'Herkes, “ABD, Türkiye’den vazgeçemez!” diyor!.. Pardon?'
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, Brüksel’de yapılan NATO zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinin önemi üzerine değerlendirmede bulundu. Kaplan’ın “Türkiye’nin Batı’dan bağımsızlaşma süreci ve Erdoğan-Biden görüşmesi” başlıklı yazısından bir bölüm…

Oluşturma Tarihi: 2021-06-14 14:54:14

Güncelleme Tarihi: 2021-06-14 14:54:14

Türkiye'nin Batı'dan bağımsızlaşma süreci ve Erdoğan-Biden görüşmesi

Herkes, “ABD, Türkiye'den vazgeçemez!” diyor!

Pardon, Türkiye, ABD'nin sömürgesi veya eyaleti oldu da bizim haberimiz mi yok!

Bu nasıl köleleştirilmiş, müstemleke aydını dilidir bu, böyle!

Ülkenin akademisyenlerinden, profesörlerinden söz ediyorum. Bunlar her bakımdan bağlanmışlar Amerika'ya çoktan. Zihnen oradalar, bedenen burada!

Yarın, “şizofreni, en çok Amerikan veya Batı muhibbi Türk elitlerinde görülen hastalıktır”, diye yazarsa tıp kitapları, hiç şaşırmayın artık!

Bu köleleştirici, şizofrenik dili terk etmediğimiz sürece, Türk-Amerikan ilişkilerini tam olarak anlayabilmemiz de, Türkiye'nin çıkarlarını belirleyebilmemiz ve koruyabilmemiz de mümkün değildir!

Özce zihnen özgürleşmemiz, bu şizofrenik zihni görmemiz ve terk etmemiz gerekiyor.

TÜRKİYE'NİN BATI'DAN BAĞIMSIZLAŞMA SÜRECİ…

Ancak o zaman, Türkiye ile ABD arasında yaşanan soğuk savaş'ın nedenlerini görebilmemiz imkân dâhiline girebilir.

Türkiye, son on yıldan itibaren, özellikle de “one minute” meydan okumasından itibaren Batı dünyasından bağımsızlaşma konusunda önemli adımlar attı.

Bizzat ABD'nin tezgâhladığını kendilerinin de itiraf etmekten çekinmedikleri (bu kadar yüzsünler yani!) 15 Temmuz darbesine geçit vermedi!

Bu, şaka değil; basit bir hâdise de değil. Türkiye'deki bütün darbeler, ABD tarafından tezgâhlanmıştır ve hepsine teslim bayrağı çekmiştir Türkiye'ye hükmeden devşirme oligarşik sivil ve askerî bürokrasi! Devşirmelerin derin derin devleti yani!

Ama ilk defa bir darbeye, 15 Temmuz darbesine “dur!” denilmiştir ve burada Erdoğan'ın tarihî rolü göz ardı edilemez!

Ardından ABD-İsrail'in uydusu olacak, bölgeyi karıştırmak için çıbanbaşı olarak kullanılacak PKK-YPG terör devleti kurma girişimlerine hem Türkiye içinde hem de sınırlarımızın ötesinde büyük darbe vurulmuştur!

Fırat-Kalkanı Harekâtı ile birlikte, o zamana kadar bölgeye üşüşen bütün emperyalist ve uydusu devletlere meydan okuyan bir süreç başlatılmıştır. Milat olarak tarihe geçecek kadar önemli bir meydan okumadır bu.

Sonrasında, Türkiye'nin Rusya başta olmak üzere Asya ülkeleriyle geliştirdiği stratejik ilişkiler, Türkiye'nin Batı ittifakının kölesi olmadığını, bölgenin kaderinin şekillenmesinde yeniden tarihî roller üstlenmeye başladığını dünya âleme ilan etmiştir.

Libya'ya müdahale etmemiz, ardından Karabağ'da birinci derecede aktif rol almamız ABD-İsrail'i de, İngiltere'yi de, İran'ı da ürkütmeye yetmiştir!

Elbette ki, büyük sorunlarımız var. Ekonomide, eğitimde, kültürde, adalet sisteminde halledilmesi gereken büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Ama savunma sanayisinde gerçekleştirdiğimiz atılımı, bu alanlarda da gerçekleştirecek uzun soluklu bir yolculuğa çıkabilirsek, bizim önümüzde kimse duramaz.

Erdoğan-Biden görüşmesi öncesinde, Erdoğan'ın İslâm medeniyetinin kurucu şehirlerinden birine, Karabağ'ın Şuşa şehrine gitmesi, dahası, güçlü ve kalabalık bir Türk heyetinin Libya'ya giderek Libya yönetimiyle güçlü fotoğraflar vermesi, kırılma-anları'nın yeniden kurulma-zamanları olduğunun sadece iki göstergesi olarak okunabilir.

Türkiye, Batı'dan bağımsızlaşma ve bölgesel (zamanla küresel) güç olma yolculuğunun durdurulmayacağını hatırlatacak Biden'a ve onun Türkiye'deki mandacı uzantılarına!

Yeni Şafak