Bakanlar Kurulu sonrası konuşan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Kurtulmuş 'Afrin'e operasyon ihtimali'nin sorulması üzerine, "Türkiye, burnunun dibinde olan olaylara seyirci kalamaz. Sınırlarımızın öte tarafında ister Kobani'de, ister Afrin'de, Türkiye'ye karşı yönelmesine muhtemel olan hangi terör grubunun hareketlenmesi varsa yakinen takip eder, misliyle karşılık veririz" ifadelerini kullandı.
CHP'nin provakasyon iddialarına da cevap veren Kurtulmuş, "CHP'li yöneticilerin uyanık olması gerekiyor. Bizim hükümet olarak vazifemiz her hangi bir provokasyonun olmamasıdır. Terör örgütlerinin yer bulmamasını sağlamak CHP'nin boynunun borcudur. Terör artıklarının bu yürüyüşü istismar etmemesi CHP'nin sorumluluğundadır" dedi.
İşte Kurtulmuş'un konuşmasından satır başları
"Terör örgütünün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun imarına karşı olduklarını, bölge insanının insanlık onuru ile yaşayabilecek bir ortamın oluşturulmasına da karşı olduklarını gösteren bir saldırıdır. Terör örgütleri başından itibaren, korku ile oy almanın peşinde olmuştur. Bu hain saldırı da meşru siyasetin zeminini yok etmek için yapılmış saldırlardır. Bölgede insan onuruna, Türkiye'nin istiklal ve istikbaline karşı yapılmış açık bir saldırı olarak görüyoruz. Terör örgütleri hangi güçle saldırırsa saldırsın bu ülkede kazanan onlar değil, milletimiz olacaktır. Bu millete diz çöktüreceklerini düşünebilirler ama terör örgütleri isimleri ne olursa olsun diz çökecekler.
TÜRKİYE GERİ ADIM ATMAYACAK
Bakanlar Kurulu'nda çeşitli konular ele alındı. Biri de Kıbrıs müzakereleri. Biz, adil, kalıcı çözümden yanayız. Adil olmayan, kapsamlı bir şekilde ada halkını içermeyen barışın kurulamayacağını ifade ettik. İsviçre'de görüşmeler zaman zaman tıkanıyor, ancak müzakereler olumlu bir şekilde cereyan ediyor. Biz bu konuda güvenlik ve garantiler meselesinde diğer meseleler çözülmeden, Türkiye güvenlik ve garantiler konusunda geri adım atmayacaktır. Harita ve toprak meselesi ise, bu yaklaşım çerçevesinde ele alınabilir. Zaman zaman Rum tarafının yaymak istediği dolaşım özgürlükleri konusunda da Türkiye'nin olumlu yaklaşım içinde olduğunu gündeme getirdiğini anlatmak isterim. Türkiye, masada olumlu şekilde yaklaşımını sürdürüyor. Ümit ederiz de sonuç alınabilir.
180 GÜNLÜK EYLEM PLANI
Hükümetimizin yıl sonuna kadar olan 180 günlük eylem planı müzakere edildi. Önümüzdeki günlerde Bakanlıklar tek tek eylem planlarını olgunlaştıracak ve hükümetin toplam eylem planı ortaya çıkacak.
ERDOĞAN'IN ALMANYA ZİYARETİ
Almanya ile yaşadığımız gerilim Almanya'daki takvimle alakalı. Son dönemde yaşadığımız sorunların hiç biri Türkiye tarafından üretilmemiştir. buna bizim yapacak bir şeyimiz yok. Kendi iç siyasetleri için Türkiye ile ilişkilerini bozmak hiç bir akıllı siyasetçinin yapacağı bir şey değil. Biz kendi programımız yaparız, Cumhurbaşkanımız kendi programını yapar. Biz kendi programımız ile ilgiliyiz. Sadece kendi iç siyasetlerini ilgilendiren çıkışlar yapmış olabilirler.
CHP'NİN BAŞLATTIĞI YÜRÜYÜŞ İÇİN UYARI
Tam da 15 Temmuz'un yıl dönümüne denk gelmiştir. Gönül isterdi ki darbelere karşı, terör örgütlerine karşı hep birlikte yürüyebilseydik. Tam 15 Temmuz öncesi bu yürüyüşün yapılması manidardır. CHP'nin bayrağının altına giren bazı marjinal unsurların kendi siyasetlerini icra etmelerine zemin hazırlamasınlar. Bu yürüyüş keşke FETÖ'ye karşı, eli kanlı terör örgütlerine karşı yapılan bir yürüyüş olsaydı. Zamanlama ve terör örgütlerine zemin oluşturması bakımından dikkatle incelenmesi gereken bir yürüyüş. CHP'li yöneticilerin uyanık olmasını istiyoruz. Bölücü terör örgütlerinin derneklerinde konuşma yapan sanatçılar bu yürüyüşe insanları davet ediyor. CHP'li yöneticilerin uyanık olması gerekiyor. Bizim hükümet olarak vazifemiz her hangi bir provokasyonun olmamasıdır. Terör örgütlerinin yer bulmamasını sağlamak CHP'nin boynunun borcudur. Terör artıklarının bu yürüyüşü istismar etmemesi CHP'nin sorumluluğundadır.
15 TEMMUZ'UN YIL DÖNÜMÜ
1 yıldır söylüyoruz... Yeniden o hain teşebbüsü gözümüzün önüne getirerek bir kez daha lanetliyoruz. Sadece lanetlemekle kalmıyor, darbe teşebbüsünün arkasında olan herkesten hesap soruyoruz. 15 Temmuz, bu toprakların tarih boyunca gördüğü en büyük ihanettir ve en destansı kahramanlıkların yazıldığı gecedir. Şer odaklarının ittifakını unutmayacağız, deşifre edeceğiz. Cumhurbaşkanlığının kontrolünde etkinlikler düzenlenecek. 15 Temmuz'u hatırlatan konsept içerisinde anma toplantıları olacak. Demokrasi nöbetleri tekrarlanacak. Şehitlerimizi hatırlayarak yeniden milyonlarca insan ruhumuzla sokaklarda olacağız. Hep beraber milletce kıvancını yaşacağız. İstanbul ve Ankara'da demokrasi anıtları açılacak. TBMM özel bir toplantı düzenleyecek.
AFRİN'E OPERASYON İHTİMALİ
Suriye'deki tablonun ne kadar karışık ve ne kadar iç karartıcı olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Dünyanın neredeyse bütün orduları ve örgütler de orada. Silah destekleri ile de bu gruplar Türkiye için tehdit oluşturuyor. Türkiye, burnunun dibinde olan olaylara seyirci kalamaz. Sınırlarımızın öte tarafında ister Kobani'de, ister Afrin'de, Türkiye'ye karşı yönelmesine muhtemel olan hangi terör grubunun hareketlenmesi varsa yakinen takip eder, misliyle karşılık veririz. Düşmanca her tavır, Türkiye'nin cevabını bulur. Afrin'de terör örgütünün varlığı Türkiye için tehdit olarak karşılandığı Rusya tarafından biliniyor. Ruslar bu hassasiyetimize saygı duyarak olumlu karşılanmıştır. Afrin ile ilgili Türkiye'nin hassasiyetinin ne anlama geldiğini Rus tarafının gayet iyi anladığını görüyoruz.
KATAR KRİZİ
Katar meselesi... 2014 yılında konuşulmuş bir sürecin sonucudur. Türkiye'nin Katar'daki üssü 2014 yılında karar verilmiş bir konudur. Üs bölgenin güvenliği ile ilgili bir meseledir. Sadece Katar'ın güvenliği için değildir. Katar Krizi yapay bir krizdir, sunidir. Ortaya konulan Katar'dan istenen 13 maddelik teklif hiçbir bağımsız ülkeden istenmez. Katar'ın bu süreci aşması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Cumhurbaşkanımız tüm taraflarla görüşerek zemini rahatlatmaya çalışıyor. Türkiye tüm gücüyle gayret sarf ediyor. Eğer bu kriz derinleşirse fatura tüm bölgeye çıkar. Üssü Katar krizinin içinde bir konu olarak görmek yanlıştır. İnşallah gayretlerimiz sonucunda bu konu çözülecektir."