Hakimler ve Savcılar Kurulundan (HSK) yapılan yazılı açıklamada, Kurul'un, gerek darbe girişimi öncesi gerek sonrasında FETÖ/PDY ile mücadele konusunda en etkin ve hızlı şekilde harekete geçen kurumların başında geldiği vurgulandı.
Kurul'un, olağanüstü halin kaldırılmasından sonra ilgili mevzuatın verdiği yetki uyarınca çalışma yapan öncü kurumlar arasında yer aldığı belirtilen açıklamada, 2014'ten itibaren Kurul tarafından FETÖ/PDY örgütüyle mücadele kapsamında yürütülen işlemlerin ivedilikle yerine getirildiğine işaret edildi.
15 Temmuz 2016'dan sonra ise 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK), 6749 sayılı Kanun ve olağanüstü halin kaldırılmasından sonra 31 Temmuz 2018'de yürürlüğe giren ve 3 yıllık uygulama süresi öngörülen 375 sayılı KHK'nin geçici 35'inci maddesi uyarınca FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibat ve iltisakları sabit görülen 3 bin 926 hakim ve savcı hakkında meslekten çıkarma kararı verildiği kaydedilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Halen görevde olan hakim ve savcılar hakkında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle irtibat veya iltisaklarına dair gelen tüm ihbar ve şikayetler titizlikle incelenmekte olup ilgililer hakkında inceleme ve soruşturma izinleri verilmekte, Kurulumuz Teftiş Kurulu Başkanlığınca ilgililer hakkında yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen tüm deliller ile ilgili kurumlardan gelen bilgi ve tanık beyanları, ByLock içerikleri, ankesör uygulamaları, etkin pişmanlıktan yararlanan sanık beyanları gibi belgeler, 375 sayılı KHK'nin geçici 35'inci maddesinin (A) fıkrası uyarınca karar vermeye yetkili HSK Genel Kurulunca hakimlik ve savcılık teminatı ile masumiyet karinesi de gözetilerek ayrıntılı şekilde incelenmekte ve değerlendirilmektedir. HSK Genel Kurulu tarafından mevcut delillerin niteliğine göre, 375 sayılı KHK'nın geçici 35'inci maddesinin son fıkrası uyarınca savunmaları da alınmak suretiyle haklarında meslekten çıkarma kararları verilmektedir."
HSK'nin bir yandan bu işlemleri tesis ederken diğer yandan Anayasada kayıt altına alınan "hakimlik ve savcılık teminatı" hükümleri uyarınca görevdeki hakim ve savcıların vicdani kanaatlerine göre bağımsız ve tarafsız şekilde yargı görevlerini yerine getirebilmeleri açısından gerekli hassas dengeyi koruyarak, yargı teşkilatının teminatını oluşturduğu vurgulanan açıklamada, Kurul'un yargıya güvenin korunup sürdürülebilmesi amacıyla üzerine düşen yüksek sorumluluğun bilincinde olarak ilk günkü kararlılığıyla çalışma ve mücadelesini sürdürdüğünün altı çizildi.