Habertürk'ten Kürşad Oğuz'un sorularına cevap veren Fransız akademisyen Kepel, ABD'nin zor bir durum içerisinde olduğunu belirtti. Kepel'in röportajından bir bölüm;
“ABD için Afganistan felaket oldu”ABD açısından baktığımızda, sembolik olarak felâket bir manzara var tabii. Zira Kabil'in 15 Ağustos 2021'de düşüşü, 11 Eylül'ün neredeyse tam 20 yıl sonrasına denk geliyor. Afganistan 2001 sonbaharında, Bin Ladin'in 11 Eylül saldırısına hızlı bir cevap olarak işgal edildi ve Bin Ladin de Afganistan'daydı. Hedef Taliban rejiminin ve El Kaide'nin ortadan kaldırılmasıydı. ABD'nin son derece hazırlıksız olduğunu gösteren görüntülerle, ölümlerle, havaalanındaki korkunç sahnelerle Kabil'i terk etmesi, paradoksal olarak iki şeyi anımsattı. İlki, Kızıl Ordu'nun 15 Şubat 1989'da Kabil'i terk etmesi. Bunun SSCB açısından korkunç sonuçları oldu. Kızıl Ordu'nun kâğıttan bir kaplan olduğu ortaya çıktı ve birkaç ay sonra, 9 Kasım 1989'da Berlin Duvarı yıkıldı. Bu manzara, 30 Nisan 1975'te Amerikalıların çok kötü bir vaziyette Saygon'dan kaçışını da hatırlattı. Amerikan seçmeninin gözünde Afganistan
Afganistan'daki son derece olumsuz görüntülerin, Amerikan istihbaratının çalışmadığı ve hazırlıkların yapılmadığı yorumlarının ötesinde, Amerikan iç politikasında uzun vadede farklı sonuçları olacağını düşünüyorum. ABD'de bir yıl sonra ara seçimler var ve şu andan itibaren ekonomi yeniden yapılanacaksa, bu çekilme belirleyici olacak. Ayrıca Afganistan'daki Amerikan varlığı Amerikan seçmeni nezdinde hiçbir şey ifade etmiyor. Amerikan seçmeni çocuklarının hiç duymadıkları coğrafyalara gidip savaşmasına ve ölmesine anlam veremiyor. Yani ABD'nin içine döndüğümüzde, bir şekilde Biden bu popülarite düşüşüne katlanabilir. Buna karşın ABD'nin müttefiklerine baktığımızda, çok daha karmaşık bir durum görüyoruz. Sizin de biraz önce söylediğiniz gibi ABD başka ülkelerden de çekilmeyi planlıyor. “Artık ABD müttefikleri tarafından sorgulanır”
O zaman da şu soru ortaya çıkıyor: ABD'ye güvenebilir, ona bel bağlayabilir miyiz? Mesela Putin, Kırım'ı işgal ettiği gibi bir Baltık ülkesini cezalandırmaya kalksa, Amerika bir tepki verecek mi? Veya “Biz Çin'le meşgulüz, siz kendi başınızın çaresine bakın” mı diyecek? Bu Avrupa için de ciddi bir sorun. Acaba NATO'nun işlevi sona mı erecek? Biliyorsunuz Avrupa'da bu konuda tartışma büyük. Macron, NATO'nun beyin ölümünün gerçekleştiğini söylemişti. Ama Almanya ve İtalya NATO'yu savunuyor zira askeri harcama yapmak istemiyorlar. Acaba Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki çatışmalar NATO'nun Akdeniz'de işlevini sürdürmesine imkân verecek mi? Bütün bu sorular Avrupa ve NATO'da soruluyor. Ve tabii ABD'nin güvenilirliği, Kabil'i terk etmelerinin ardından bugün çok ciddi biçimde müttefikleri tarafından sorgulanıyor.