İsrail tarihinin en provokatif başbakanı: Netanyahu
Yeni Şafak Yazarı Taha Kılınç, İsrail'de gündeme getirilen 'ezan sesinin gürültü kirliliği gerekçesiyle' kısılması çıkışını köşesine taşıdı.

Oluşturma Tarihi: 2016-11-21 13:26:00

Güncelleme Tarihi: 2016-11-21 13:26:00

TİMETURK | HABER MERKEZİ

Söz konusu tasarının tüm resmi açıklamalar ve teknik detaylara rağmen Kudüs'te müslümanların 'görünür' ve 'duyulur' olmasını engellemeyi amaçladığını yazan Kılınç, "İsrail şu anda, tarihinin en provokatif başbakanı tarafından yönetiliyor" dedi ve şu şekilde devam etti:

1996-99'daki ilk başbakanlık döneminde, şimdiki Hamas lideri Hâlid Meşal'i Ürdün'ün başkenti Amman'da öldürtmeye kalkışacak kadar kendini kaybeden ve büyük bir diplomatik kriz yaratan Benyamin Netanyahu, kontrolsüz adımlarına son sürat devam ediyor. Terörle başladığı kariyerini, birçok zikzakların ardından Nobel Barış Ödülü'yle sonlandırmayı beceren Menahem Begin'in dengesizliklerini bile solda sıfır bırakan bir üslupla karşı karşıyayız.

DÜŞMAN'A KARŞI BİRLİK

Netanyahu'nun sadece Filistinliler nezdinde değil, bütün dünyada da soğukluk hatta nefret uyandıran yönetim tarzı, yalnızca kişiliğinden kaynaklanmıyor. Siyasi atmosferi mümkün olduğunca gererek kendi halkını “düşman"a karşı birlik içinde tutmaya çalışan Netanyahu, yaklaşan ve kaçınılmaz olan büyük çözülmeden İsrail'i bu şekilde korumayı amaçlıyor.

Askeri gücüne ve arkasındaki uluslararası desteğe rağmen, İsrail toplumsal ve siyasal olarak çözülmeye yol açacak olan üç büyük handikapla karşı karşıya. Tamamen kendi bünyesinden kaynaklanan ve dışarıdan müdahale gerektirmeksizin ülkeyi içten içe kemiren bu problemler:

1) Seküler ve dindar Yahudiler arasındaki çekişme ve nefret,

2) Aşkenazi, Seferad, Mizrahi ve diğer Yahudi grupların birbiriyle rekabeti; bunların adeta kast sistemini andıran şekilde bölünmüş olması,

3) Yerleşimci işgalcilerin yarattığı askeri, siyasal, sosyal ve ekonomik gerilim. Ülke siyaseti, bu üç problem ve bunlardan kaynaklanan alt sorunlar elinde rehin kalmış durumda. Açıktan dillendiril(e)mese de, sık sık “Ortadoğu'nun tek demokrasisi" diye İslâm dünyasının başına kakılan 'İsrail projesi' çöküşe doğru sürükleniyor.