Dolar

34,9280

Euro

36,5963

Altın

3.011,60

Bist

10.058,63

Hablemitoğlu suikastıyla ilgili yeni gelişme

'Tahşiyecilere kumpas' davasında 'tanık' sıfatıyla ifade veren Zihni Çakır, Hablemitoğlu suikastı ile ilgili konuştu.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-10-21 17:59:57

Hablemitoğlu suikastıyla ilgili yeni gelişme

"Tahşiyecilere kumpas" davasında "tanık" sıfatıyla ifade veren gazeteci Zihni Çakır, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun, 18 Aralık 2002'de evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin Türkiye'de yarar sağladığı tek grubun, Gülen örgütü olduğunu ifade ederek, "Çünkü Hablemitoğlu suikastiyle Türkiye'de siyanürle altın çıkarılmasına karşı çıkan oluşum ortadan kalktı. Bunun da altın üreticisi Koza İpek Grubu'nun sahibi Akın İpek'in işine yaradığını belirtmek isterim." iddiasında bulundu.

İFADENİN DETAYLARI ORTAYA ÇIKTI

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, ara karar doğrultusunda, gazeteci Zihni Çakır'ın "tanık" sıfatıyla talimatla dinlenilmesine karar verilmesi üzerine ifadesi alınan Çakır, önceki beyanlarını tekrarladığını söyledi. Çakır'ın ''önceki beyanlarım'' diyerek "Tahşiyeciler grubuna kumpas" soruşturmasında Şubat 2015'te verdiği ifadenin detayları ortaya çıktı.

Gazeteci Çakır ifadesinde, FETÖ'den işlem yapılan eski cumhuriyet savcıları Zekeriya Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel'in, yürüttükleri Ergenekon soruşturması kapsamında kendisini 2008'de "tanık" olarak ifadesini almak için çağırdıklarını belirterek, bunu duyan "Tahşiyecilere kumpas" davasının sanığı eski Emniyet Müdürü Bayram Özbek'in görüşmek istediğini anlattı. Özbek'in görüşmede, ifadesinin çok önemli olduğunu söylediğini aktaran Çakır, adliyede ifadesi alındığı sırada odaya gelen Zekeriya Öz'ün Ergenekon'un derin devlet yapılanması olmadığını, çıkar amaçlı bir suç örgütü olduğunu anlattığını kaydetti.

"GİZLİ TANIKLIK TEKLİFİNİ REDDETTİM"

Çakır, "Gizli tanıklık teklifini gazeteci olduğu için reddettim, tanıklık yapabileceğimi söyledim." dedi. Çakır, kendisini başkomiser olarak tanıtan Bayram Özbek'le 2008-2009 yıllarında zaman zaman yüz yüze görüştüklerini belirterek, şunları aktardı: "Özbek, bana Ergenekon soruşturmalarına konu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı'na, istihbari faaliyet amacıyla sızdığını söylemişti. Hatta Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı olan Gülseven Yaşer'e ait Tarabya tarafında bir villada kurulan kamera kayıt düzeneğiyle dönemin yargı mensupları, iş adamları, STK temsilcilerine ait cinsel içerikli görüntülerin kayıt altına alındığını, bunlar arasında Yaşer'in kızının da görüntülerinin olduğunu anlatmıştı. Bu görüntülerle ilgili yargı mensubu Nuh Mete Yüksel'e de kumpas kurulduğunu söylemişti. Özbek MİT'in, Çağdaş Eğitim Vakfı'nın da dahil olduğu bazı sivil toplum örgütlerinin misyonerlik faaliyetleri yürüttüğüne dair raporunun ortaya çıktığını, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün bu rapora dayanarak operasyon yaptığını söylemişti. Operasyonda da söz konusu cinsel içerikli görüntülerin olduğu kasetlerin ele geçirildiğini, o dönem 1. Ordu Komutanı olan Çetin Doğan'ın İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'ni basarak kasetleri aldığını, kendilerinin ise kasetlerin birer kopyasını temin ettiklerini anlatmıştı."


Çakır, Özbek'in kendisini FETÖ'den firari eski İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Ayhan Falakalı ile görüştürdüğünü anlatarak, "Falakalı'nın makam odasına geçtik. Odaya girdiğimizde yaş olarak kendisinden büyük ve makam olarak da üstü olmasına rağmen Ayhan Falakalı, Özbek'in karşısında önünü ilikleyerek 'Ağabey hoşgeldiniz.' dedi." ifadelerini kullandı.

"DANIŞTAY CİNAYETİNDE BAZI VERİLERE ULAŞTIM"

Falakalı'nın kendisinde Ergenekon soruşturması sırasında gözaltına alınan emekli Binbaşı Fikret Emek'in "suçsuz" gösterilmesi için basında neler yapılabileceğini sorduğunu, destek de verebileceklerini söylediğini anlatan Çakır, araştırması sonucunda Emek'in, Gülen örgütüne yakın olduğunu tespit ettiğini, bu nedenle Falakalı'ya bir çalışma yapamayacağını aktardığını dile getirdi. Alparslan Arslan'ın babasının evindeki tablo Falakalı ve Özbek'in ilişkisinin kendisinde birtakım kuşkulara yol açtığını anlatan Çakır, şu iddialarda bulundu: "Bu kuşkularımın artması üzere Danıştay cinayetinde bazı verilere ulaştım. Cinayeti işleyen Alparslan Arslan, Elazığlı ve ailesi burada yaşamaktaydı. Bayram Özbek de 2006'da Elazığ'da görevliydi. O dönem Elazığ'da görev yapan Özbek'in Danıştay cinayeti soruşturmasıyla ilgili Ankara'ya geldiğini öğrendim. Cinayete konu kamera görüntülerinin OYAK'ta bulunması gerekirken silindiğini öğrendim. Bayram Özbek'in Ankara'ya gelmesi ile kamera görüntülerinin silinmesi aynı döneme denk geliyor. Bir gazeteci arkadaşım Alparslan Arslan'ın babasının Elazığ'daki evinde masa üzerinde gördüğü 'Bu da geçer yahu.' yazılı hat levhayı polislerin getirdiğini öğrenmiş. Bu levhanın patenti Bayram Özbek'e aitti.

HABLEMİTOĞLU SUİKASTI

Çakır, Özbek'in kendisine Hablemitoğlu suikastine ilişkin bilgiler ve bir rapor gösterdiğini belirterek, şunları kaydetti: "Hablemitoğlu suikastine dair kafamda soru işaretleri mevcuttu. Bilhassa Bayram Özbek'in suikast kararının alınması için yapıldığını iddia ettiği toplantıdan bahsetmesi, bazı olaylardan kendilerini yani Gülen örgütünü soyutlamaya çalıştığı fikri oluştu. Bunun üzerine araştırmalarımı derinleştirdim. Bu kapsamda ulaştığım bir kaynak, Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan ayrılma bir binbaşı; Hablemitoğlu'nun Alman vakıflarıyla ilgili bilgi ve belgelerinin, Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki Gülenciler tarafından servis edildiğini, o bilgi ve belgelerle Hablemitoğlu suikastinin arkasında Alman istihbaratının olduğu algısı yaratıldığını anlattı.

Kaynağım, o dönem Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda hemen herkesin suikastin bir yüzbaşı tarafından işlendiğini bildiğini, suikast silahının Ankara'daki Mogan gölünün ODTÜ yakasındaki balçıklı bölgeye atıldığını, yine suikast görevlendirmesinden önce Gülen örgütünde etkili olan ve istişare kurulunda yer aldığını tahmin ettiğim Mustafa Özcan (FETÖ'den aranıyor) ile CIA'nın Türk ajanı olarak bilinen Enver Altaylı'nın (FETÖ'den tutuklu) görüştüğünü, bu görüşmeden sonra hatırı sayılır bir para karşılığı suikastin işlendiğini, Enver Altaylı'nın özel kuvvetler komutanlığındaki bağlantıları vasıtasıyla süreçte etkili olduğunu söyledi. ''Zihni Çakır, bu konuyla ilgili yaptığı araştırmada suikasti gerçekleştiren yüzbaşının, Ergenekon sürecinde aklanmasının bizzat kendisine teklif edilen (eski istihbaratçı emniyet müdürü Ayhan Falakalı tarafından) Fikret Emek'in yardımcısı olduğu bilgisine de ulaştığını anlatarak, ''Bu yüzbaşının Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki görevinin bitirilip özel kuvvetlerden çıkarıldığını öğrendim. Bu suikastin işlenmesinde Türkiye'de yarar sağlayan tek grup, Gülen örgütüdür. Çünkü Hablemitoğlu suikastiyle Türkiye'de siyanürle altın çıkarılmasına karşı çıkan oluşum ortadan kalktı. Bunun da altın üreticisi Koza İpek Grubu'nun sahibi Akın İpek'in (FETÖ'den aranıyor ve şirketlerine kayyum atandı) işine yaradığını belirtmek isterim.'' dedi.

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara