Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Twitter hesabından ‘Sözü yormadan' notuyla yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
İlk iki gün Erkan Oğur beyi üzmelerine çok üzüldüm. Kendisini arayıp konuştum. ‘Bu pervasızca saldırılar sizi sakın mahzun etmesin' dedim. Birlikte susmaya karar verdik.
Fakat üçüncü gün -belki yanlış hatırlayarak- söylediği şeylere şaşırdım ve üzüldüm.
Keşke zorba saldırıların karanlık gölgesi, kendi irademizle ve muhabbetle paylaştığımız bu güzelliğin üzerine düşmeseydi. Canı sağ olsun. Herkes nasibinde ne varsa onu aldı.
Ne olmuştu?
Independent Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Erkan Oğur, “Çalışmaya katıldığınız için bir eleştiri bekliyor muydunuz?” sorusuna, “İçimin bir köşesi cız etmişti, benim ne işim var diye. Belki benim de hatam olmuş olabilir, böyle bir şeyi kabul etmek” ifadelerini kullandı.
Kalın için "Güzel, tok bir sesi var. Bağlamasını güzel çalıyor, deyişler söylüyor" diyen Oğur, "Konumuyla, yaptığı işlerle, bulunduğu pozisyonla alakam yok. Elinde bağlamayla yürüyen ve halk müziğini seven biri benim için" şeklinde konuştu.
Kendisinin solcu ve devrimci olduğunu belirten Oğur, eleştirilerde konunun Bodrum'un Gümüşlük Köyü'nde açmaya çalıştığı müzik okuluyla ilişkilendirilmesinin kendisini fazlasıyla üzdüğünü dile getirdi.
Oğur'un açıklamaları şöyle:
"Projeye nasıl katıldınız?
Ben sadece müzikle ilgili bir yaklaşımla ve İbrahim Kalın'ı bağlama seven, halk müziğiyle ilgili birisi diye hissettiğim için birkaç müzisyen arkadaşın ricası üzerine kopuzumla eşlik ettim. Düzenleme yapmadım. Onu yanlış yazıyorlar ya da yapımcı mı böyle yazmış bilemiyorum. Öylesine bir stüdyo işiydi, benim için ondan öte bir şey değildi.
İbrahim Kalın, çalmanız için ricacı oldu mu?
Kendisi de aradı, ricacı oldu. 'Çalarsam mutlu olacağını' söyledi. Ben de 'Benim için bağlama çalıp, halk müziği seven İbrahimsiniz. Tabii ki çalarım' dedim. Ama çalan müzisyen arkadaşlar daha önce bilgiliydiler herhalde. Daha önce çalışma yapmışlar çünkü. Müzik hazırlanmış. Sağına soluna benim de bir şeyler çalmamı istediler. Ben de dokundum.
Ne zaman oldu bu proje?
Neredeyse 1,5-2 yıl geçti. Ne çaldığımı bile unuttum.
Çalışmaya katıldığınız için bir eleştiri bekliyor muydunuz?
İçimin bir köşesi cız etmişti, benim ne işim var diye. Belki benim de hatam olmuş olabilir, böyle bir şeyi kabul etmek. Ben sadece müzik tarafına baktığım için çalmakta pek sorun görmedim. İnsanlar başka taraflara çektiler. Beni tanımadıkları için. Ben bugünkü iktidarı, hükümeti politikaları nedeniyle tasvip eden biri değilim.
Son eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim Saray ve kendi menfaati için müzik yapan birisi olduğumu ifade edenler oldu. Tersine Saray'ın verdiği ödülü kabul etmemiştim. Cumhurbaşkanı Müzik Ödülü'nü kabul etmemiştim.
Bazı kişiler sanatla, müzikle siyasetin farklı şeyler olduğunu söylerken bazıları da sanatın, müziğin içinde de siyasi tavır olacağını söyledi. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
Olabilir. Birçokları böyle düşünebilir. Düşüncelere saygım var. İnsan varlığı, siyaset konusunun içinde olmamazlık edememiştir. Kimi aktif, kimi pasif olarak siyasetle ilgilenir. Ben solcu, devrimci birisiyim.
Yaşanan polemiğin ardından İbrahim Kalın sizi aradı mı?
Çok üzüldüğünü belirten mesajlar aldım.
Peki usta bir müzisyen olarak İbrahim Kalın'ın müzik yorumunu nasıl buldunuz?
Güzel, tok bir sesi var. Bağlamasını güzel çalıyor, deyişler söylüyor. Halk müziğini seven birisi olduğunu sezdiğim için bu işe eşliği kabul ettim. Sanırım bu benim hatam idi. Hatasız bir insan gösterin. Yoksa konumuyla, yaptığı işlerle, bulunduğu pozisyonla alakam yok. Elinde bağlamayla yürüyen ve halk müziğini seven biri benim için. Ben siyasetçi değilim. Müziğim siyaset üstüdür. Kendi felsefesini içerir. O da ses ve sessizlik oluşmaktadır. Şu an ses bölümündeyim. Bu demek değil ki ben apolitik birisiyim. Devrimci bir tarafım var. Tırnaklarımızla buraya geldik.
Kalın'ın seslendirdiği türküye eşlik etmeniz nedeniyle gelen eleştirilerde en çok sizi ne üzdü?
Bodrum'un Gümüşlük Köyü'nde açmaya çalıştığım müzik okuluyla ilişkilendirilmesi beni fazlasıyla üzdü. Herhangi bir maddi beklenti karşılığında eşlik etmedim, böyle bir tarzım da yok. Beni rahatsız eden okul meselesinde insanların bilip bilmeden bir şeyler söylemesi. Derslerin verildiği yer, köyün eski okulu. Terkedilmiş, virane haldeydi. Burası bugün CHP belediyesine ait bir sanat merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Ben oranın kiracısıyım. Benim ne malım ne başka bir şeyim. Borç içinde bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Orada eğitim yapıyoruz ancak zaten pandemi koşullarında da fazla bir şey yapılamıyor. Pandemi öncesinden beri sahne ve konser çalışmalarını bırakmıştım. Okul ve eğitim işine yönelmiştim. Kendi bestelerimi yapıyorum. Bazen film müziği teklifleri geliyor onları değerlendiriyorum. Son süreçleri böyle geçiriyorum.
Vermek istediğiniz son bir mesajınız var mı?
Yaşamın sonu sessizliktir. Bir gün ben de susarım. Sevgi kalır."