Yok aslında birbirlerinden farkı; neyi bölüşemediler de ortak parti kurmadılar bilmem. Karakter aynı, tıynet aynı, çap aynı.
Davutoğlu şöyle demiş: "Karşımda bir çete örgütlendi parti içerisinde. Kim var bunların içerisinde, açık konuşacağım artık: Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak. Esas Berat Albayrak'ı başa almam lazım. Bu üçü, Cumhurbaşkanı'nın talimatı veya koordinasyonuyla ve onun da bilgisi dahilinde bana karşı toplanan imza... Soylu 'İmza topladım, işin içindeyim' diyor. Bu bir suç ihbarıdır. 'Ben meşru Başbakan'a karşı kumpas kurdum' diyor. O kumpasın hesabını verecekler."
Yıllardır "Pelikan çetesi" diye sayıklayan Davutoğlu, nihayet ağzındaki baklayı çıkardı ve esas kastının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi olduğunu itiraf etti. 29 Nisan 2016'daki MKYK'da Davutoğlu'nun atama yetkilerini sınırlayan karar için toplanan imzaya "kumpas" demiş. Sizi genel başkan yapmak için de imza toplayanlar aynı kişilerdi. O zaman kumpas değildi de bugün mü adı kumpas oldu?
Kaldı ki hani siz büyük bir "yüce gönüllülükle" istifa etmiştiniz? Dava için nefsinizi ayaklar altına almıştınız? Nedir bu aralıksız ağlama seansınız? Siz bu partiyi sadece beş yıl öncesinden dert yanmak için mi kurdunuz? Üstelik Dolmabahçe Mutabakatı'ndan Hakan Fidan'ı vekil yapma hamlenize, İzleme Komitesi'nden AB'nin Erdoğan'ı muhatap dahi kabul etmediği gizli görüşmelerinize değin ortada bir kumpas varsa onu kuran siz ve ekibinizsiniz!
Babacan farklı mı? O da kendisine itibar kazandıran partisine hâlâ üye iken muhalefetin adayı Gül için çalışmalara katıldığını, adeta kriptoluk özgeçmişi gibi görünen "Göbeğindeydim ama görünür değildim" cümlesiyle itiraf etmedi mi?
Birbirinize çok yakışıyorsunuz; gelin bu ayrılığı bitirin bence!