Gezi Parkı davasında mütalaa açıklandı
Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 16 sanığın yargılandığı davaya ilişkin mütalaa açıklandı.

Oluşturma Tarihi: 2020-02-06 20:51:47

Güncelleme Tarihi: 2020-02-06 20:51:47

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın esasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan mütalaa, celse arasında mahkemeye sunuldu.

Sanıklara yönelik suçlamalara tek tek yer verilen mütalaada, tüm sanıkların Türkiye'de "Gezi Parkı olayları" olarak anılan kalkışma meydana gelmeden çok önce, bu yönde dünyada çeşitli ülkelerde cereyan ettiği üzere mevcut yönetimi yıkma amacıyla çeşitli eğitimlerden de geçerek uygun ortamı buldukları 2013 yılı Mayıs ayı itibarıyla planları devreye soktukları anlatıldı.

Bu aşamada birbiri ile bağlantısız görünen legal, illegal ve legal görünümlü illegal yapıların aynı amaç etrafında birleşerek faaliyete başladıkları belirtilen mütalaada, ''Vatandaşlarımıza şirin ve iyi niyetli gözüken, başta sözde şiddet içermeyen biçimde sahnelenen eylemlerle halkı sokağa dökmeye çalıştıkları, bu doğrultuda çok sayıda çağrı yaparak ve eylemlerine devlet birimlerinin sanki bir savaş anında imiş gibi müdahale ettiği yönünde de algı oluşturmak suretiyle kitlesel eylemlere katılımı artırmaya çalıştıkları, daha sonrasında ise oluşan bu karmaşada sahada her daim eylem yapamaya müsait marjinal sol terör örgütlerinin bu faaliyetlerine uygun ortam sağlamak suretiyle 1960 ve 1980 darbelerinde olduğu gibi toplumu ve devleti kaos ortamına sokarak, bu suretle de Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs ettikleri'' kaydedildi.

Mütalaada, sanıkların oluşan bu ortamda dış ülke örneklerinde olduğu üzere en iyi ihtimalle hükümeti istifaya ve erken seçime zorlamak istedikleri, bu ihtimalin gerçekleşmemesi halinde ise bu defa Suriye ve Mısır örneklerinde olduğu üzere iç savaş ve darbe ortamına zemin hazırlamak gayretinde olduklarından bahsedilerek, bu yönde FETÖ silahlı terör örgütünün daha sonrasında da tecrübe edileceği üzere benzer girişimlerde bulunduğu, Gezi kalkışmasının devlet mekanizmalarınca bastırılarak sonlandırılması sonrasında bu defa FETÖ'nün aynı hedefe ulaşmak maksadıyla sahneye çıktığı anlatıldı.

Söz konusu gerekçelerle sanıkların dosyada mevcut tüm deliller uyarınca atılı suçu işledikleri vurgulanan mütalaada, iddianamenin düzenlendiği dönemde ve kovuşturma evresinde sanıkların vekilleri ile bazı basın yayın organlarında, bu soruşturma evrakı ile ilgili olarak olayların yaşandığı dönemde devlet birimleri içerisine sızmış FETÖ militanı oldukları daha sonra tespit edilen şahıslar tarafından bu soruşturmanın başlatıldığı ve yönlendirildiği yönündeki bir kısım iddialara da cevap verildi.

Mütalaada, ''Cumhuriyet Başsavcılığımızın soruşturma safahatı sonunda soruşturmaya konu tüm delillerin ve özellikle de iletişimin tespitine yönelik kayıtların tamamının İstanbul Emniyet Müdürlüğü personelince yeniden incelenmesinin yapılarak dosyanın tekemmül ettirildiği hususunun da izahı zaruret arz etmiştir'' denildi.

CEZA İSTEMİ

Haklarında yakalama kararı bulunan, aralarında Can Dündar ve Mehmet Ali Alabora'nın da olduğu 7 sanığın firari olmaları nedeniyle dosyasının ayrılması talep edilen mütalaada, tutuklu sanık Mehmet Osman Kavala, sanıklar Yiğit Aksakoğlu ve Ayşe Mücella Yapıcı'nın halen firari olan sanıklar ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket edip üzerlerine atılı ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs'' suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırılmaları ve sanık Kavala'nın tutukluluk halinin devamı istendi.

Mütalaada, sanıklar Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi'nin eylemleri dikkate alındığında, müsnet suçların asli faili konumunda bulunan diğer sanıklara suçun işlenmesinden önce veya sırasında yardımda bulunarak, suçların icrasını kolaylaştırdıkları anlatılarak, sanıkların ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etmek'' suçundan ayrı ayrı 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.