“Gelecek yüzyılın trenini yakalamamız gerek”
Dünyanın önemli bir değişimden geçtiğini belirten Recep Palamut, “Dünya Endüstri 4.0’dan Toplum 5.0’a geçiş yapmaya başladı. Türkiye için en büyük risk, Endüstri 4.0’a ulaşmadan 5.0’a geçilememesidir. Bizim hızla 4.0 dönüşümümüzü tamamlamamız gerekiyor. Oysa Türkiye’nin ortalaması 2,4 seviyelerinde. Bu gelecek yüzyılın trenini de kaçırmamız anlamına geliyor” dedi.

Oluşturma Tarihi: 2019-02-19 17:20:10

Güncelleme Tarihi: 2019-02-19 17:20:10

CPM Yazılım sponsorluğunda MÜSİAD Tekstil ve Deri Sektör Kurulu tarafından MÜSİAD Kahramanmaraş'ın ev sahipliğinde yapılan “Tekstil ve Deri'de Geleceği Planlamak” Türkiye İstişare Toplantısı'nda konuşan Palamutgroup & CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut, teknolojide belli alanlarda önemli atılımlar yapıldığını fakat birçok sektörün henüz otomasyona bile geçememesinin lider ülke olma hedefi ile örtüşmediğini söyledi.

Tekstil ve deri sektörünün Türkiye için önemli iki sektör olduğunu belirten Palamut, Endüstrinin geçmişten günümüze kadar geldiği noktalar hakkında da bilgiler vererek şöyle devam etti:

“Su, buhar, rüzgar gibi doğal çevre gücünün makinelerde kullanılması ile 1760'ların başında Endüstri 1.0'ın başladı. 1850'li yıllarda elektriğin keşfi ve güç kaynağı olarak kullanılması ile seri üretimin başlamasıyla Endüstri 2.0 da hayatımıza girmiş oldu. 1970 yıllarında bilgisayarın icadıyla dijital, elektronik sistemler ve bilişim sistemleri sektöre hakim olmaya başladı ve yazılım destekli üretimler başladı, bilgisayar üretimle birleşince seri üretim ivme kazanarak makineleşme arttı. Zamanla insan gücü önemini yitirmeye başladı ve Endüstri 4.0 ile birlikte nesnelerin interneti, mobilleşme fabrikalarda kullanılmaya başlandı ve artık günümüze baktığımızda Toplum 5.0'ı konuşurken insansız teknolojiler, robotlar yavaş yavaş hayatımızda yerini almaya başladı. TUBİTAK verilerine göre Türkiye sanayisi hala 2.4 seviyelerinde. Yani hala 4.0 seviyesi olan bilgi toplumu seviyesine ulaşamamışız. Bilgisayar ve dijital teknolojilerini endüstri ile yeterince entegre edememişiz. Bu sebeple bir an önce üniversite-sanayi iş birliğine başlanması gerekiyor. Zira endüstride teknoloji seviyesini yakalamanın en kolay yolu, genç beyinlerden yararlanmaktır.”

PALAMUT: ENDÜSTRİ 5.0 BİZİM İÇİN BİÇİLMİŞ KAFTAN, KAÇIRMAMALIYIZ

Günümüzün hızla gelişen teknolojisi, otomasyon sistemlerinin imalat sanayisinde önem kazanmasına yol açtığının, Türkiye'nin tüm sektörlerde bir an önce Endüstri 4.0'ın standartlarına geçme konusunda seferber olması gerektiğinin altını çizen Palamut şöyle konuştu:

“Teknolojinin bir araç haline geldiği Endüstri 5.0'a geçme konusunda daha etkin ve hızlı olmalıyız. Bunun için önceliğimiz 4.0'a geçişi tamamlamaktır. Rekabet ortamına ayak uyduran KOBİ'ler yarının holdingleri olacak. Akıllı yönetilen bir KOBİ haline gelebilmek için dijitalleşme olmazsa olmaz konuların başında geliyor. Dijitalleşen KOBİ deyince aklımıza; ürettiği ve dışarıdan gelen tüm verileri elektronik hale getiren, bunları da elektronik olarak saklayan, transfer eden, bilgisayar ağlarıyla bir yerden bir yere anında gönderen, raporlayabilen ve her an her yerden erişebilen/erişilebilen bir işletme geliyor. Bu dijitalleşme ile rekabet etmeye başlayan KOBİ'ler, doğru ERP yatırımları sayesinde alacakları risk, maliyet, fire, verimlilik, kârlılık raporlarıyla pozisyonlarını daha net görüp doğru stratejiler belirleyerek yarının holdinglerine dönüşecek.”

“Fabrikalarımızdaki, imalathanelerimizdeki makinelerimizin bilişim teknolojisi ile kendi aralarında konuşur hale getirmeliyiz. Sonrasında bu konuşan makinelerin insanların dokunuşlarıyla daha iyi ürünler ve hizmetler ürettiği üzerinde kafa yormamız gerek.” diyen Recep Palamut,“Toplum 5.0 ile birlikte üretimleri makinelerin yapacağı ve insanlarla robotların birlikte çalışacağı biyonik zekaya geçişi göreceğiz. İş süreçlerini kendi kendine öğrenen, planlayan, yapay zeka ile yeni bir süreç başlamaktadır. Toplum 5.0 ile birlikte yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek, sanal dünya ile gerçek dünyanın birlikte işler hale gelmesi, çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yollarının üretilmesi hedeflenmektedir.” dedi.