Görüntülenen bu anlarda kalabalık içinde bulunan bir kişinin "Şeri hükümlere uymaz" dediği duyulurken, bir başka kişinin de "Hocam kul hakkıyla ilgili bir şeyler de anlatın" dediği de dikkati çekti.
Cenaze törenlerinde görevli din görevlisinin cemaate "Nasıl bilirdiniz, hakkınızı helal ediyor musunuz?" sorusu genellikle "İyi bilirdik, ediyoruz" şeklinde karşılık bulur.
Ancak çok insanın aklına şu soru bir kere takılmıştır: Cenazelerde sorulduğunda hakkını helal etmek zorunluluk mudur?
İlahiyatçılar hem bu sorumuza hem de borçlu durumda ölünmesi halinde yakınlarına düşen görevlere dair cevaplar verdi.
"Dinen cenazede hakkını helal etme zorunluluğu yok"
Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, cenazelerde ölene karşı onu ahirete uğurlayanların hakkını helal etmelerinin zorunluluk olmadığını söyledi.
Cenaze katılan bir kişinin hakkını helal etme veya etmenin tercihe bağlı olduğunu ifade eden Kırbaşoğlu, "Bu nezaketen yapılmış bir centilmenlik şeklinde değerlendirilebilir. Vefat edenin hayatta kalana geçmiş bir hakkı varsa bu hakkı helal edip etmemek tamamen kişilere bağlı. İsterse helal edebilir, isterse etmeyebilir. Bunu da açıkça helal ettiğini söyleyebilir, söylemeyebilir. Dolayısıyla burada dinen bir zorunluluk yok. Herkes kendi kanaatine göre ölenin hakkını kabul edip etmemekte serbesttir" diye konuştu.
"İşçilerin haklarını helal etmemelerinde yanlış bir şey yok"
Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır da cevabında öncelikle ölen kişinin borcu varsa, vakit geçirmeden ödenmesi gerektiğini hatırlattı.
Bayındır, açıklamasını şu vakayı aktararak devam etti:
"Ebu Katâde'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bizden birisi öldü, cenaze namazını kıldırması için Nebi sallallahu aleyhi ve selleme geldik. 'Geriye bir şey bıraktı mı?' dedi. 'Hayır vallahi, hiçbir şey bırakmadı' dediler. 'Geriye borç bıraktı mı?' dedi. 'Evet 18 dirhem borcu var' dediler. 'Onu ödeyecek bir şey bıraktı mı? dedi. 'Onun için bir şey bırakmadı' dediler. 'Öyleyse onun namazını siz kılın' dedi. Ebu Katâde 'Ey Allah'ın elçisi, borcunu ben ödesem, namazı kıldırır mısın?' diye sordu. 'Borcunu tam olarak ödersen kıldırırım' dedi. Ebu Katâde gitti ve ölünün borcunu ödedi. 'Borcun tamamını ödedin mi?' diye sordu, 'Borcunun tamamını ödedim' dedi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona dua etti ve namazı kıldırdı."
"Mirasçıların yapması gereken ilk iş borçlarını ödemektir"
Bayındır, ardından sözlerini şöyle tamamladı:
İşçilerin hakkını ödemeyen fabrika sahibine haklarını helal etmemelerinde yanlış bir şey yoktur. Mirasçıların yapması gereken ilk iş, ölenin bütün borçlarını ödemektir. Miras paylaşımı ondan sonra yapılır.
"Cenazede helallik, peygamberin uygulamalarına dayalı bir temayül"
Prof. Dr. İsrail Balcı da "Defin öncesinde cenaze için hak helalliği almak, İslam Peygamberi'nin açıklamaları ve uygulamalarına dayalı olarak benimsenmiş bir temayüldür. Hak helalliği meselesi kul hakkına verilen önemin bir yansımasıdır" ifadelerini kullandı.
"Borcunu ödemeyenin cennete giremeyeceği iddiaları rivayet"
Hazreti Muhammed'in ölen kişinin kul hakkıyla Allah'ın huzuruna varmaması için yakınlarının borçlarına sahip çıkıp bunları tazmin etmeleri yönünde tavsiyelerde bulunduğunu anımsatan Balcı, "Bazı rivayetlerde Resulullah'ın borçlu olan cenazenin namazını kılmadığı veya borcunu ödemeyenin cennete giremeyeceğini söylediği gibi iddiaları dillendirilmiştir" dedikten sonra şunu ekledi:
Ancak bu tür rivayetlerin tartışmalı olduğunu hatırlatayım. Zira inancımıza göre kimin cennete veya cehenneme gideceği hükmü sadece Allah'a aittir. Ayrıca Resulullah'ın hayatında borçlu olan kişinin cenaze namazını kılmadığına dair bir nezaketsizlik örneği de yoktur.
"Helallik alınmazsa cenazenin defnedilmeyeceği yönünde bağlayıcılık yok"
Hz. Muhammed'in çalışanın/emekçinin hakkının alın teri kurumadan ödenmesi ilkesini benimseyerek bu konuda uyarılarda bulunduğunu da dile getiren Balcı, sözlerini şöyle tamamladı:
Hak helalliği alınmayınca cenazenin defnedilemeyeceği yönündeki yorumun şer'i bir hüküm gibi sunulması klasik fıkhın dayatmasıdır. Bu konuyu dinen bir zorunluluk/bağlayıcılık olarak görmek yerine, Resulullah'ın uyarılarına uymak bağlamında bir hassasiyet olarak değerlendirmek daha yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Dolayısıyla alacaklı borcunu istediği halde ödenmezse veya helallik vermezse cenazenin defnedilemeyeceği yönünde bir bağlayıcılık yoktur, defnedilebilir, ancak uygun olan borçlarının tazmin edilmesinden sonra defnedilmesidir.
"Herkesin duyacağı şekilde helal etmiyorum demek uygun olmaz"
İlahiyatçı yazar Ali Eren ise cenazelerde hakkını helal etmek gibi bir zorunluluğun dinen olmadığını belirterek, "Cenazede herkesin duyacağı şekilde 'Hakkımı helal etmiyorum' demek uygun olmaz. Çünkü bir yerde helal etmiyoruz demek adama hakaret olur. Bu uygun değil ama ister eder, ister etmez. Katiyen dini zorunluluk değil" dedi.
"Helal etmek istemiyorsa dilinden helal ettim sözü çıkmaması lazım"
Ancak Eren, hakkını helal etmek istemeyenlere de uyarıda bulunarak şunları kaydetti:
Ancak şu var. Bir kişinin birinden alacağı var ve o alacaklı kişi vefat etti diyelim. Cenazede ağzıyla helal ettim dese ama içinden helal etmese dahi helal ettim derse helal etmiş olur. Eğer helal etmek istemiyorsa dilinden 'Helal ettim' sözü çıkmaması lazım. Helal etmiyorsa kızıyorsa diline sahip çıkacak, helal etmeyecek.