TIMETURK | HABER MERKEZİ
Fatıma Hacici, işgal altındaki Doğu Kudüs'te, şehrin en işlek noktalarında, günde yüzlerce turistin güzergahı olan eski şehrin Şam kapısında İsrail polisi tarafından bıçaklı saldırıda bulunduğu iddiasıyla ateş açılarak öldürülmüştü.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentine bağlı Beni Zeyd köyünün camisinin avlusuna Fatıma Hacici için kurulmuş mütevazi bir taziye çadırının kapısında bekleyen 40 yaşındaki babası Afif Hacici, bütün gücünü toplayarak AA muhabirinin uzattığı mikrofona konuşmayı kabul etti. İsrail polisi tarafından açılan ateş sonucu en az 20 merminin isabet ettiği kız çocuğun babası mikrofona geldiği sırada yoğun bir duygu boşalımıyla gözyaşlarına hakim olamadan kendini güçlükle çadırın içine atarak konuşmayı başlamadan bitirdi.
Taziye çadırında Fatıma'nın babası:
Yoğun duygu boşalımı yaşayan baba Hacici'nin yerine amcası 70 yaşındaki Hacı Cevdet Şakir Hacic, "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Hepimiz bu vatanın bütün evlatları olarak şehadeti temenni ediyoruz. Çünkü vatanımız işgal altında" sözleriyle konuşmaya başladı. Hacı Cevdet, torunu Fatıma'nın İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklulara destek verdiğini ifade ederek, "İsrail hapishanelerinde açlık grevine başlayan Fatıma, beş günden beri ne yemek yiyordu ne de su içiyordu. Kudüs'teki en şerefli alanda da şehadet mertebesine ulaştı. Biz bununla gurur duyuyoruz" dedi. İsrail polisinin torunu Fatıma'ya yönelik düşmanca bir muamele sergilediğini belirten Hacı Cevdet, "Fatıma ne yaptı ki? Küçük bir kız çocuğu, ne yapabilirdi ki? Bize karşı kin ve nefretleri Fatıma'ya gösterdikleri iğrenç muamelede kendini gösterdi. İğrenç işgal güçleri büyük küçük ayırt etmeksizin düşmanlığını ortaya koyuyor. 20 mermiyi bu çocuğa neden sıkıyorsun? Dünyada bundan daha kötü bir işgal gücü yoktur. Dünyaya bizi bu işgalden kurtarmaları çağrısında bulunuyorum" ifadelerini kullandı.
Taziye çadırında Fatıma'nın dedesi:
Köy camisinin biraz aşağısında bir evde Filistinli kadınların taziyelerini kabul eden Fatıma'nın annesi, 36 yaşındaki Darin Hacici de eşi gibi İsrail polisi tarafından öldürülen kızının acısını hala bütün sıcaklığıyla yaşıyordu. Taziye evinde, Berae, Aliya ve Selsebil adlı üç küçük kızıyla oturan anne Darin Hacici, o an Fatıma'nın acılarını bütün benliğiyle yaşıyordu. Arada bir küçük kızı Aliya, annesinin dökülen gözyaşlarını minik elleriyle silmeye çalışıyor ancak ağlamaktan kızaran gözlerini ise gizleyemiyordu. Ağlamaktan konuşamayan anne Darin'in yerine kız kardeşi, Fatıma'nın teyzesi Şirin Muhammed konuşmayı kabul ederek, "Fatıma, ahlaklı, zeki, çalışkan ve başarılı bir kızdı. Hayat doluydu. Okuldan evine, annesinin yanına dönmüştü. Her şey gayet normal gidiyordu. Bir süre sonra evden çıkmış ve Kudüs'e gitmişti. Akşam saatlerinde şehadet haberi annesine ulaştı" sözlerini dile getirdi.
Taziye çadırında Fatıma'nın annesi:
Fatıma'nın Filistin'e duyduğu sevgi ile diğer akranlarından daha farklı olduğunu ifade eden teyzesi Şirin Muhammed, "Fatıma geçen yıl bu ayda İsrail askerleri tarafından bir kontrol noktasında gözaltına alınmıştı. 10 gün gözaltında kalmıştı. İşkenceye maruz kalmıştı ve bu işkence Fatıma üzerinde çok derin izler bırakmıştı. Bu sırada hapiste Filistinli esir kadınlarla tanışmıştı" dedi.
"FATIMA GAZETECİ OLMAK İSTİYORDU"
Şirin Muhammed, yeğeni Fatıma'nın hapisten Filistinli esirlerden etkilenerek çıktığını ve Filistin davasına daha fazla bağlandığını belirterek, "Fatıma beş günden beri Filistinli tutuklularla dayanışma amacıyla açlık grevine başlamıştı. Annesinin tüm ısrarlarına rağmen bir lokma yemek, bir yudum su içmemişti. Fatıma ölmek için değil, bütün bunlara vatanına olan sevgisinden dolayı katlanıyordu" ifadelerini kullandı. Fatıma'nın henüz lise ikinci sınıf öğrencisi olduğunu belirten teyzesi Şirin Muhammed, "Fatıma gazeteci olmak istiyordu. Gazetecilik yaparak Filistinli tutukluların yaşadıklarını dünyaya duyurmak istediğini söylüyordu. Okulda çok başarılıydı. Okulundaki bilimsel icat merkezinde de 7 aşamada yapılan bilimsel araştırma çalışmalarını da hep birincilikle bitirmişti" dedi. Teyze Şirin Muhammed, İsrail polisinin Fatıma'nın bıçaklı saldırı girişiminde bulunduğuna dair iddiasının "bir yalandan ibaret" olduğunu vurgulayarak, "Yalan söylemek, iftirada bulunmak işgal gücü için yabancı, yeni bir şey değil ki. Fatıma, işgal gücünün vahşi muamelelerine maruz kalmıştı. Ancak Fatıma, daha önce yaşadıklarının etkisiyle kendisini Filistin davasının bir parçası sayarak sorumlu hissediyordu" şeklinde konuştu.
Taziye çadırı:
NELER YAŞANDI?
İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinin çevresinde inşa ettiği birçok Yahudi yerleşim biriminin merkezinde kalan Beni Zeyd köyünün mütevazi bir ailesinin çocuğu olan Fatıma Hacici, 40 yaşındaki inşaat işçisi babası ile ev hanımı annesi ve 4 küçük kardeşinden ayrılarak işgal altındaki Doğu Kudüs'e öğrenci kimliğiyle girmeyi başarmıştı. Pazartesi günü Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu eski şehrin Şam kapısında arkadaşıyla dolaşan Fatıma, Filistin Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, İsrail polisi tarafından 10 metre mesafeden ateş açılarak öldürülmüştü. Filistin Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, "5 İsrail polisi, bıçaklı saldırı girişiminde bulunduğu iddiasıyla yoğun bir şekilde kız çocuğuna ateş etmiştir. Fatıma'nın cesedinin yanına bıçağın konulmasıyla 'bıçaklı saldırı girişiminde bulunduğu' iddiası ispatlanamaz" ifadelerine yer vermişti.