İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Sporda Şiddetsiz İletişim" Projesiyle "Rakibine Jest Yap" kampanyasını başlattıklarını belirterek, "Kampanyamızla rakibin oyunun ayrılmaz bir parçası olduğunu hatırlatıyoruz. Bu kampanya ile futbolseverlere 'Futbola şiddetle değil, gönülden bağlan' diyoruz." ifadesini kullandı.
Altun, projeye ilişkin yaptığı açıklamada, sporun, insanları aynı duygular etrafında bir araya getirebildiği için önemli bir güce sahip olduğunu belirtti.
Sporun kapsamlı bir etki alanı oluşturduğunu, örneğin futbolun insanlar için bir oyundan daha fazlası olduğunu, futbolcuların da birer oyuncunun ötesinde geniş kitleler üzerinde etki gücü olan bireyler haline geldiğini vurgulayan Altun, şöyle devam etti:
"Taraftarlar sporun birleştirici gücüyle tuttukları takımlar etrafında bir araya gelerek, bu takımlara atfettikleri değerleri benimsiyorlar. Ne var ki bu birleştirici gücün iyi yönetilmemesi, oyuncuların ve taraftarların karşı karşıya gelmesine ve kör bir düşmanlığın oluşmasına da neden olabilir. Maalesef spor mücadelelerinin sportmenlik çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiği kimi zaman unutulabiliyor. Stadyumların, insanların ortak bir heyecanı ve coşkulu bir atmosferi paylaşacakları ortam olması beklenirken, utanç verici olayların oyunlara gölge düşürdüğüne şahit olabiliyoruz. Düşmanlık derecesinde karşımıza çıkan hoşgörüsüzlükle stadyumlar tüm bu olumsuz duyguların açığa çıktığı bir arena; futbol ise öfke kusulan bir araç haline gelebiliyor."
"Spor rekabetten önce oyundur"
Futbol ve diğer spor dallarında doğru, etkin ve sürekli bir iletişimin gerekliliğinin inkar edilemez olduğunu kaydeden Fahrettin Altun, "Sporda kullanılan şiddet dili ve şahit olduğumuz olumsuz olaylar bize hem oyuncu hem kulüpler hem de taraftarlarda adil oyun anlayışı ve oyunun gücü ile ilgili farkındalık yaratmanın önemini ortaya koydu." değerlendirmesinde bulundu.
Altun, projede, sporda şiddetsiz iletişimi hayata geçirmenin yanı sıra rakibin yeniden tanımlanmasının da amaçlandığını bildirdi.
"Karşı taraftaki rakibi nasıl tanımlıyoruz? Yenmemiz gereken bir düşman mı?" diye soran Altun, "Şunu unutmamalıyız ki spor rekabetten önce oyundur. Burada hileye asla yer yoktur, rekabet ortamında dahi dostluk dışlanamaz. İşte biz proje kapsamındaki 'Rakibine Jest Yap' kampanyamızla rakibin oyunun ayrılmaz bir parçası olduğunu hatırlatıyoruz. Bu kampanya ile futbolseverlere 'Futbola şiddetle değil, gönülden bağlan' diyoruz." ifadelerini kullandı.
"Sporda Şiddetsiz İletişim" projesiyle öncelikle oyuncudan taraftarlara, ailelerden yönetim ve medyaya kadar futbolun ulaştığı her yerde şiddet ve nefretin önüne geçmeyi amaçladıklarına işaret eden Altun, şunları kaydetti:
"Projemizin dikkat çekmeyi hedeflediği temel gerçeklerden biri, oyunun karşı tarafta bir rakip olmadan kazanılamayacağı oldu. Futbolun değer kazanması ve gelecek nesillere daha güzel bir futbol dünyası bırakmak kapsamlı çabaları gerekli kılıyor. Bu bağlamda futbol oyununa değer kaybettiren küfür, şiddet ve nefret dolu söylemlerin medyanın dilini de etkisi altına aldığını görüyoruz.
Projemizin başarıya ulaşması için bu alanda yapılacak tüm iletişim yönetiminde medya mensuplarının da konuya dikkatle yaklaşmaları gerekiyor. Projenin ilk adımı, kulüplerin alt yapılarında başlatıldı. Bu kapsamında TFF Spor Toto Gelişim Ligi, İstanbul Elit A ve B U19'dan U14 takımına kadar tüm alt yapı oyuncularına eğitimler verildi. Üçer saatlik bu eğitimlerde görsel ve videolar eşliğinde şiddetin etkisi, futbolda şiddetsiz iletişim, empati ve etik konuları işlendi. Verilen eğitimlerde zafere mutlaka adil yollarla, dürüstlükle ve sadece oyun ile ulaşılacağının altı çizildi. Ders sonunda katılımcılara, 'Rakibine Jest Yap' kampanyası ile web sitesi ve sosyal medya hesapları hakkında bilgilendirildi."
Bu eğitimlerle Fair Play ruhuna uygun olarak, rakibe psikolojik ve ï¬zyolojik açıdan zarar vermeyen, müsabakayı yönetenlere ve izleyenlere saygılı hareket eden, spor kurallarına uyarak hileye başvurmayan, rakibi oyunun bir parçası olarak gören, oyun koşullarında şans eşitliğini kollayan bir anlayışın kazandırılması amaçlandığını belirten Altun, eğitimlerin sporda şiddetsiz iletişim anlayışını benimseyen empati yeteneği yüksek, insani duyguları gelişmiş bilinçli nesiller kazandıracağına inandıklarını vurguladı.
"Günlük hayattaki yanlışın maçta rahatça sergilenmesi bilinç eksikliği"
Bazı durumlarda insani değerlerin, saygı ve hoşgörünün bir kenara itilebildiğini, oyunu kazanmanın öncelik olarak benimsendiğini ve bu amaçla her türlü davranış ve söylemin meşru kabul edildiğini vurgulayan Altun, "Günlük hayatta yanlış olarak kabul edilen ve bireylerin tek başına yapmaktan kaçınacağı bir davranışın, bir futbol maçında taraftar tarafından rahatça sergilenebilmesi çok açık bir bilinç eksikliğine işaret ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bu bilinç eksikliğinin taraftarın, maçı sadece oyun olarak görmemesine ve rakip takımın oyuncularını hedef haline getirmesine neden olduğunu kaydeden Altun, bu durumunda, rakip takım ve taraftarlarının düşmanlık duyulan bir yabancı gibi algılanabildiğini, nefret ve ayrımcılık tutumlarına maruz kalabildiğini ifade etti.
Bu tutumun, özellikle rakip takımdaki farklı din ve ırk mensubu oyunculara karşı da sergilenebildiğine değinen Altun, şu görüşlerini paylaştı:
"Örneğin geçtiğimiz aylarda İnterli siyahi futbolcu Romelu Lukaku, takımının Cagliari takımıyla oynadığı İtalya'nın süper ligi Serie A maçında, rakip takım taraftarının ırkçı tezahüratlarına maruz kalmıştı. Olay sonrasında Twitter'dan açıklama yapan oyuncu dünyanın dört bir yanındaki futbol federasyonlarının bu tip olaylara karşı en sert tepkiyi vermesi gerektiğini kaydetmişti.
Farklı ırktan oyuncuların paylaşımlarının altında en az bir tane ırkçı yorum olduğunu belirten Lukaku, sosyal medya platformlarının futbol federasyonlarıyla daha iyi çalışması gerektiğine de dikkat çekmişti. Oyuncuları hedef alan ayrımcılığın farklı din veya ırkların yanında oyuncunun geldiği coğrafyadan, kültürüne kadar genişlediğini üzülerek gözlemlemekteyiz. Oyun süresinde saygıdan ve hoşgörüden uzak bu davranışlara herhangi bir karşılık verilmemesi ve medyanın kullandığı dil maalesef bu tutumların kanıksanmasına da yol açıyor. Medyada bu olaylar haberleştirilirken saldırılar kesinlikle basitleştirilmemeli ve oyun atmosferindeki heyecanın doğal bir sonucuymuş gibi yansıtılmamalı."
"Utanç verici saldırılar derin etki bırakıyor"
Yaşanan bu sorunların, dünya genelinde futbolda nefret söylemiyle mücadeleye yönelik çalışmaların gerekliliğini ortaya koyduğunu kaydeden Altun, "Bu tarz utanç verici saldırılar hem oyuncular hem de toplum üzerinde derin etkiler bırakıyor ve futbolun toplumlarda nefret ve hoşgörüsüzlüğe yol açtığı algısına neden oluyor. Bu bağlamda, adlarının ırkçı olaylarla anılmasını istemeyen futbol kulüpleri, futbolda hoşgörü ve saygı gibi değerleri ön plana çıkararak takımla ilgili oluşturulacak pozitif algının taraftar tarafından benimsenmesini ve davranışlarını olumlu yönde şekillendirmesini sağlayabilirler. Atılacak bu adımların futbol kulüplerinin imajına katkı sağlamaktan çok daha önemli etkileri olacaktır. Futbol kulüpleri aracılığıyla bilinçli davranmaya yönlendirilen taraftarların pozitif tutumlarının olumlu yansımaları toplumun genelinde de hissedilecektir." ifadelerini kullandı.
Futbolda rakip takım oyuncularının birbirlerine karşı sergiledikleri saygı ve nezaketin, oyunun değil insani değerlerin öncelik olduğunu hatırlatması bakımından çok önemli olduğuna değinen Altun, bu tarz olumlu davranışların sosyal medyanın da etkisiyle yayılarak toplumun geneli tarafından büyük takdir topladığının görüldüğünü aktardı.
Böylece taraftarca model olarak görülen oyuncuların centilmen davranışlarının benimsendiğini ve futbolda saldırgan bir havanın oluşmasının önüne geçildiğini ifade eden Altun, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Fair Play yani dürüst oyun, oyuncunun rakibinin önüne geçebileceği bir fırsat yakaladığı fakat bunu adil olmayacağı nedeniyle değerlendirmemeyi seçtiği anları ifade ediyor. Oyuncular Fair Play ile amacın oyunu 'ne olursa olsun kazanmak' değil 'adil bir şekilde kazanmak' olduğu mesajını veriyor. Fair Play, ne kadar baskı altında olursak olalım karşımızdaki insanın onuruna saygı göstermenin oyundan daha önemli olduğu ilkesini benimsemektir. FIFA'nın 2019 Fair Play ödülünü kazanan Leeds United Teknik Direktörü Marcelo Bielsa'nın, takımı ile Aston Villa arasında oynanan maçtaki davranışı hatırlanacaktır. Maçta Aston Villa oyuncusu Jonathan Kodjia'nın sakatlanarak yerde kalmasının ardından hakem oyunu devam ettirmiş ve Leeds United bu sırada golü bulmuştu. Bielsa ise oyuncularına rakiplerinin gol atmasına bilerek izin vermeleri için talimat vermişti. Günümüzde futbolun sosyo-kültürel etkisinin yüksek olduğu düşünüldüğünde, oyunlarda sergilenen sportmen davranışların toplum üzerinde olumlu izler bırakması kaçınılmazdır."
Oyuncuların nazik davranışlarının takımın taraftarları tarafından özdeştirilerek zaman içinde o takıma ait değer ve prensipler olarak kabul edilmesinin temelini oluşturabileceğine işaret eden Altun, 2018'de Ürdün'deki kadın futbol maçında bir oyuncunun başörtüsünün açılması üzerine, rakiplerinin etrafında çember oluşturarak başörtüsünü düzeltmesine fırsat tanımasının herkesin takdirini kazandığını anımsattı.
Bu olayda, insani değerler ve jestlerin yüceltilmesinin daha önemli olduğu mesajının verildiğini belirten Altun, oyuncuların sadece saha içinde değil günlük yaşamda toplumda pozitif etkiler bırakacak davranışlarının da bu kapsamda değerlendirileceğini vurguladı.
Büyükşehir Belediye Erzurumspor'un Alman futbolcusu Lennart Thy 2018 FIFA Fair Play ödülünü ABD'deki bir hastaya kök hücre bağışında bulunarak aldığını hatırlatan Altun, şunları kaydetti:
"Toplumda belirli bir kesime hitap eden takım oyuncularının davranışlarının örnek olarak benimsendiği görülüyor. Eğer ülkemizde Fair Play'in yaygınlaşmasını istiyorsak, bunun genç yaşlarda sporcularımıza verilecek kapsamlı eğitimlerle elde edileceğini unutmamalıyız. Bu kapsamda toplum tarafından oyunculara verilen mesajlarda önemlidir. Oyunculardan mutlak zafer beklentisi, Fair Play olgusunun değerini azaltacak ve oyunlara hırsın hakim olmasına neden olacaktır. Bunun yerine günün sonunda mutlak zaferin değil, yaşatılan değerlerin ve saygının önemi her zaman vurgulanmalıdır."
Milli Takım'ın asker selamı
Topluma olumlu yansımaları olacak örnek davranışların veya söylemlerin sergilenmesini teşvik ederken sahadaki kötü amaçlı davranışlarla da mücadele edilmesi gerektiğini bildiren Fahrettin Altun, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Geçtiğimiz günlerde Milli Takımımızın maruz kaldığı tartışmaları hepimiz takip ettik. Milli Takımımız Arnavutluk ve Fransa 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri maçlarında atılan gollerin ardından asker selamı vermiş ve bunun ardından UEFA soruşturma başlatmıştı.
Herhangi bir ırkçı, ayrımcı veya nefret içermeyen bu selamın siyasileştirilerek tartışmalara konu edilmesini Türkiye'ye karşı bir tahammülsüzlük olarak görüyoruz. Ülkemiz terörle amansız bir mücadele sürdürürken, Milli Takımımızın attığı gol sevinciyle buna bir selam ile destek göstermek istemesi bu boyutta tepki görmeyi hak etmemiştir. Futbolun bizi birbirimize bağlayan gücüne inanıyorum ve faydasız tartışmalarla buna gölge düşürülmemesi gerektiğini düşünüyorum."