Hakan Fidan'ın Hamas heyetiyle görüşmesinde 'Ahmet Cevat Paşa' detayı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul’da Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş İsmail ve Hamas Siyasi Büro üyeleri ile görüştü. Görüşme sırasında çekilen fotoğraf karesine giren ve Bakan Fidan'ın hemen arkasında yer alan Ahmet Cevat Paşa portresi dikkat çekti.

Oluşturma Tarihi: 2024-10-19 08:55:51

Güncelleme Tarihi: 2024-10-19 09:07:11

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul'da Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş İsmail ve Hamas Siyasi Büro üyeleri ile görüştü.

Bakan Fidan, Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş İsmail ve Hamas Siyasi Büro üyeleriyle bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmenin Hamas lideri Yahya Sinvar'ın İsrail saldırısında şehit edilmesi haberiyle eş zamanlı olması dikkat çekti.

Görüşmede, Gazze'nin kuzeyi başta olmak üzere bölgedeki insani durum ele alındı. Bakan Fidan, Gazze'de yaşanan insani felakete karşı uluslararası toplumu harekete geçirmek için diplomasinin tüm imkanlarını kullanacağını ifade etti.

Müzakerelerdeki son durum ele alındı

Görüşmede ayrıca, rehine/esir değişimini mümkün kılacak olan ateşkes anlaşmasını sağlamaya yönelik müzakerelerdeki son durum ele alındı.

Hamas yönetimiyle görüşen Hakan Fidan'ın Hamas yetkililerini kabul ettiği odanın duvarında Ahmet Cevat Paşa'nın portresi asılıydı.

Sosyal medyada Cevad Paşa'nın İsrail'e yönelik bir mesaj olduğu yorumları yapıldı, Cevad Paşa'nın kim olduğu merak edildi.

Ahmet Cevat Paşa kimdir?

Kabaağaçlızade Ahmed Cevad Paşa (1851, Şam - 10 Ağustos 1900, İstanbul) (kısaca Ahmed Cevad Paşa veya ailesi, Şakir Paşa ailesi olarak bilindiğinden Cevad Şakir Paşa şeklinde de anılır) Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyıl kumandan ve sadrazamlarındandır.

II. Abdülhamit saltanatında 4 Eylül 1891 - 9 Haziran 1895 tarihleri arasında sadrazamlık yaptı; devrin en önemli konusu olan Ermeni sorunu ile ilgilendi. Askerlik ve devlet adamlığının yanı sıra devrinin bir aydını olarak tarih yazarlığı yapan ve çeşitli bilimsel konularda eserler veren Ahmet Cevat Paşa'nın en önemli eseri "Tarih-i Askeri Osmani" (Osmanlı İmparatorluğu Askeri Tarihi)'dir.

Şakir Paşa ailesi olarak anılagelen ve sanat alanında pek çok tanınmış kişiyi yetiştirmiş ailenin bir ferdi; Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın amcasıdır.

93 Harbi (1977-78)

93 Harbi olarak da bilinen Osmanlı-Rus savaşı sırasında Tuna ordusunda görev aldı. Cephedeki başarıları nedeniyle çeşitli nişanlarla ödüllendirildi ve Şubat 1878'de miralay (albay) rütbesine terfi ettirildi.

93 Harbi'nden sonra Berlin Antlaşması ile bağımsızlığını elde eden Karadağ'a 1884 yılında elçi olarak tayin edildi ve bu göreve giderken Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu.

Sultan II. Abdülhamid'in dikkatini çeken ve takdirini kazandı, dönüşünden sonra İstanbul'da Teftiş-i Askerî Komisyonu üyeliğine getirildi. Girit'teki karışıklıklar üzerine Girit fevkalade kumandanlık ve vali vekilliğine tayin edildi.

Girit valiliğinde gösterdiği başarı üzerine 1891 yılında da sadrazam olarak atandı ve bu görevi dört yıl sürdürdü.

3 yılı aşkın sadrazamlığı esnasında takip ettiği siyaset, iç ve dış barışı korumak oldu. Sadrazamlığı sırasında daha çok Ermeni olayları ve bu olayların yarattığı diplomatik sorunlar ile uğraştı.

Girit'te yeniden karışıklıkların çıkması üzerine, "Girit Fırka-i Askerîye" kumandanlığına atanarak 1897 yılında adaya gönderildi. Girit'te Avrupa devletleri tarafından özel bir yönetim tarzının empoze edileceği anlaşılıp, bu arada da Almanya İmparatoru Kayzer II. Wilhelm'in nun Suriye ve Filistin'e seyahat yapması kesinleşince, Cevat Şakir Paşa Kayzer'in mihmandarlığına getirildi; yerine Ferik Osman Nuri Paşa atandı.

Kudüs görevi

İstanbul'a gelip Kudüs'e kadar uzanan bir seyahat yapacak olan İmparator II. Wilhelm'im seyahatinin güvenliği için gerekli önlemleri almakla görevlendirildi. Bu görevi başarılı bir şekilde yerine getirdi; İmparator 16 Kasım 1898 tarihinde seyahatini tamamladı. Görevinin ardından İstanbul'a dönmesine izin verilmedi ve 5. Ordu Komutanı olarak görevlendirildi.

5. Ordu Komutanı olarak görev yaptığı Şam'da rahatsızlandı. Doktorların verdiği raporla İstanbul'a geldi ve 1900 yılında öldü. Fatih'te anne ve babasının mezarlarının bulunduğu Emir Buhari Camii haziresine defnedildi.

Sadrazamlığı esnasında Babıali bahçesine memurların boş zamanlarında kitap okumaları için yaptırdığı kütüphane bugün de “Cevat Paşa Kütüphanesi" adı ile anılmaktadır.

Kaynak: Vikipedi