Bilaş: İran, Türkiye'ye yönelik Avrupa ve Amerika yaptırımlarını kayıtsız şartsız desteklemelidir
Konuyla ilgili Kırım Haber Ajansı'na (QHA) değerlendirmelerde bulunan Ortadoğu Uzmanı Arif Keskin, İran'da artan Türkiye ve Azerbaycan karşıtı tepkilerine ilişkin görüş belirtti.
Azerbaycan'ın Ermenistan tarafından işgal edilmiş topraklarını kurtarmasının ardından İran'ın tepkisi sürüyor. İranlı siyasilerden ardı ardına Türkiye ve Azerbaycan karşıtı açıklamalar yapılıyor. İran'ın Şazand kenti milletvekili, Meclis Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi üyesi Mahmud Ahmedi Bilaş, dün yaptığı açıklamada, Ermenistan'ı desteklemeyi ülkesinin dış politikasında önemli bir ilke olarak gördüğünü kaydetti. Meclis oturumunda konuşan Bilaş, “Karabağ savaşı sırasında, diplomatik terbiyeyi bir kenara bırakarak Ermenistan'ı desteklememiz gerekliydi. Bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti ile Güney Kafkasya'nın bazı kısımları gerçek ve tarihi belgelere göre İran anavatanının bir parçası olup, gelecekte bir şey olduğunda, bu bölgeler anavatanlarına, İran'a iade edilmelidir. İran, Türkiye'ye yönelik Avrupa ve Amerika yaptırımlarını kayıtsız şartsız desteklemelidir” dedi.
İranlı siyasetçilerin son zamanlarda artan Türkiye ve Azerbaycan karşıtı açıklamalarını değerlendiren Ortadoğu Uzmanı Keskin, “İran, 27 Eylül 2020 tarihinde başlayan ve Azerbaycan'ın zaferi ile sonuçlanan İkinci Karabağ Savaşı'nın mağlup ülkesidir. Yani bu ikinci savaşta sadece Ermenistan değil, İran'da kaybeden taraf oldu” diye konuştu.
İran Ermenistan'ı destekledi
Azerbaycan'ın işgal edilen topraklarını kurtarmak için başlattığı İkinci Karabağ Savaşı boyunca İran'ın Ermenistan'ı desteklediğinin altını çizen Keskin, “İran, 27 Eylül 2020 tarihinde başlayan ve Azerbaycan'ın zaferi ile sonuçlanan İkinci Karabağ Savaşı'nın mağlup ülkesidir. Yani bu ikinci savaşta sadece Ermenistan değil, İran'da kaybeden taraf oldu. İran'ın kayıplarının listesi çok uzun. Özellikle Kafkasya bağlamında bakarsak; Azerbaycan ile olan ilişkilerinde, Türkiye ile olan ilişkilerinde, Türkiye-İran'ın Kafkasya üzerindeki tarihi ve geleneksel rekabeti çerçevesinde baktığımızda İran kaybetmiş bir ülke pozisyonundadır. Aslında ikinci savaş sürecinde İran, Ermenistan'ı destekledi. Bu desteğin ardından Ermenistan'ın kaybetmesi üzerine İran'da kaybetmiş oldu.” şeklinde konuştu.
“İran her iki toplumda ciddi mevki ve irtifa kaybetti”
İran'ın Ermenistan'ı desteklemesinin ardından hem Türkiye'de hem de Azerbaycan'da mevki ve irtifasını kaybettiğini vurgulayan Arif Keskin, “İran, Ermenistan'ı desteklemesi nedeniyle Türkiye'de, Azerbaycan'da hatta kendi ülkesi içerisinde ciddi eleştirilere maruz kaldı. Dikkat edin, İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından hem Türkiye'de hem de Azerbaycan'da ciddi bir İran karşıtlığı nüksetti. Bu İran karşıtlığı, İran'ın birçok iddiasını da sorgular hale getirdi. Sonuç olarak İran hem Azerbaycan toplumunda hem Türkiye toplumunda ciddi bir mevki ve irtifa kaybetti. İran Kafkasya'da Rusya'yı esas alan bir dış politika takip ederdi. Süreç içerisinde ise Rusya ile Türkiye daha yakın bir görüntü sergiledi. Karabağ'daki ateşkes sürecinin öncesi ve sonrasında Türkiye, Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan var ama İran yok. Diğer taraftan Türkiye- Azerbaycan ilişkileri tarihinde olmadığı kadar gelişti. Azerbaycan ve İran'daki Türkler nezdinde Türkiye'nin imajı olumlu olarak ciddi şekilde yükseldi. İran bu durumdan da hoşnut değil.” dedi.
Nahçivan koridoru İran'ın önemini azaltır
Karabağ Savaşı ile Türkiye- Azerbaycan ilişkilerinin ciddi anlamda gelişme gösterdiğini kaydeden Keskin, şöyle konuştu:
“Türkiye ve Azerbaycan askeri ilişkileri de bu süreçte ciddi gelişme gösterdi. Türkiye ordusu belki 100 yıl sonra daha ciddi ve etkin bir biçimde Azerbaycan'a yerleşti. Aynı zamanda Türkiye- Azerbaycan ilişkilerinin artması Türkiye'nin Kafkasya'daki etkinliğini ciddi oranda artırdı.”
Karabağ'ın işgalden kurtarılması ile İran'ın ticari anlamda önem kaybedeceğinin altını çizen Keskin, “Nahçıvan Koridoru tartışmaları başlı başlına İran açısından bir problem alanı. Bu koridor İran'ın Ermenistan sınırını kapatmasa bile İran'ın transit önemini azaltıyor. Örneğin Türkiye, Orta Asya'ya TIR'larını İran üzerinden gönderiyor. Neredeyse yılda 80 binden daha fazla TIR, İran üzerinden Orta Asya'ya ulaşıyor. Türkiye'nin kara yolu ile Azerbaycan'a ulaşması için ya Gürcistan üzerinden ya İran üzerinden geçmesi lazım. Dolayısıyla koridor açıldığı takdirde Türkiye'nin her iki ülkeye de ihtiyacı kalmayacak ve burada İran'ın önemi ciddi şekilde azalıyor. Öte yandan böyle bir koridor açılırsa Azerbaycan'ın da Nahçıvan'a ulaşmak için İran'a ihtiyacı kalmayacak. Şu an Azerbaycan, Nahçıvan'a doğal gaz gönderebilmek için İran'a bağlı durumda.” diye kaydetti.
İran Azerbaycan'ın askeri başarısından endişeli
Azerbaycan'ın Karabağ Zaferinde gösterdiği askeri başarının İran'da endişe yarattığını ifade eden Keskin, şunları söyledi:
“Bir diğer önemli husus, Azerbaycan ile İran arasında 70-80 kilometre (km) civarında bir sınır vardı. Ermenistan'ın işgal ettiği toprakların sınır uzunluğu ise 330 km civarındaydı. Şimdi bu sınır da Azerbaycan'ın eline geçti ve İran- Ermenistan sınırını 40 km civarına düşürdü. Ayrıca Azerbaycan'ın askeri teknolojisi ve savaşta gösterdiği performans, bir yönüyle de İran'ı endişelendirdi. İran'ın Ermenistan ile olan ilişkileri de biraz zayıfladı çünkü Ermenistan'da net olarak şunu gördü; İran iddia ettiği kadar belirleyici bir ülke değil. Bu da Ermenistan'ın İran'a bakış açısını değiştirdi.”
Azerbaycan'ın formülü
Ortadoğu Uzmanı Keskin, Azerbaycan'ın İran'ı denklemin içine çekmeye çalıştığına dikkat çekerek, “İran açısından bütün bu olumsuz gelişmeleri topladığımızda, İran, İkinci Karabağ Savaşı'ndan sonraki süreçte memnun değil ve ciddi şekilde rahatsız olduğu görülüyor. Azerbaycan devleti, bu rahatsızlığın farkındadır. Azerbaycan'ın 3+3 şeklinde bir önerisi oldu yani Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan artı Rusya, Türkiye, İran formülünü önerdi. Azerbaycan'ın aslında bu formülü önermesinin nedeni, kazanılan zaferin İran'a karşı kullanılmak istenmediğini göstermek için bir iyi niyet göstergesiydi. Azerbaycan, denklemin dışında kalan İran'ı denklemin içerisine çekerek, muhtemel saldırgan veya sabotaj faaliyetlerini engellemek istedi. Azerbaycan, şunun farkında; İran, 80 milyon nüfusu olan, askeri olarak güçlü ve bir çok silahlı terör grupları ile bağlantısı olan bir ülke. Azerbaycan tarafından Karabağ'da istikrarın sağlanması hedefleniyorsa İran'a da bir alan açılması gerekiyor.” dedi.
İran'ın stratejisi çöktü
Azerbaycan'ın adımlarına hiçbir şekilde karşılık vermeyen İran'ın stratejisinin çöktüğünü belirten Keskin, “Azerbaycan'ın tüm adımlarına rağmen İran tatmin olmuş değil ve olmayacakta çünkü İran'ın temel stratejisi çöktü. İran'ın temel stratejisi Karabağ'daki statükonun devam etmesi, toprakların Ermenistan'da kalmaya devam etmesi yönündeydi. İran bölgede güçlü bir Azerbaycan istemiyor. Karabağ'ın işgali Azerbaycan'ı zayıf, topraklarını koruyamayan bir ülke konumuna itiyordu. Doğal olarak bu denli zayıf görünen bir Azerbaycan, İran'daki Güney Azerbaycan halkı için bir çekim merkezi olmayacaktı. Azerbaycan'ın zayıf kalması ile İran, kendi içerisindeki Türk milliyetçiliğini kontrol altında tutabileceğini ve zayıflatabileceğini düşünüyordu. İkinci Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'ın askeri yönden gösterdiği performans, İran'ın bu stratejisini de çökertti. Azerbaycan'ın güçlü bir konumda olması, İran içerisindeki Türk milliyetçiliğini de doğrudan olumlu olarak etkiliyor.” diye konuştu.