Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Habertürk'te canlı yayınlanan "Teke Tek" programında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Amerikan hükümetinin Obama'dan beri DEAŞ'a karşı izlediği bir politika olduğunu, PYD ve YPG'yi desteklediğini dile getiren Kalın, bu politikanın meşrulaştırılması için ABD'nin önde gelen yayın kuruluşlarının PKK terörizmini estetize eden yayınlar yaptığını ifade etti.
Ayrıca ABD'nin bu politika doğrultusunda YPG ve PYD'yi PKK'dan ayrı tuttuğunu aktaran Kalın, şöyle konuştu:
"Bununla kimseyi kandırmaları mümkün değil. YPG ve PYD'nin, PKK'nın Suriye kolu olduğunu kendileri raporlarında ifade ediyorlar, bunu da herkes biliyor. Cumhurbaşkanımız 3 yıldır hem Obama'ya hem Trump'a her seferinde bunların birbirinden ayrıştırılamayacağını, bunların organik bağının öyle zannedildiği gibi araçsal bir ilişki olmadığını defalarca anlattı. Ortaya koyduk, raporlarıyla anlattık, kimin kimden talimat aldığını. Bunu bilmiyor değiller, bilgi eksikliği söz konusu değil, bir bakış açısı sorunu var, bir politika tercihi var. Bunu devam ettirmek için zorlanıyorlar. Geçen yıl DEAŞ Suriye'de yenildi, bertaraf edildi, zafer ilan ettirler. Fakat şimdi diyorlar ki 'DEAŞ geri geliyor, dolayısıyla bizim YPG ile anlaşmamızı devam ettirmemiz gerekiyor.'
ABD 1997'de PKK'yı terör örgütü olarak ilan etti. O tarihten beri PKK ile mücadelede Türkiye'nin yanında olduklarını söylüyorlar. Dönem dönem bunun somut eyleme dönüştüğü oldu. Genel manada Türkiye'ye terörle mücadelede tatmin edeci bir desteği görebilmiş değiliz. Bunu açık bir şekilde ortaya koymamız lazım. Tersi olsaydı, DEAŞ ve El Kaide gibi bir terör örgütü direkt ABD'nin sınırında olsaydı, buna birileri sürekli silah verse, onlar da ABD'ye sürekli saldırı yapsalar, biz de 'Bunlar aslında o gruptan farklı falan' desek, ABD'nin tavrı ne olurdu? Cumhurbaşkanımız da bu konuyu gündeme getirdiğinde, 'Erdoğan niye bu kadar sert tepki veriyor?' Sizin için taktik gibi görülen bir mesele, bizim ulusal güvenliğimizi doğrudan tehdit eden bir mesele."
"Türkiye'nin Suriye Kürtleri ile bir sorunu yok"
Kalın, ABD'nin PKK elebaşları hakkındaki ödül açıklamasına ilişkin soru üzerine ise kararın çok geç kalınmış bir eylem olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bunu yapsınlar olumlu karşılarız prensipte ama büyük fotoğrafın içinde tam neye tekabül edecek? Yani bu eğer YPG, PYD angajmanını perdelemek ya da dikkatlerden kaçırmak için yapılan bir şeyse zaten üç gün sonra asıl gerçek ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla biz burada hep söyledik, Cumhurbaşkanımız ta o zaman bunu Obama'ya teklif etmişti, Trump'a teklif etti. 'Bakın 'DEAŞ ile mücadeleyi biz hür Suriye ordusu, Suriyeli diğer gruplar, PKK'lı olmayan Kürtler ve biz Türkiye olarak yapabiliriz.' Bu yapılabilirdi. Bazen de şöyle takdim ediliyor, 'Bakın Türkiye, Kürtlere karşı Suriye'de.' Türkiye Kürtlere karşı değil, çok sinsice bir kelime oyunu yapıyorlar. Türkiye orada terör örgütüne karşı ve o terör örgütü PYD, YPG Suriye Kürtlerini de terörize ediyor. Bakın bir tane muhalif Kürt grup kalmadı. Türkiye'ye sığındı, Avrupa'ya kaçan oldu ya da şu anda sinmiş durumda. Hiçbirisi ABD'nin, Avrupa'nın onlara sağladığı siyasi, ekonomik, askeri teknolojik desteği alamıyor. Şunu net ortaya koymak lazım, Türkiye'nin Suriye Kürtleri ile bir sorunu yok terör örgütü ile sorunu var."
"Sınırımızda bir tehdit söz konusu olduğunda gerekli adımlar atılır"
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, geçen hafta bölgede yoğun temaslar olduğunu hatırlatarak, şunları anlattı:
"Suruç'un karşısı Kobani'den top atışı yapıldı bizim silahlı kuvvetlerimiz tarafından. Çünkü karakolumuza taciz atışları yapıldı, bir zırhlı aracımıza saldırı yapıldı. Süleyman Şah'ın etrafında birtakım hareketlilik oldu. Angajman kuralları çerçevesinde sürekli talimatlar vardır sınır güvenlik birimlerimize verilen. 'Bunları gördüğünüz zaman vurun' diye. O talimatları yerine getiriyor silahlı kuvvetlerimiz de. Şimdi bu yapılınca, geçen hafta panik halinde Amerikalılar, Avrupalılar, Fransızlar bizleri aramaya başlardılar. 'Biz Güney'de DEAŞ ile mücadele ediyoruz, sizinkiler şeyi vuruyor, o mücadeleyi olumsuz etkiliyor.' Mevkidaşlarıma dedim ki, 'Bu adeta bizim zekamıza hakaret gibi bir şey. Suruç ve Kobani tarafı burada, arada 200 küsur kilometre mesafe var. Olup biten oradaki grupların beceriksizliğidir. Askeri olarak bir başarısızlık var ortada. Hava şartları da olumsuz gitmiş olabilir. Ama tutup siz, bunu oraya bağlayamazsınız. Bunlar ayrı şeyler.' deyip, haritaları da önlerine koyunca kestiler. Biz dedik ki, 'Sınırımızda bir tehdit söz konusu olduğunda gerekli adımlar atılır. Bunun için de Türkiye kimseden izin almaz.
İhtiyatla karşılıyoruz, faydadan hali değildir, geç kalmış bir şeydir. Bu konuda Cumhurbaşkanımız da her defasında ifade ettiler. Münbiç yol haritası planlandığı şekilde bütün yönleriyle uygulanacak. PYD, YPG unsurları Fırat'ın doğusuna geçecek. Bir kere Münbiç tarafını güvence altına alacağız. Ortak devriyeler başladı ama bu yeterli değil. Bizim beklentimiz, ABD'nin PKK'nın Suriye kolu olan PYD ve YPG ile angajmanını tamamen bitirmesi. Bu sadece bizim ulusal güvenliğimiz açısından değil, Suriye'nin toprak bütünlüğü, etnik harmonisi açısından da son derece önemli."
İran'a yönelik yaptırımlar
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "İran'a yönelik yaptırımlar"a ilişkin soru üzerine ise bu konuda 6 ay süreyle 8 ülkeye bir istisna yapıldığını, bunun kapsamının ve alt birimleriyle ilgili görüşmelerin hala devam ettiğini söyledi.
Türkiye'yle İran'ın ticaretinin bugün itibarıyla etkilenmediğini ancak 6 aylık süre içerisinde ne tür öneriler getirileceğini göreceklerini belirten Kalın, "Burada bizim birinci önceliğimiz kendi milli çıkarlarımızdır, referans aldığımız yer budur. Amerika Birleşik Devletleri şu veya bu gerekçelerle bir ülkeye yaptırım uyguluyor diye biz kendi milli menfaatlerimizden vazgeçecek değiliz." dedi.
İbrahim Kalın, daha önceki yaptırımlarda da benzer bir tablo olduğunu, daha sonra Obama yönetiminin oturup anlaştığını ve nükleer anlaşmayı yaptığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Alınan bu son yaptırım kararlarının da siyasi olduğu çok açık ortada. Uluslararası Atom Enerji Kurumu'nun raporlarına baktığınızda İran nükleer anlaşmaya uyuyor, silah üretmiyor. Barışçıl amaçlı nükleer enerji üretiyor. Durup dururken bu konu nereden çıktı? İran'ın bölgedeki başka politikalarıyla ilgili değerlendirmeler sonucu bu yaptırım meselesi gündeme geldi. Onlar için İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan vesaire gibi ülkelerin de katkılarıyla ve tahrikleriyle diyeyim, bu bir mesele haline getirildi. Elbette Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından bütün ülkelerin Suriye'den çekilmesi gerekir. Ama bunu bahane göstererek yani nükleer meseleyi bahane göstererek bu tür yaptırımların uygulanması bize göre sonuç verecek bir şey değil. Dünya ticaretine de bölge dengelerine de olumsuz etkide bulunacaktır. Şu aşamada 8 ülke içerisine konması Türkiye'nin iyidir. 6 aylık süre içerisinde biz süreci görelim, birlikte değerlendirelim. O sürede Amerikalıların ne tür değerlendirmesi olur, onlara da biz bakarız ama masaya giderken de bizim de koyacağımız bir takım ilkeler prensipler var, bunlardan hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz."
Kalın, "Yeniden bu Halk Bankası meselesinde olduğu gibi bir takım sıkıntılar çıkar mı bu 6 aylık sürenin sonrasında?" sorusu üzerine ise beklentilerinin bir sıkıntı çıkmaması yönünde olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın Trump'la geçen hafta yaptığı telefon görüşmesinde, 'Artık bu Halk Bank meselesini gündemden çıkartalım' diye mutabık kalındı. Sayın Trump Hazine Bakanlığına ve ilgili birimlere bu konuda talimat vereceğini söyledi. Bekliyoruz. Tabii, bugün orada Amerikan seçimleri var, ara seçimleri var, onlarla meşguller. Bu seçimleri atlattıktan sonra olumlu adımlar atmalarını bekliyoruz."