İsmet Mısırlıoğlu Timeturk için yazdı: Almanyalı Türk'e bu yapılmamalıydı!
BIG Genel Başkan Yardımcısı İsmet Mısırlıoğlu, bu haftaki yazısında Almanya’da yaşayan Türklerin Türkiye’ye seyahat konusunda yaşadığı sıkıntıları ele aldı.

Oluşturma Tarihi: 2020-08-10 09:22:28

Güncelleme Tarihi: 2020-08-10 09:22:28

Yenilik ve Adalet Birliği Partisi (BIG) Genel Başkan Yardımcısı İsmet Mısırlıoğlu, 9 Ağustos 2020 tarihli yazısında, Türkiye'nin Almanya'dan gelen vatandaşlar ile ilgili aldığı PCR testi kararına tepki gösterdi.

İşte Mısırlıoğlu'nun konuya ilişkin yazısı: ALMANYALI TÜRK'E BU YAPILMAMALIYDI!

Almanyalı Türkler koronayla farklı mücadele ediyor.

İki arada bir derede kalıyor. Kimseye yaranamıyor.

Almanya Dışişleri Bakanlığı Türkiye'yi seyahat uyarısı bulunan ülkeler listesine aldığından beri hiçbir şeyin tadı kalmadı.

Türkiye turizmi bundan olumsuz etkilendi.

Almanya bu çıkışla 2018 yılında kopma noktasına gelen iki ülke ilişkileri sonrasında Türkiye'ye ekonomik açıdan büyük bir darbe indirmiş oldu. Milyonlarca Alman turist ve Türk vatandaşı Türkiye'ye gidemez oldu.

Bundan Almanyalı Türkler de ciddi şekilde nasibini aldı. Onlar izinin yanısıra eş dost, akraba ziyareti gerçekleştiriyor, yatırım ve ticaret yapıyordu.

TÜRKİYE'NİN PCR TESTİ UYGULAMASI

Türkiye sadece Alman turistleri düşünürken kendi insanından da oldu.

Berlin eyaletinde okul tatilinin bitimine tam üç gün kala Almanya, Türkiye'de dört şehir için seyahat uyarısını kaldırdığını duyurdu. Küçük bir teselli de olsa turizmin merkezi olan bu şehirler tekrar canlanabilirdi.

Gelgelelim ondan sonra tuhaf bir şey oldu ve Türkiye tarafı PCR testi olarak bilinen korona tanısını kendi havalimanlarında ve gümrük kapılarında yapacağını duyurdu.

Almanyalı Türklerin kafası iyice karıştı. Test olayı tüm ülkeyi kapsıyor ve bu dört şehir de içindeydi.

Bir öfke ve şaşkınlık aldı başını gitti.

Almanya biz testleri indiğinizde ücretsiz olarak yapıyoruz demişken Türkiye neden inatla biz yaparız diyerek her şeyi karıştırdı?

-Türkiye'nin bu işgüzarlığı da nereden çıkmıştı?

-Bilmiyor muydu Alman turistler zaten Türkiye tatil defterini çoktan kapatmıştı. 

Türkiye bununla birlikte Almanyalı Türk'ün de yolunu kapatmıştı. Artık bu saatten sonra Türkiye'ye gitmenin bir anlamı kalmamıştı.

Düşünsenize memlekete gidiyor ve dönüşte sizi test ediyorlar. Pozitif çıkması durumunda iyileşene kadar (en az iki hafta) orada kalmak durumundasınız.

Bu ne demek?

İşinizden oluyorsunuz. Çocuğunuz ebeveynin gidemediği için o da Türkiye'de kalmak zorunda kalıyor ve okulundan oluyor. Çocuklar ve eğitim konusunda hassas olan Alman okul sistemi aileyi sorumsuz davranmakta suçlayabilir hatta bu iş Jugendamt (Gençlik Dairesi)'ın çocuğu ailesinin elinden alıp başka bir aileye (bu eşcinsel bir aile de olabilir) verebilmesine kadar gidebilir.

Bu negatif olaylar zinciri Worst Case çerçevesinde istemediğimiz kadar çoğaltılabilir.

Sonuçta kaybeden yine bizim insanımız oluyor.

TÜRKİYE TARAFI NEDEN ALMANYA'NIN DEDİĞİNİ YAPTI?

Almanya anayasasının tüm vatandaşlarına tanıdığı (oturma izni olan yabancılar da buna dahil) seyahat özgürlüğü çerçevesinde hiç kimseye ne zaman nereye gideceğine ve nereden geleceğine müdahale yetkisi tanımıyor.

Bu ancak 1989 yılına kadar sosyalist Doğu Almanya'da yaşayanlar için sınırlıydı. Onlar sadece sosyalist ülkelere seyahat edebiliyorlardı.

Dolayısıyla Almanya, ülkeye girmeden önce kendi vatandaşlarından PCR testi isteyemezdi.

Türkiye'nin bunu büyük bir marifetmiş gibi kabul etmesi ise anlaşılır gibi değil.

Türkiye'ye girişlerde test yok. Yani koronalı isen içeri giriş serbest.

Çıkışlarda ise yine koronalı isen ülkede kalıyorsun. Her iki durumda da pozitif koronalı Türkiye'de kalıyor.

Türkiye'nin kabul ettiği bu uygulamayı Almanya'nın kritik ülke olarak sınıflandırdığı hiç bir ülke yerine getirmiyor. Yani Almanya'ya ellerinde PCR testi olmadan giriyorlar. 

Peki nereden geliyor bizimkilerin Alman'dan fazla Almancı olma teşebbüsü?

Bunun iki gerekçeli mantığı var.

Türk bürokrasisinde ciddi şekilde "Almancı" bir kitle var. Ahmet Davutoğlu da başbakanlığı döneminde Almanya'ya karşı ciddi tavizler vermiş ve bu yanlış tutumu onu bir gece ansızın başbakanlıktan etmişti. Apar topar istifa etmek zorunda kalmıştı. FETÖ'cü bürokratlar konusu. Almanya'nın FETÖ'yü Türkiye'yi da karşısına alarak her alanda desteklediği gizli bir bilgi değil artık.Tüm firariler burada. Okulları, eğitim kurumları, iş yerleri ciddi şekilde korunuyor. Teşvik ediliyor. House of One projesine Berlin Senatosu ve federal hükümet 40 milyon Euro'ya varan maddi destek sağladı.  OLAYLAR NEREYE VARACAK?

Tek taraflı bu uygulama bir şeyi amaçlayabilir. Ak Parti seçmenini hükümetten soğutmak.

Mağdur olan Almanyalı Türkler bunu bir yerlere not ediyor.

Mustafa Yeneroğlu insan hakları bahanesiyle Ak Partiden istifa etti ve saf değiştirdi. 15 Temmuz akşamı CIA'in organize ettiği Büyük Ada toplantısına katılan ve şu anda casusluktan tutuklu olanların serbest bırakılmasını talep ediyor. Almanyalı Türk'ün hiç bir derdiyle ilgilenmiyor.

Öbür taraftan Zafer Sırakaya'dan bu konuda ciddi bir açıklama beklerdik. O ise PCR uygulamasını sadece kendi sayfasında ilan etmekle yetindi.

Sözün kısası Almanyalı Türklerin derdiyle ilgilenen ne bir vekil ne de bir merci var.

Aksine bazı STK temsilcileri uygulamayı savunarak bunun şakşakçılığını bile yapıyor.

Durun bakalım daha neler olacak?

Sonuçta birileri kendi hevesleri ve menfaatleri için her türlü ilişkiye girmekte bir beis görmüyor.

Yine unutulduk ...

Yine sahipsiz kaldık..