Hakan Fidan'dan Almanya'ya gidiyor
Almanya Başbakanı Merkel’in Ankara ziyaretinin ardından istihbarat alanındaki işbirliğini ele almak üzere MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Almanya’ya gideceği öğrenildi.

Oluşturma Tarihi: 2017-02-13 11:19:01

Güncelleme Tarihi: 2017-02-13 11:19:01

Deutsche Welle Türkçe'den Değer Akal'ın haberine göre; MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, Almanya Federal Haberalma Teşkilatı (BND) Başkanı Dr. Bruno Kahl'ın davetlisi olarak Almanya'yı ziyaret edeceği öğrenildi. Fidan'ın dış istihbarattan sorumlu BND'nin yanı sıra, iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen ile de bir araya gelmesinin planlandığı kaydedildi.

Diplomatik kaynaklar, iki ülkeyi yakından ilgilendiren güvenlik sorunları ve tehditler nedeniyle, son dönemde istihbarat ve güvenlik birimleri arasında temasların yoğunluk kazandığını belirtiyorlar.

Geçen yıl içinde BND'nin bir önceki başkanı Gerhard Schindler'in Türkiye'yi ziyaret ettiği ancak bu temasların kamuoyundan gizli tutulduğu öğrenildi.

SURİYE KAYNAKLI SIKINTILAR

Türkiye ile Almanya arasında, güvenlik ve istihbarat alanında yürütülen temaslarda, Suriye kaynakları tehditler, yabancı savaşçılar ve IŞİD'le mücadele önemli gündem maddelerini oluşturuyor.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Almanya ziyareti öncesinde gecen hafta, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı Michael Pompeo'yu Ankara'da konuk etmiş, uzun süreli bir görüşme gerçekleştirmişti.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Amerikan istihbarat birimlerine, IŞİD'e darbe vurulması için bir plan hazırlanması talimatı vermiş olması, son dönemde Türkiye ile Rusya'nın Suriye konusunda birlikte üstlendiği inisiyatifler, Türkiye'nin Fırat Kalkanı Operasyonu ile Rakka'ya planlanan operasyon, ziyarette ele alınması beklenen konular arasında bulunuyor.

İKİLİ İŞBİRLİĞİ GELİŞTİRİLEBİLECEK Mİ?

Hakan Fidan'ın planlanan Almanya ziyaretinin, Başbakan Angela Merkel'in 2 Şubat'ta Ankara'da yaptığı temasların ardından gerçekleştirilecek olması bu ziyaretin önemini arttırdı.

Merkel'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile görüşmelerinde güvenlik konuları ele alınmış, güvenlik ve terörle mücadele konularında iki ülke makamlarının daha yakın işbirliği yapması kararlaştırılmıştı.

Almanya açısından IŞİD ve yabancı savaşçılarla mücadele konularında Türkiye ile yakın işbirliği büyük önem taşıyor.

Almanya'dan savaşmak için Suriye'ye gidenler ve buradan Almanya'ya dönenler, Berlin için büyük tehdit oluşturuyor. Berlin bu nedenle Türk makamlarıyla daha yakın işbirliği beklentisi içinde.

Alman İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, geçen Aralık ayında, Köln'de terör saldırı hazırlığında olduğu şüphesiyle gözaltına alınan bir zanlıyla ilgili yaptığı açıklamada, bunun “Türk makamlarıyla iyi işbirliği sayesinde” mümkün olduğunu vurgulamıştı.

Türkiye ise Almanya ile işbirliğinde, her iki ülkenin terör örgütü olarak tanıdığı PKK ve DHKP-C'nin faaliyetleriyle mücadelede daha fazla kararlılık gösterilmesini, bu örgütlerin propaganda faaliyetlerinin engellenmesini, mali kaynaklarının üzerine gidilmesini talep ediyor.

Türk tarafının bir diğer beklentisi ise Fethullah Gülen yapılanmasının Alman iç istihbarat teşkilatı tarafından izlemeye alınması, Türkiye'de haklarında dava açılmış olan ve yakalama kararı bulunanların iade edilmesi.

GERİLİM AŞILABİLECEK Mİ?

Türkiye ve Almanya arasında güvenlik ve istihbarat alanında yürütülen yakın temaslara rağmen dönem dönem yaşanan gerginlikler, Almanya kamuoyunda büyük tartışmalar yaratıyor.

Türk istihbarat birimlerinin, Almanya'daki Türkler üzerinde nüfuz kurmaya çalıştığı, yaklaşık 6 bin kişinin Türk istihbaratı tarafından görevlendirildiği, Almanya'daki bazı dernekler üzerinden “istihbarat türünden faaliyetler” yürütüldüğü iddiaları, tepkilere yol açmış, muhalefet partilerinin soru önergelerine konu olmuştu.

Son olarak Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) camilerinde görev yapan bazı Türk imamların, Gülen hareketi mensupları hakkında Ankara'ya istihbarat niteliğinde notlar gönderdiği kamuoyuna yansımış, Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen şu açıklamayı yapmıştı:

“Bir taraftan Türkiye'deki gelişmelerden büyük endişe duyuyoruz. Diğer yandan, Türk azınlığa ya da Türk kökenli Alman vatandaşlarına yönelik nüfuz etme operasyonları olduğu görülen faaliyetlerden endişeliyiz. Almanya'da, Alman çıkarlarına karşı istihbarat faaliyeti niteliğinde operasyonların yürütülmesi gibi bir durumu kabul edemeyiz. Bu nedenle Türkiye gibi NATO müttefikimiz söz konusu olsa da buna karşı dururuz.”

Federal Başsavcılığın espiyonajdan sorumlu biriminin soruşturma yürüttüğü Türk imamlar ile ilgili gerilim Merkel'ın Ankara ziyareti sonrasında farklı bir aşamaya taşınmış Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bazı imamların Almanya'daki görevlerine son verilerek Türkiye'ye çağırıldığı duyurulmuştu.

ALMANYA'DA GÖREV YAPMIŞTI

Almanya temasları sırasında, son dönemde gerginliğe yol açan konularda da Alman muhataplarıyla görüşecek olan MİT müsteşarı Hakan Fidan, Almanya'ya yabancı bir isim değil.

Geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olan Fidan, 1990'lı yıllarda Almanya'daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu İstihbarat ve Harekat Başkanlığı'nda görev yapmıştı.

Öte yandan, Fidan'ın da geçmişte bulunduğu Almanya'daki NATO üslerinde görev yapan, ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Ankara tarafından geri çağrılmalarına rağmen Türkiye'ye dönmeyerek Almanya'ya iltica talebinde bulunan Türk askerleriyle ilgili sıkıntılar sürüyor.

Almanya'da iltica talebinde bulunan ve sayıları 40'ı bulan askerler Türkiye-Almanya arasında önemli bir gündem maddesini oluşturuyor. Bu kişiler arasında sadece Almanya'da görev yapmış olan Türk askeri personeli değil diğer bazı ülkelerde görev yapan, ancak Almanya'ya gelerek iltica talebinde bulunanlar da olduğu kaydediliyor.

Kritik görevlerdeki bu kişilerin NATO ile ilgili de hassas bilgilere sahip olmaları konuya sadece Türkiye değil, Batılı müttefikleri açısından da önemli bir hale getiriyor.

NATO müttefikleri açısından endişeye neden olan bir diğer konu da Türk askerlerinin yerine yeni görevlendirmelerin yapılmasındaki sıkıntılar.

NATO'da ve özellikle de yurtdışındaki askeri ataşeliklerde ciddi personel sıkıntısı yaşandığı, bu pozisyonların ancak yüzde 20 oranında doldurulabildiği kaydediliyor.