Dolar

35,3396

Euro

36,4590

Altın

2.998,00

Bist

10.075,17

Hayatın ortasındaki acı ve cehenneme bir yolculuk

Yazar Ahmet Can Timeturk için 'Hayatın ortasındaki acı ve cehenneme bir yolculuk' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

10 Saat Önce Güncellendi

2024-12-31 16:07:49

Hayatın ortasındaki acı ve cehenneme bir yolculuk

İşte Ahmet Can'ın kalame aldığı o yazı;

Derin travmalar, büyük kayıplar, işkence, aşağılanma ve dışlanma, insan ruhunda acı dolu izler bırakır. Bu izler ne rüyalara benzer ne de masallara.

Belki de bu dünyada sadece seyirciyizdir; kendi hikayelerimizde figüran, başkalarının trajedilerinde gözlemci. Bazı anlar vardır ki, gözlerimiz tanık olduğu acının ağırlığını artık taşıyamaz. Ve o anda, şairin dizelerindeki fısıltılar, içimizdeki sesi mırıldanır: "Bu cehennemin tam kalbi değilse, o zaman nedir?"

Acıyla örülmüş bir hayat, empati kurma yeteneğini artırır, ancak o kadar derin acılar vardır ki, dibe daldıkça adeta yokoluşu kamçılar.

Bombalanmış bir Filistin şehrinin enkazı arasında bırakılan çocuğun sessiz çığlığı, savaşta parçalanmış bir annenin gözyaşları veya şafak vakti sönmüş bir hayata tanık olmak; bu anlar empatiyi aşar. Bazen yaşanan trajedinin büyüklüğü dilin, kalbin ve hatta insanlığın sınırlarını aşar. Böyle zamanlarda, ölümün rahmine geri dönmenin melodisini hissederiz; camı dahi kesen acı deneyimler gibi sessiz ama derinden yankılanan bir çığlık.

Cehennemi düşündüğümüzde, aklımıza alevler gelir. Yine de gerçek cehennem bu dünyadadır; umudun karanlık bir kuyuya düştüğü ve yankı bulmadığı, insanların birbirine yabancılaştığı ve acının ortak bir dil haline geldiği yer.

Şahit olmaya zorlandığımız sahneler, Dante'nin İlahi Komedya'daki cehennem tasvirlerinden daha fazla yürek parçalar. Çünkü burada cehennem inanç olmaktan çıkar ve hayatın kendisi oluverir.

Böyle bir hayatı tarif etmek için Rimbaud, derin metaforlar arayarak, varoluşun en tehlikeli arazilerinde amansızca dolaşarak kelimeleri hançer gibi kullanır. Şiddet ve adaletsizliğin ortasında aniden beliren derin uyanışı keşfeder. Yine de sonuç değişmez: hayat, birbirine dokunamayan ellerden örülmüş döngüsel bir sarkacı andırır. Ve o sarkacın hareketi kırık bir hikaye taşır.

Peki, bu cehennemin ortasında ne yaparız? Bazen bir yabancının gözlerinde anlam ararız. Bazen de kendimizi başkalarının hayatlarında öyle kaybederiz ki, kendi hayatlarımızı unuturuz. Ama ne yaparsak yapalım, tanık olduğumuz acı bizimle ebediyete kadar kalır. Çünkü bu dünya bize sadece mutluluk değil, aynı zamanda acıyla keşfedilmiş arayışlar da sunar.

Belki de gerçek zorluk, bu cehennemin ortasında insan kalmaktır. Empati kuramasak bile, en azından sessizliğimizde insanlığı aramak. Çünkü bu dünyada, başka bir kalple kısa bir an bile olsa bağlantı kurabilmek cehennemi cennete dönüştürür.

Evet,hayat bizi empatiye meydan okuyan acılara tanık olmaya zorluyor. Ama unutmayalım: Biz bu cehennemin kalbinde şarkılar söyleyebilen şaşkınlarız. Cehennemin ateşi ne kadar yakıcı olursa olsun, insan kalbi yine de bir ışık yakabilir. Ve belki de o ışık, en derin karanlıkta bile bir çıkış yoludur.

SON VİDEO HABER

Bakan Fidan Şehit Ömer Halisdemir'in kabrini ziyaret etti

Haber Ara