorgulama gibi bir işe girişmiyor, ideal olarak verilmesi gereken eğitimdeki profiller hakkında konuşuyor. Gazali'nin öğrenciye ve öğretmene yönelik ilkeleri dikkate alındığında, ilkelerin büyük bir kısmında öğrencileri dikkate alıyor. Gazali, eğitimin merkezine öğrencileri koyuyor. Gazali'nin bu düşünceleri ifade etmiş olması çok önemli bir husus."
"Nizamiye Medreseleri eğitim alanındaki dağınıklığa son vermiştir"
İZÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beytullah Kaya, Nizamülmülk'ün Türk dünyasında Tonyukuk'tan sonra ikinci adam olduğunu dile getirdi.
Nizamülmülk'ün orduya verdiği önem kadar eğitime de önem verdiğine dikkati çeken Kaya, Nizamiye Medreseleri'nin devleti idare edecek kadroyu yetiştirmek, İslam dünyası içerisindeki yıkıcı hareketleri engellemek, medrese tekke mücadelesine son vermek, Batıni teşkilatının İslam dünyasındaki yıkıcı faaliyetlerini ortadan kaldırmak, Oğuzlar'a İslam'ı doğru şekilde öğretebilmek, yüksek kalitede din adamı yetiştirmek, yeni fethedilen toprakların İslamlaştırmasını sağlamak için kadro oluşturmak ve yoksul fakat yetenekli gençlere imkan sağlamak amacıyla kurulduğunu anlattı.
Prof. Dr. Kaya, medreselerin külliyelerin etrafına kurulduğunu ve merkezinde caminin yer aldığını aktararak, şu bilgileri verdi:
"Külliyelerde caminin yanına medreseler, öğrencilerin kalacakları sosyal yerler, imarethaneler, aşevleri, sebiller ve hamamlar kurulur. Bu gelenek de Nizamülmülk'ün kurduğu Nizamiye Medreseleri ile beraber Türk dünyasında geniş anlamda nüfuz etti. Nizamülmülk'ün medreseleri, şehrin en işlek yerlerine kurulmaya çalışılıyor ve ciddi bir vakıf geliri var. 12 ila 16 tane Nizamiye Medresesi'nin kurulduğu kaynaklarda geçiyor. Bu medreseler inşa edilecekleri bölgelerde en ünlü ulema adına yaptırılıyor. Hocaların Sünni gelenekten ve Eşari mezhebine mensup olmaları önemli. Eğitim kitlesel değil, bireyseldir. Nizamiye Medreseleri eğitim alanındaki dağınıklığa son vermiştir. Müderrisler ders verme sırasında İmam Ebu Yusuf'tan etkilendikleri için sarı sarık sarar ve cübbe giyerlerdi. Müderrislerin atanması sırasında da bu uygulama yapılmıştır. Müderris görevden alınırsa, cübbesi geri alınırdı. Aslında bu gelenek bize Batı'dan gelme değildir. Cübbe giymenin temeli Nizamiye Medreseleri'dir."
Kaya, Nizamiye Medreseleri ile eğitimin ilk defa devlet kontrolüne girdiğini ve kendisinden sonra kurulan medreselere öncülük ettiğini sözlerine ekledi.
Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Fikret Özçelik de "Nizamiye Medreselerinde Hadis İlmi" konulu bir sunum yaptı.
İZÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Çaha'nın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumun sonunda dinleyenler, panelistlere sorularını yöneltti.
"Nizamülmülk ve İktisat Geleneğinin Omurgası", "Bin Yıllık İktisat Geleneğinin Kökleri", "İran'dan Osmanlı'ya Tahrir Geleneği", "Batıniler Ve Haçlılarla Mücadele", "Nizamülmülk'ün Projesinin Haçlılarla Mücadeleye Etkisi", "Nizamülmülk Döneminde Batınilik" ve "Tarihi Romanlarda Üç İsim: Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam" gibi konuların ele alınacağı sempozyum, kapanış oturumuyla sona erecek.