İşte Yücel Kaya'nın o yazısı;
Ateistlerin “Kutsal kitaplar kaynağını Sümer, Roma ve Mısır mitolojilerinden aldı” şeklinde ortaya attıkları bir yalan var. Bu yalanın kaynağı Küresel Çete dediğimiz ve ezoterik bir yapılanma olan Masonik örgütlere dayanıyor.
Bu Masonik yapılanma soylarını Lucifer adını taktıkları İblis'e dayandırıyorlar. Sümer metinlerinde bu Enki, Mısır'da RA olarak geçiyor.
Onlara göre yeryüzünde üç farklı soy var. Adem'in soyu, İblis'in soyu ve bir de melez soy.
İsrail; Lucifer'in soyundan geldiğini, ‘Mavi Kan' taşıdıklarını, İsrailoğullarının saf bir soy olduğunu ve yeryüzünün gerçek halifesinin kendileri olduğunu iddia ediyor. O nedenle yeryüzünde yaşayan diğer soyları ‘GOYİM' olarak adlandırıp hayvanlarla eş tutarak aşağılıyor ve kendilerinin üstün olduğuna inanıyorlar.
Zuhruf suresi 62'de Allah “Sakın Şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o sizin besbelli düşmanınızdır.” Diye buyuruyor.
O halde düşmanımızı yenmek için onu tanımamız şu mavi kan kırmızı kan konusu hakkında yani soylar hakkında bilgi edinmemiz gerekiyor.
O halde konuya en başından başlayalım.
İleriki yazılarımda sizlere Sümer ve Mısır Metinlerinden örnekler de vereceğim ama bizim için ölçü Kuran-ı Kerim olduğu için önce ondan başlayayım.
HZ. ADEM'İN CENNETTEN KOVULMASI
Hz. Adem'in cennetten kovulması, Kur'an'da birkaç yerde (özellikle Bakara, A'râf, Tâhâ surelerinde) ele alınır. Mavi kan, kırmızı kan konusuna geçmeden önce olayın özetine sonra da cennetten kovulma sebebine gelelim ki iddia edilen bu soyların ne olduğu daha iyi anlaşılsın.
Bu konuyla ilgili, kaynağını Kuran-ı Kerim'den alan iki farklı bakış açısı bulunuyor.
Birincisini biliyoruz ama ikincisinden çoğumuzun haberi yok.
İşte bugünkü yazımızın konusu çoğumuzun haberi olmadığı ikinci farklı bakış olacak inşallah.
Önce birinciye bir bakalım.
BİRİNCİ BAKIŞ
Hz. Âdem'in Yaratılması:
1-Allah, meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacağını bildirmiş ve Hz. Âdem'i topraktan yaratmıştır. Ardından Âdem'e isimlerin öğretilmesiyle onun bilgi bakımından üstünlüğünü meleklere göstermiştir (Bakara 30-34).
İblis'in Secde Etmeyi Reddetmesi:
2-Allah, meleklere ve İblis'e Hz. Âdem'e secde etmelerini emretmiştir. Melekler emre uymuş, ancak İblis kibirlenerek bu emri reddetmiştir. İblis, Âdem'i ise topraktan, kendisini ise ateşten yaratıldığı için üstün görmüştür (A'râf 11-12).
Cennette İmtihan:
3-Allah, Hz. Âdem ve eşini cennete yerleştirmiş ve orada her şeyin helâl olduğunu, ancak bir ağaca yaklaşmamalarını emretmiştir. İblis, onları kandırarak Allah'ın yasakladığı ağaca yaklaşmalarını sağlamıştır (Bakara 35, A'râf 19-22).
Cennetten Çıkarılma:
4-Hz. Âdem ve eşi (Kuran'da Havva ismi geçmez) yasak ağacın meyvesinden yediklerinde, hatalarını fark etmişler ve Allah'a tövbe etmişlerdir. Ancak bu olay onların cennetten çıkarılmasına neden olmuştur. Allah, onları ve İblis'i yeryüzüne indirmiş, burada yaşayacaklarını, mücadele edeceklerini ve Allah'ın emirlerine uymaları gerektiğini bildirmiştir (A'râf 24-25).
Bu klasik, yani hepimizin bildiği İslam anlayışıdır. Ve çoğumuz bu şekilde olduğuna inanıyoruz.
Ama bir de farklı bir inanış var ki onu konuşmadan İsrailoğullarının hangi soydan geldiğini asla anlayamayız.
Şimdi yeniden başlayalım.
İKİNCİ BAKIŞ
HZ. ADEM'İN YARATILMASI
“Düşün ki, Rabbin meleklere: "Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife tayin edeceğim." dediği vakit, "Biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın?" dediler. "Her halde Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim!" buyurdu. (Bakara 30)
İkinci bakış açısına inananlar bu ayet ile ilgili şu gerekçeleri ortaya koyuyor.
Burada Rabbin bir halife ataması için yeryüzünde Adem'in bir selefi olması gerekiyor. Çünkü halife, selefin yerine geçen demektir.
Meleklerin önce itiraz etmesi ama sonrasında Rabbin tayin ettiği Halifeyi kabul ettiğini görürken İblis'in bu halifeyi kabul etmemesi, karşı çıkması Adem'in halife olacağı yeryüzünün selefinin İblis olduğunun bir göstergesidir. İblis yeryüzü halifeliğinin elinden alındığı için Ademe karşı çıkmıştır!
Sad 69. Ayetten anladığımıza göre bu tartışmanın geçtiği yer Mele-i Ala'dır. (Mele-i Ala Türkçeye ‘Yüce melekler topluluğu' olarak çevrilir) Ve Rabbimiz İblis'i buradan (Mele-i Ala'dan) kovar. (Henüz cennetten kovmamıştır. Sadece meclisten kovulur. Bu aynı zamanda İblis nasıl cennete girip Adem'i kandırdı sorusunun da yanıtıdır.)
CENNETTEKİ İMTİHAN
Sonra Rabbimiz Araf 19'da “Ey Âdem! "Sen ve eşin cennete yerleşin, dilediğiniz yerden yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." Der.
İşte birinci ve ikinci bakışın kırılma noktası tam da burasıdır.
Ayet içerisinde geçen “la takreba hazihiş şecerete” ifadesi ikinci bakış açısına göre şöyledir.
Takreba: AKRABA
Şecerete: Secere yani SOY-SÜLALE
Şimdi ayeti bir de bu anlam ile okuyalım.
“Ey Âdem! "Sen ve eşin cennete yerleşin, dilediğiniz yerden yiyin, fakat şu soy ile yakınlık kurmayın, akraba olmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."
Devam edelim, Araf 20;
“Derken şeytan, kendilerine örtülmüş olan ayıp yerlerini açmak için ikisine de vesvese verdi ve: "Rabbiniz size bu ağacı yalnızca birer melek olmamanız yahut ölümsüzlüğe kavuşmamanız için yasak etti." dedi.”
İkinci bakış açısına göre şeytan Adem'i şöyle kandırıyor. “Derken şeytan, kendilerine örtülmüş olan ayıp yerlerini açmak için ikisine de vesvese verdi ve: "Rabbiniz size bu soy ile yalnızca birer melek olmamanız yahut ölümsüzlüğe kavuşmamanız için akraba olmanızı yasak etti." dedi.”
Şeytan burada yani az önce gösterdiği soyun (bu bakış açısına göre kendi soyunun) yanında Adem ile eşinin ayıp olan yerlerini açmaları için vesvese verince olanlar oldu.
Sonuç olarak Habil, Adem ile eşinin bir meyvesi, Kabil ise Adem'in kendi soyu ile birleşmesinin meyvesi olarak ifade ediliyor.
Bu yorumlara yukarıda bahsettiğimiz Secere ve takreba kelimelerinin çevirisi neden oluyor.
Sonraki ayeti Elmalılı Hamdi Yazır şöyle tercüme ediyor.
“Bu suretle kandırarak ikisini de sarktırdı, onun üzerine vakta ki o ağacı tattılar, ikisine de çirkin yerleri açılıverdi ve başladılar Cennet yapraklarından üzerlerine üst üste yamıyorlardı, Rableri de kendilerine nida etti: ben sizi bu ağaçtan nehyetmedim mi? Ve size haberiniz olsun bu Şeytan açık bir düşmandır size demedim mi?” Araf-22
Burada dikkat edilirse Ağaçın meyvesini yedi ifadesi yok. O ağaçtan yani o soydan tattılar ifadesi yer alıyor.
Adem ve eşi "Ey Rabb'imiz! Biz, kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz." dediler.
CENNETTEN KOVULMA GERÇEKLEŞİYOR
Ayetinden sonra Rab şöyle buyuruyor.
"Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak inin. Yeryüzünde, size belli bir süreye kadar yerleşme ve yararlanma imkanı vardır." dedi.
Burada sadece Adem, eşi ve şeytandan bahsedilmiyor. “Bir kısmınız bir kısmınıza” şeklinde bir hitap var. Çoğul bir ifade kullanılmış.
Adem, eşi ve meyvesi olan Habil ile İblis'in soyunun (Kabil dahil) düşman olarak yeryüzüne inmesi emri veriliyor. Yani yeryüzüne farklı soylar iniyor.
Burada anlatılan ikinci bakış açısının mutlak doğru olduğunu iddia edemem tabi. Şüphesiz ki en doğrusunu Allah bilir.
Bugün Küresel çete diye adlandırdığımız bir sülalenin kendilerinin o soydan yani İblis soyundan geldiğini iddia etmesi bu konuyu irdelememe neden oldu.
Onlara göre Adem soyu Kırmızı kanı, İblis soyu da mavi kanı temsil ediyor. Habil'i öldüren Kabil ise bu iki kanın karışımından oluşan melez bir soy.
Şimdi bunları neden anlattım?
Eğer onların bildiği bu bilgilere sahip olamaz isek;
*İsrail'in bayrağının neden beyaz üzerine mavi renkte olduğunu, yani soyunun saf olarak nasıl İblis'e dayandığını…
*İngiltere ve ABD bayraklarının beyaz üzerine mavi ve kırmızı renklerden oluştuğunu yani Kabil'den melez bir ırktan geldiğini ve de…
*Türk bayrağının neden sadece beyaz üzerine kırmızıdan oluştuğunu yani Saf insan soyundan Adem ile eşinden geldiğimizi asla anlayamayız.
İlgi gösterdiğiniz ve yorum yaptığınız sürece bu konuya devam edeceğiz inşallah.