Antalya'da yaşayan ve tüp bebek tedavisi alanında tanınmış doktorlardan biri olan Kaan Bozkurt ile diyetisyen eşi Gamze Hanım, birlikteliklerini "Bilimin ve aşkın harmanlandığı rüya gibi bir evlilik" olarak tanımlamışlardı. Mutlu pozlarıyla dolu bu röportaj yayınlandıktan bir hafta sonra Kaan Bozkurt, önce eşini silahla öldürdü, ardından kendisini... Naaşları, kreşten dönen küçük kızları ve anneannesi buldu.
Dergideki fotoğraflara veya Gamze Hanım'ın eşinin en etkilendiği özelliği olarak "merhametini" örnek göstermesine bakınca, dünya hayatının nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu ve imaj ile gerçek arasındaki uçurumun bir anda nasıl da devleştiğini görüyoruz. Ayrıca kadın cinayetlerinin bir eğitimsizlik veya sosyal sınıf meselesi olmadığını, bunları aşan bir veçhesi olduğunu da hatırlıyoruz.
Bazı medya organlarının "kıskançlık krizi" üzerinden cinayeti ve intiharı haberleştirmesi ise hem gazetecilik mesleği hem de etiği açısından yanlış. Zira söz konusu olan hem taraflarca doğrulanması imkânsız bir spekülasyon hem de acılı aileye haksızlık.
"Hamile kadın Kelebekler Vadisi'nde selfie çekerken öldü." Bu haber başlığını belki çoğunuz hatırlıyorsunuzdur. Kelebekler Vadisi o yıl gittiğimiz bir yer olduğundan mıdır bilmem, ben çok etkilenmiştim. Ancak meğerse bu koca bir yalanmış.
Yedi aylık hamile olan eşi Semra Hanım'ı, ferdi kaza sigortasından 400.000 lira alabilmek için kendi kocası öldürmüş! Ancak filmlerde olur deyip inanamadığımız bu cinayetten önce karısı adına çektiği üç ayrı kredi, daha kadıncağızın naaşı soğumadan çıktığı yurt içi ve dışı tatiller, cinayet öncesindeki günlerde doğacak oğluna Hamza ismi önerildiğinde "O Toprak olacak" diyerek verdiği cevap... Detaylar da cinayetin kendisi kadar kan dondurucu.
Yıllarca katiliyle aynı çatı altında yaşayan, bunun farkında olmadan o ilişkiye kendini adayan ve çocuklarıyla parlak bir istikbal hayali kuran iki kadın daha aramızdan ayrıldı. Tarihe not düşmek istedim gidişlerini; kendilerine Allah'tan rahmet, ailelerine sabrı cemil diliyorum.