Kerestecioğlu, anayasa değişiklik teklifinin birinci tur oylamasına ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Teklifin birinci tur görüşmelerinin demokratik siyaset kültürüne aykırı olarak gerçekleştiğini, içerik itibarıyla da görüşmeleri, parlamentonun kendi eliyle parlamenter sistemi bitirmesi olarak gördüklerini belirtti.
HDP'nin tutuklu milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılmalarının engellendiği ve oy kullanamadığı bir anayasa değişikliğinin içeriğinden de bağımsız olarak hiçbir şekilde meşru olmadığını savunan Kerestecioğlu, "Çok saldırgan, kaba, cinsiyetçi söylemlerin olduğu, hayvanların dahi aşağılandığı ve siyasetin seviyesinin aslında ne kadar kötü olduğunu gösteren görüşmeler gerçekleşti" diye konuştu.
Kerestecioğlu, sabahlara kadar çalışıldığını, halkın hiçbir şekilde bilgilendirilmediği ve hiçbir derdine deva olmayacak bir anayasa değişiklik teklifinin görüşülmesinin zaten içerik olarak olumsuz ve meşru bulunmadığını bildirdi.
İkinci tur görüşmelerinde daha seviyeli, düzgün görüşmelerin olması ile teklife artık cesaret göstererek herkesin "hayır" demesini beklediklerini vurgulayan Kerestecioğlu, "Bizim tutumumuz kesinlikle her aşamada 'hayır'dır. 'Hayır'ın farklı yöntemleri vardır. Bizim orada tutuklu vekillerimiz cezaevindeyken ve oy kullanamadıkları bir ortamda bunu oylamamız zaten bizim için de gerçekten üzüntü vericidir. Demokratik siyaset açısından asla kabul edilemezdir" dedi.
İkinci tur oturumlarında da oy kullanmayacaklarına işaret eden Kerestecioğlu, "Onlar (tutuklu milletvekilleri) yasama faaliyetine gelmediği sürece Türkiye'nin geleceğini bu kadar etkileyecek bir rejim değişikliğiyle ilgili bir teklifte oy kullanmamız söz konusu olamaz" ifadesini kullandı.
TBMM Genel Kurulu'nda anayasa görüşmeleri sırasında oyun üstüne oyun oynandığını ve kendilerinin de bu oyunu bozduğunu savunan Kerestecioğlu, şunları söyledi:
"Öyle keyfi olarak bizim yokluğumuzda 'konuşmaları çekip, biz maddeleri hızla geçireceğiz' diye bir tutum olduğu gecenin bir yarısında kalkıp, Genel Kurula geldik. Yoksa Garo Paylan'a yapılanları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bunun kürsü dokunulmazlığına karşı yapıldığını ifade ettik. Genel Kurula dönmemizin nedeni budur. Söz haklarımızdan vazgeçmiş değildir. Yangından mal kaçırır gibi bir uygulamaya gidilmesi üzerine yeniden geldik."