TIMETURK | PINAR HİLAL BALTA
İsrail'in Mescid-i Aksa ve Filistinlilere yönelik saldırgan tavrı gündemdeki yerini korurken, dünyanın dört bir yanında protesto gösterileri düzenlendi. Fakat sokağa taşan öfke ve tepki ne kadar büyük olsa da liderlerin çoğu ciddi uluslararası arenalarda ciddi bir tepki göstermedi.
Krizin başından itibaren İsrail saldırılarını kınayan nadir ülkelerden biri olan Türkiye'de de halk, sokaklara çıkarak gösteriler düzenledi. Meydanlarda Filistin halkına destek yinelenirken, İsrail ise işgal ettiği Filistin topraklarındaki eylemleri sebebiyle bir kez daha kınandı.
KUDÜS, İSLAMCILARI YENİDEN MEYDANLARA ÇEKTİ
22 Temmuz'da Cuma namazı sonrası Beyazıt meydanında toplanan on binler hep bir ağızdan İsrail'i kınadı. Ardından Türkiye Gençlik Vakfı ve Genç İHH öncülüğünde geçtiğimiz Çarşamba günü Saraçhane'de düzenlenen “Kudüs ve Mescid-i Aksa için Haydi Kıyama” eylemi gerçekleştirildi. İstanbul Yenikapı'da dün Saadet Partisi öncülüğünde yüz binlerce insanın katılımıyla gerçekleştirilen “Büyük Kudüs Mitingi” de İsrail'e yönelik tepkinin tavan yaptığı bir eylem olarak hafızalara kazındı.
MEYDANLAR YENİDEN HAREKETLENDİ
Eylemlerin dikkat çeken bir yönü ise İslâmî kesimin yeniden meydanlara inmesiydi... 28 Şubat sürecinin buhranlı günlerinde büyük eylemlere sahne olan Beyazıt Meydanı yıllar sonra yeniden “İslamcılar”ın bir eylemine ev sahipliği yaptı. Aslında 28 Şubat sürecinin yaşandığı 90'lı yıllardan bu yana İslamcılar çok da geri çekilmedi. 2000'li yıllar boyunca sivil toplum kuruluşları öncülüğünde İstanbul'dan, Düzce'ye kadar çok sayıda kentte düzenlenen başörtüsü eylemleri düşük katılımlı olsa da her hafta düzenli olarak gerçekleşmesi hasebiyle istikrarlıydı. Üniversitelerde başörtülü öğrencilere yönelik engellemenin kalkmasıyla başörtüsü eylemleri de sona erdi. 2011 yılında Ortadoğu'da yaşanan Arap Baharı da Türkiye'de meydanları hareketlendirdi. 2011 Mart'ı itibariyle Suriye'de başlayan katliamlar Türkiye'de insanları sokaklara çekerken 2013 yazı itibariyle Mısır'da iktidarda bulunan İhvan-ı Müslimin hareketine yönelik askerî darbe Türkiye'deki İslamcıları yeniden meydanlara indirdi. Ancak bu eylemler Kudüs eylemleri kadar dikkat çekici olmadı.
BİR CHP'Lİ DE KUDÜS MİTİNGİNE GELEBİLİR
TIMETURK, yaşananların sebeplerini ve sonuçlarını Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İsmail Kılıçarslan ve Sosyolog Prof. Dr. Sami Şener ile konuştu.
Kudüs mitingini nasıl okuyorsunuz?
İsmail Kılıçarslan: İsrail güçten anlar malum. Temel bir politikası var. O da yapacağı her ne ise onu yavaş yavaş, tedricen ve insanları alıştıra alıştıra yapması. Dolayısıyla karşısına bir gücün çıkıyor olması, hatta sivil bir gücün çıkıyor olması, İsrail açısından mutsuzluk verici bir haber. Ben bu mitingin yapılmasını büyük bir sevinçle karşıladım. Sosyal medya üzerinden miting ile ilgili tartışmaları okuduğumda da üzüldüm. Çünkü Kudüs duyarlılığı kimsenin tapulu malı değil. Bir CHP'li vekil Kudüs mitingine gelir, gelebilir. Duyarlılık gösterebilir. Bu, CHP'li vekilin bazı fiillerine karşı olmadığımız manasına da gelmez. Mitinge gelen isimler üzerinden mitingin önemini ortadan kaldırmaya çalışan bir takım yorumları da iyi niyetli bulmuyorum. Düzenleyenlerin tamamından Allah razı olsun.
Prof. Dr. Sami Şener: Miting hepimiz için önemli bir olayı sembolleştiriyor. Halkımızın da büyük bir hassasiyet içerisinde ilgi gösterdiğini gördük. Aslında bu, dini bir sembol olmanın ötesinde bir toplumun, düşüncenin, kültürün kendi değerlerini yaşama noktasında baskılanması sonucunda gelişen bir hak arayışı. Bu açıdan konunun insan hakları çerçevesinde ele alınması gerektiği kanaatindeyim.
SİYONİSTLER İÇİN KORKUTUCU BİR DURUM
İslamcıların 90'lı yıllarda gerçekleştirdiği geniş katılımlı mitingler düşünüldüğünde pazar günü düzenlenen Kudüs mitingi uzun zaman sonra ciddi sayıda katılımla yapılmış önemli bir miting. Bu anlamda İslamcıların 'miting' / 'eylem' refleksi geri dönüyor diyebilir miyiz?
İsmail Kılıçarslan: Bunu bütün kalbimle umut ederim. Çünkü Mısır darbesi esnasında Saraçhane'deki eylemlerde kalabalık 25-30 binli rakamlarla ifade ediliyordu. Gönül isterdi ki orada da 500 bin insan olsun. Çünkü bu da dünyaya verilecek mesaj açısında çok önemli bir şey. Türkiye'de kalbi Kudüs ile atan ve bunun için sokağa çıkan 750 bin, 1 milyon insanın olduğunu biliyor olmak Siyonist İsrail açısından çok korkutucu bir şey. Dolayısıyla eylem refleksimizin geri gelmesi biz İslamcılar için çok büyük önem arz eder. Umarım bu başlangıç, eylem refleksimizin artarak devam etmesini sağlar.
Prof. Dr. Sami Şener: Elbette insanların duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri ve bunu kitlesel harekete dönüştürmeleri çok önemli. Burada halkımızın Kudüs meselesini 'toplumsal bir mesele' olarak sahiplenmesi önemli bir faktör. Hak arama mücadeleleri kitlesel bir eyleme dönüşmediğinde maalesef karşılık bulmuyor. Bunu da garip görmemek lazım. Aslında normal bir hadise. Çünkü insanlar birbirlerini bu kitle hareketlerinde görüp işin önemini, ehemmiyetini anlama imkanı elde ediyorlar. Yani bir toplumsal bilinç oluşuyor ve konuyu toplum gündemine taşıma konusunda önem arz ediyor. Yani söz konusu olan şey bir hak arama mücadelesi olduğu için bu kalabalıklara ulaşmak da şaşırtıcı olmuyor.