Stratejik Araştırma, Düşünce ve Koordinasyon Merkezi'nin (SADKOM) Sağlık, Gıda Ve Sosyal Politikalar Merkez Kurulu tarafından Türkiye'de yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde dijitalleşmenin sosyalleşmeyi engellemesine yönelik stratejik bir rapor yayınlandı.
TIMETURK, SADKOM Sağlık, Gıda ve Sosyal Politikalar Merkez Kurulu Başkanı Hasan PEKTAŞ ile temasa geçerek çalışmalar hakkında bilgi alırken rapora dair ayrıntılara da ulaşarak Türkiye'nin gündemine sunuyor…
Raporda ülkemizde son yıllarda birçok alanda önemli atılımlar gerçekleştirildiğine, özellikle savunma sanayisi ve yerli yazılım başta olmak üzere katma değeri yüksek ve savunma stratejilerine etki edecek alanlarda yapılan yerli ve milli çalışmalarla birlikte toplumun sosyal refah seviyesinin artması gibi sosyal politikalar, sağlık, hukuk ve diğer birçok alanda da iyileştirmeler yapıldığına dikkat çekilirken salgının Türkiye'de ortaya çıkmasıyla birlikte alınan tedbirler kapsamında, 65 yaşını geçen nüfusun sosyal yaşamdan uzaklaşmakta olduğuna, sosyal izolasyon nedeniyle evine kapandığına, kendisini toplumdan soyutlanmış hissedebildiğine vurgu yapıldı
Gençlerin bu süreci daha çok dijital ortamlarda, sosyal medyada geçirdiğine ancak bu durumdan da sıkıldıklarının gözlemlendiğine dikkat çekilen raporda 65 yaş üstü insanımızın gıda desteğinin yanında psikolojik ve sosyolojik bir desteğe de ihtiyacı bulunduğu hatırlatıldı.
65 yaş üstünün teknolojik gelişmeleri yeterince takip edememekle birlikte kendisini yalnız hissettiğini ve bu noktada gençlerin enerjisiyle 65 yaş üstünün tecrübelerinin ortak bir noktaya kanalize edilerek değerlendirilmesinin önemine vurgu yapılan raporda bu süreci inşanın yeni bir platform oluşturmanın temelini oluşturacağı vurgulandı
Raporda şu noktalara vurgu yapıldı:
"Tüm dünya şu anda, Ocak 2020 tarihinden başlayarak, 11 Mart 2020'de Dünya Sağlık
Örgütü tarafından küresel salgın olarak kabul edilen pandemi ile mücadele etmektedir. Avrupa'nın koronavirüs krizinin merkez üssü haline gelmesinin ardından salgın tüm dünyayı tesir altına aldığı gibi ülkemizde de yayılım hızını artırmıştır. Yaşanan bu salgın bireysel düzeyde her yaşta vatandaşlarımızı ve toplumun tamamını olumsuz yönde etkilemiştir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan benzeri görülmemiş bu süreçte merkezi hükümet, tüm organları ile acil önlem ve müdahale planlarını süratle hayata geçirirken, bu olağanüstü durumu hızlı ve kolay atlatmak için herkesin destek vermesi büyük önem taşımaktadır. Son dönemde yaşadığımız olaylar ve alınan tedbirler dikkate alındığında üzerinde durulması gereken temel konunun dayanışma ve işbirliği olduğunu düşünebiliriz."
Hasan PEKTAŞ
SADKOM / Stratejik Araştırma, Düşünce ve Koordinasyon Merkezi
Sağlık, Gıda Ve Sosyal Politikalar Merkez Kurulu Başkanı
"YAŞLILARIMIZA YÖNELİK ALGI VE DÜZENLEMELER GÖZDEN GEÇİRİLMELİ"
"Günümüz toplum anlayışında yaş faktörünün teknolojik ilişkilerimizde belirleyici bir unsur olduğunu görmekteyiz. Modern hayatla birlikte yeni anlam ve görünüm kazanan yaşlılık olgusu şu içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde artık bireysel ve ailevi bir konu olmanın ötesinde, toplumsal bir konu haline gelmiştir." denilen değerlendirmede "Bu süreçte yaşlılarımızla ilgili birçok aşağılayıcı ve onları dışlayıcı ifadelerin sosyal medyada fütursuzca dolaştığına şahit olurken; diğer taraftan bizler de bu paylaşımları günlerce üzüntüyle izler olduk. Dünyada meydana gelen pandemi sonrası yaşlılarımızın hedef alınmasıyla çekilen videolar, yapılan davranış ve konuşmalar onları son derece yalnızlığa iterek ötekileştirmiştir.
Bu bağlamda, Türkiye'de bu günlerde hedef kitle olarak seçilen yaşlılarımıza karşı oluşturulan yaşlı imgesi, bu günlerde daha detaylıca ve bilimsel olarak ele alınmalı ve bu süreçte tüm kuşakları kucaklayacak ve teknolojiyi kullanamayan yaşlılara yönelik kamu politikaları üretilmesi gerekmektedir.
Nesillere kültürümüzü aktaran ve Türk toplumunun değerlerini, tarihini gelecek kuşaklara miras olarak bırakacak olan yaşlılarımız için, onları dışlamadan bilinçlendirme, kucaklama yöntemlerini hayata geçirmeliyiz. Değişen ve gelişen teknolojiyle birlikte yaşantımızı istila eden bizi bizden iyi tanıyan dijitalleşme, yüz yüze iletişim, birlik ve beraberlik gibi temel kültürümüzü bloke etmiştir. Bu nedenle tüm çalışmalarımızı somut olarak 'Türk toplumunun insani değerleri' üzerine odaklanarak yapmamız gerekir." yorumuna yer verildi
"Covid-19 sonrası dijital dünya herkes için kaynaşma, buluşma ve toplanma yeri olmuştur. Bu platformda bir taraftan sosyalleşirken diğer taraftan iş hayatı ile ilgili çalışmalarımızı yönettik, toplantılar düzenledik veya küçük/büyük satın alımlarımızı yaptık. Ama bu mecrada 65 yaş üstü yaşlılarımızın büyük çoğunluğunun olmadığını biliyoruz. Yaş ilerledikçe yüzleştiğimiz konulardan biri ve en önemlisi yalnızlık hissidir. Çocukların büyümesi, eşin ölümü, emeklilik, çocukların büyükşehirlerde yaşaması vb. nedenlerle yaşlılarımız yalnızlaşabilmektedir. Yaşlıların çevre ve aile bireyleri ile olan ilişkileri onların toplumla bütünleşmesini sağlayan yaşam bağlılığını pozitif yönde etkileyen önemli bir unsurdur" denilen raporda şu noktalara dikkat çekildi:
"Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 65 yaşını almış kişiler yaşlı olarak kabul edilmektedir. Bu yaş grubunun da dijitalleşmenin hayatı kolaylaştırıcı yönlerinden fayda sağlaması için, yapılan e-devlet, e-sağlık, e-nabız, Internet bankacılığı vb. dijital uygulamaları kullanması bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle yaşlılarımızı Internet ve sosyal medya kullanımına yönlendirme çalışmaları da yapılmalıdır"
"Türkiye ölçeğinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün yaşlı tanımına uygun şekilde hızla büyüyen ve buna karşın gri pazar olarak tanımlanarak ihmal edilen 65 yaş ve üstü yaşlı tüketicilerin yakın bir gelecekte, başta sağlık olmak üzere, beslenme, giyinme, konut, boş zaman değerlendirme gibi birçok alanda ülke ekonomisini şekillendirecek önemli bir tüketici grubunu oluşturacağı öngörülmektedir. Bu öngörünün covid-19 pandemi süreci dolayısıyla önemi daha da artmaktadır" denilen analiz şöyle devam etti:
"İçinde bulunduğumuz bu olağanüstü süreçte bir tarafta 65 yaş ve üstü yalnız yaşayan, yalnız yaşamıyor olsalar da her zamanki günlük rutinleri yerine getiremeyen (komşuya, bakkala, pazara gidemeyen) ve alışkanlıkları aksadığı için bazen yetersizlik, bazen de yalnızlık hissederek yaşama sevinçleri azalabilen yaşlılarımız bulunurken, diğer tarafta enerjileri yüksek, teknolojiyi iyi kullanan, bu süreçte yardımlaşmaya katkı vermeye hazır büyük bir 20 yaş ve üstü gönüllü genç kitlesi yer almaktadır. Bu yalnızlık hissi toplumsal boyutta ele alınmalı ve kamu ile de desteklenmesi gerekmektedir.
Türkiye, hızla yaşlanan bir ülkedir. Dünyada son 60 yıldır gerontoloji alanında birçok gelişme yaşanmıştır. Türkiye'de ekonomik ve sosyal koşullara bağlı yaşlı pazarı için bazı belirleyici kısıtlar (başta ekonomik, sosyal, kültürel vb.) olduğu düşünülse de sisteme yön veren tüm paydaşların, kısıtlar ve koşullar her ne olursa olsun mevcut durumu sistematik ele alarak varsa sorunları belirlemesi ve bu koşullara uygun yaşam kalitesinin artırılması yönünde çeşitli eylem planlarını yapması gerekmektedir.
Bu noktadan hareketle; Devletten, belediyelere ve muhtarlıklara kadar tüm yerel yönetim çabalarına bu süreçte destek vermesi gereken önemli paydaş gruplarından biri de sivil toplum kuruluşlarıdır. Bu hassasiyetle SADKOM Sağlık, Gıda ve Sosyal Politikalar Merkez Kurulu olarak sürece sosyal tabanlı ve sonuç odaklı öneriler getirmekteyiz.
20 yaş üstü gençlerle 65 yaş ve üstünü aynı platformun parçası ve gücü olarak tanımlayan raporda toplumsal ve psikolojik sorunlarla mücadele kapsamında yapılması gerekenler ve öneriler ise şöyle sıralandı:
Evde kalma kısıtlamasına tabi olan ve başta tek başına veya bir başka yaşlı ile beraber yaşayan 65 yaş ve üstü tüm yaşlılarımızla, 20 yaş üzeri ve gönüllülük esasına dayalı olacak şekilde ve rotasyon usulü işlemesi planlanan bir iletişim (sosyal) ağ kurmak. Bu noktada toplumun iki temel ayağını oluşturan yaşlı genç birlikteliğinin, içinde bulunduğumuz kısıtlılık döneminde “fiziksel ilişki kurmadan, sosyal ve moral destek sağlama” amacıyla kurulabilecek sosyal ağda en uygun mecranın “telefon” olduğu düşünülmektedir. Çünkü yaşlılar teknolojiyi (özellikle akıllı telefonları ve akıllı telefonların belirli uygulamalarını -görüntülü arama, mesaj gönderme vb.) gençler kadar iyi ve aktif kullanamamaktadırlar. Bu nedenle projenin iletişim ağı başta sabit ev telefonları olmak üzere cep telefonu kullanan yaşlılar temelinde şekillenmektedir. Yaşlılar ve gençler arasında birebir telefon bağlantıları ile kurulacak bu sosyal ağ sonucunda beklenen proje hedefleri şunlardır:
" Öncelikle gönüllülük esasına dayalı bir toplumsal seferberlik anlayışının başlatılmasına ve benimsetilmesine temel oluşturmak. Ulusal basında kamu spotu şeklinde yayınlar yaparak toplumu bilinçlendirmek. Bu süreçte sokağa çıkma yasağı kapsamında olan 65 yaş ve üstü yaşlılarımızın, yaş ile birlikte duygusal hassasiyetin arttığını da bilerek sosyal mesafe kurma gereği yaşayabilecekleri yalnızlık ve buna bağlı olası depresyon riskini ortadan kaldırarak, hem kendilerini yalnız hissetmemelerini, hem de güvende hissetmelerini sağlamak.20 yaş üstü gençlerimizin enerjilerinden yararlanarak oluşturulacak bu “İletişim ağı” ile gençlerimizi besleyebilecek şefkat, sabır ve merhamet duyguları ile empati kurmalarını ve “iyilik hizmeti” yapmalarını desteklemek. Sürecin yarattığı tüm olumsuzluklara ve belki de insanların sınavdan geçtiği olağanüstü yaşadığımız döneme rağmen hepimizin üzerimize düşen sorumlulukları anlama ve “herkes, yaşayan her şeyin parçasıdır” düşüncesinden hareketle şefkat, ilgi ve mutlu olma yollarını bulmaya, yaşantılarındaki anı paylaşımları ile tecrübe kazanmaya ve birlik olmaya zemin oluşturmaktır"
Projenin şekillenmesi noktasında yapılması gereken düzenlemeler ise şöyle sıralandı:
İlk aşamada; Sağlık ve Sosyal Politikalar Kurulu veya Yerel yönetimler tarafından projeye destek verecek 20 yaş üzeri gönüllü gençlerin tespiti ve 65 yaş ve üstü yaşlıların iletişim (telefon numarası) bilgilerinin sağlanması
İkinci aşamada; Yaşlılar ile iletişim kuracak gönüllü gençlere çevrimiçi ortamda “iletişim” eğitimi verilmesi ve yaşlılarla kurulacak iletişimde temel konuların ve yaşlı sorunlarının belirlenmesine yönelik etkili iletişim soru havuzunun belirlenmesi
Üçüncü aşamada; Yaşlı-Genç eşleştirmeleri yapılarak iletişim ağının aktive edilmesi ile birlikteHaftalık/15 günlük vs. düzenli rutinlerle yapılacak iletişimlerin kontrollerinin Yaşlı-Genç eşleştirmeleri yapılarak iletişim ağının aktive edilmesi aktive edilen ağ ile “Benimle Bir Anını/Hatıranı Paylaşır mısın?” çalışmasının başlatılması.
"Yaşlılık algısının değişebilmesi ve dolayısıyla toplumsal dışlanmanın ortadan kalkabilmesi için yaşlıların ilk çocukluk hayatından itibaren sağlıklı ve aktif yaşamanın önemini fark ettirici eğitim programlarının ilköğretim müfredatına eklenmesinin yanısıra dijitalleşmeyle birlikte çoğalan sanal dolandırıcılıklara karşı 65 yaş üstü olan telefon hatlarına siber saldırılardan korunma amaçlı engel konulması ve yaşlılara özel, bilgilendirici ve onların hayatlarını kolaylaştıran dijital uygulamaların hayata geçirilmesinin hatırlatıldığı çözüm önerileri arasında şunlar da yer aldı:
"Ücretsiz Internet tanımlaması yapılması ve buradan eğitici ve eğlendirici görsel veya işitsel kısa videolar paylaşılması.
Yaşlı internet kullanıcılarının hem sanal dolandırıcılıklara hem de siber zorbalığa maruz TikTok gibi uygulamalardan yaşlılara yönelik olumsuz yorumlar yazıldığından tüm bu paylaşımların hukuksal zemine oturtulması.
Yaşlıların teknoloji ile kurdukları mesafeyi ortadan kaldıracak eğitimler, etkinlikler organize etmek.
Sosyal bakım sigorta priminin hayata geçirilmesi.
Yaşlılara yönelik sosyal politikaların planlanmasında aileyi temel alan anlayıştan öte, yaşlının devlete muhtaç olmadan yaşam sürdürebileceği sosyal politika anlayış ve uygulamalarına yer verilmesi.
Kırsal ve kentlerde yaşlıları bir araya getiren eğlenceli ve üretmeye yönelik sosyal mekânlar geliştirilmesi.
Ulusal kanallar ve/veya yerel kanallar tarafından yaşlılara özgü yayınlar yapılmalı.
Projenin ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan hız kazanması noktasında yapılması önem arz eden aktiviteler ise şu şekilde özetlendi:
"Türk aile yapısındaki birliktelik, paylaşım duygusunun zedelenmesi ve kolektif anlayışın bireyselciliğe kaymasını önlemeye yönelik çalışmalar yapılması, Dijital çalışma modelinin sosyalleşmeyi engelleyen yapısıyla birlikte sosyal medya kullanımında yaşanan artışın birey ve toplum bazında önlemlerin alınması, Birey ve toplum sağlığı açısından algılanan yazılı, görsel ve sosyal medya yayın ve paylaşımlarının coronavirüs sürecinde şimdiki ve gelecekteki olumlu-olumsuz etkilerinin en aza indirilmesiyle ilgili bilgi kirliliğine meydan vermeyecek önlemler alınması, Türkiye sağlık sisteminde Avrupa Birliği ülkelerine göre daha iyi ve üstün bir konumdadır. Bu üstünlüğümüzü bu dönemde fırsata çevireceğimiz alan olan “Yaşlı Sağlık Turizmi” ne yönelik çalışmaların yapılması, Toplumu paniğe sevk eden, çaresizlik hissi uyandıran yayın ve programlara kısıtlamalar getirilmesi, Yaşlılara yalnızlık hissiyatını yaşamamaları için sosyal hizmetlere erişimde kolaylıkla ulaşılabilir bir ortam sağlanması, Yaşlıların sosyal dışlanmasına önleyici çalışmalar yapılması."
Başkanlığını Raşit Yemişen'in yaptığı SADKOM; 20 Ocak 2020 tarihinde İstanbul'da kurulan, millet iradesi ve temel hak ve hürriyetler doğrultusunda adalet, emniyet, ahlak ve milli değerleri önceleyerek Türkiye'nin sinai, ticari, sosyo ekonomik, eğitim, kültür, sanat, politika, yerel yönetim ve diğer tüm alanların gelişmesine ve kalkınmasına katkıda bulunabilmek amacıyla birbirinden bağımsız düşünebilen ancak bütüne ulaşmada birbirine bağımlı, kendi alanlarında uzmanlaşacak Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları ile de uyumlu hareket edebilecek merkezlerin oluşmasını ve koordinasyonunu sağlayacak, ortak hedeflere ulaşmada “merkez” olarak konumlanacak bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak faaliyet göstermektedir.