Gelecek Partili Selçuk Özdağ'a saldırı
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, evinin önünde silahlı ve sopalı saldırıya uğradı. Uğradığı saldırının ardından hastanede tedavi edilen Özdağ, yaptığı ilk açıklamada 'Organize bir hareket' değerlendirmesini yaptı. Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, 'siyasi terör' ifadesini kullandı

Oluşturma Tarihi: 2021-01-15 18:45:17

Güncelleme Tarihi: 2021-01-15 18:45:17

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temurci, Twitter hesabından Selçuk Özdağ'a yönelik saldırıya ilişkin açıklama yaptı.

Temurci, "Genel Başkan Yardımcımız Selçuk Özdağ Abimize evinin önünde silahlı ve sopalı saldırıda bulunulmuştur" derken, "Bu aşağılık saldırıyı şiddetle kınıyor, suçluların bir an önce yakalanarak adaletin önüne çıkarılmasını bekliyoruz. Korkaklarla ve alçaklarla mücadelemiz kesintisiz sürecektir" ifadelerini kullandı.

“Sopalı ve silahlı saldırı”

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan ise yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Gelecek Partisi Gn. Başkan Yardımcımız ve Manisa eski milletvekilimiz Sn. Selçuk Özdağ, bugün Ankara'daki evinin önünde saat 12:15 sularında “sopalı ve silahlı” bir saldırıya uğramıştır. Yaklaşık beş kişilik bir grubun saldırısına uğrayan Sn. Özdağ elinden ve kafasından ciddi biçimde yaralanmıştır. Olay anında yanında bulunan şoförü tarafından hızla Memorial Hastanesi'ne götürülerek tedavi altına alınmıştır. Güvenlik görevlilerimizin incelemeleri devam etmektedir. Olayın sorumlularının gecikmeksizin ortaya çıkarılmasını ve yargıya teslim edilmesini bekliyoruz.

Söz konusu hadise ile maalesef ülkemizin geldiği noktayı, demokrasi diyen, hukuk diyen, özgürlük diyen hiçbir siyasinin can ve mal güvenliğinin kalmadığını büyük bir üzüntüyle tekrar gördük. Bu saldırı Türk demokrasisine yapılmıştır.

Tedavisi devam eden Sn. Genel Başkan Yardımcımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, acil şifalar diliyor ve bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz."

Özdağ: Beş kişiydiler

Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz'a konuşan Özdağ, saldırı anlarını şöyle anlattı:

“Cuma namazına gidiyordum. Kapıdan çıkarken soluma baktım, bir erkek var. Şahıs telefonla görüşüyor. Anladım işi. Arabaya yürüdüm. Şoförüm arabadaydı. Kar yağıyordu. Arkamdan iki kişi bacaklarıma sopayla vurdu düşeyim diye, düşmedim. Döndüm. Biri kafama vurdu sopayla. Boğuşmaya başladık. Onlar sopalarla vuruyor, ben yumruklarla… Beş kişiydiler. İkisi sopalarla vururken, biri silah tutuyordu. Silah çekersem belki ateş edecekti. Ben silahlı değildim, silahım arabadaydı. Sonra biri daha silah çekti. Beşincisi de sopayla kenarda bekliyordu. Kafamdan kanlar akmaya başladı. Yumruklaşmaya başladım iki kişiyle. O sırada sol elim kırılmış. Baktım, gözlerim görmüyor. Yine saldırdılar. Organize bir hareket. Şoförüm silahla çıkınca kaçtılar. İki el silah sıktı şoför. Çok kan kaybediyordum. Bunların peşinden koşacaktım. Şoför ‘hastaneye gidelim' dedi”.