Gazze'deki el-Ehli Hastanesi'ne gerçekleştirilen bombalı saldırıda 500'e yakın kişi hayatını kaybetti.
Özgür-Der'in çağrısıyla bir araya gelen yüzlerce kişi İstanbul Levent'teki Siyonist konsolosluk önünde katliamı telin etti.
Dün akşam namazı sonrası Barbaros Hayreddin Paşa Camii önünde bir araya gelen vatandaşlar, konsolosluğa kadar kortejle yürüyüş gerçekleştirdi.
Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay, “Maalesef çocuk, kadın, yaşlı demeksizin hastanelerin hedef alındığına şahit oluyoruz. Hastanelerdeki, mescitlerdeki insanların vahşet bombalarıyla katledildiği ve Siyonist işgal çetesinin her türlü zulmü işlediği günlerde dayanışma ve direniş bilincini yükseltmemiz gerekiyor. İşgal rejimi ve onu destekleyen sömürgeci emperyalistleri lanetlerken yıllardır sabırla direnen kardeşlerimizi ise selamlıyoruz!” dedi.
Alpay, tehcir, tedhiş ve terör yoluyla varlığını sürdürmeye çalışan bir rejim olan işgalcilerin Batılılar tarafından açıkça desteklendiğini altını çizdi.
“Müslümanların topraklarını sürekli bir biçimde baskı ve zulümle işgal eden bir rejimin meşruiyetini kabul etmek başlı başına bir zulümdür. Dezenformasyonla oluşturulmaya çalışılan algılara karşı Filistinlilerin topraklarını işgal edenler gayrı meşrudur. Tehcir ve katliamla işgal ettikleri topraklara yerleştirdikleri kimseler ise yerleşimci değil hırsızdır, insanlık düşmanıdır!”
Alpay, Siyonizm vahşetinin arkasında kayıtsız şartsız duranların insanlık mahkemelerinde hesap vermesi gerektiğini vurguladı.
“Hitler veya Netanyahu arasında bir fark olmadığını işledikleri cinayetlerden anlıyoruz. İster Nazi Partisi isterse de Siyonist partiler adına işlenmiş olsun cinayet cinayettir! Barbarlıklarına kılıf arayanlar algı operasyonları ve yalanlarla dünya kamuoyunu yanıltma derdine düştüler. Nasıl ki geçmişte Yahudilere yönelik zulümler sebebiyle özür ve hesap verildiyse bugün de Filistinli Müslümanlara yönelik tehcir ve katliamları destekleyenler özür dilemek ve hesap vermek zorunda kalacaktır!
Bu hesabı soracak olanlar da Allah'ın izniyle Müslümanlar olacaklardır!”İslami direniş bilinciyle gurur duyduklarını ifade eden Kenan Alpay, Filistin halkının direniş örnekliğiyle tüm insanlığa büyük bir ders verdiğini kaydederken Türkiye'nin ise direnişe omuz verip Siyonist katillerin her türlü zulmüne karşı açıktan tavır alması gerektiğinin altını çizdi.“İslami direniş hareketleri ortaya koydukları mücadele ile insanlık onurunu temsil ediyor. Allah onların yardımcısı olsun, bizleri de bu mücadelenin bir neferi kılsın! Önünde durduğumuz Siyonist konsolosluğun Türkiye'deki varlığı kabul edilemez! Cinayet şebekesinin temsilcileri Türkiye'de meşru kabul edilip güvenlik güçleri tarafından korunması Türkiye adına büyük bir utançtır. Siyonist elçiler acilen ‘istenmeyen adam' ilan edilmeli, Türkiye'nin Tel Aviv'deki elçiliği de geri çekilmelidir!”
Muştu Gençlik adına sözü alan gazeteci-yazar Adem Özköse Nisa Suresi 75-76. ayetleri hatırlatırken Gazze'de katliama karşı sessiz kalınmasının Müslümanlar ve insani duygulara sahip olan herkes için kabul edilemez olduğunu belirtti.
“Rabbimiz şöyle buyuruyor: Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!' diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise bâtıl dava uğrunda savaşırlar.Kardeşler hastaneleri, okulları, küçücük çocukları bombalayan bir rejimle karşı karşıyayız.
Bugün susma günü değil direniş ve cihad günüdür! İnsanlar öldürülürken hiçbir şey olmuyormuş gibi hareket etmenin kabul edilebilir tarafı yoktur. Herkes elinden gelenin tümünü ortaya koyarak işgal ve katliama karşı direniş ruhunu yükseltmek zorundadır!”Çocuk ve kadınlar katledilirken sessiz kalanların büyük bir trajedi içinde olduğunu ifade eden Özköse, mazlumlara ve mültecilere kollarını açan bir coğrafyada Siyonist konsolosluğun bulunmasının kabul edilemez olduğunun kaydetti.“
İşgal ve terör rejiminin Türkiye'de temsilciğinin bulunmasını istemiyoruz. İki gündür sokakları dolduran Türkiye halkının talepleri siyasiler tarafından görmezden gelinemez. Öncelikle Siyonist elçilik ve konsolosluklar kapatılıp varlıkları gayrı meşru ilan edilmelidir. Türkiye vatandaşlarının işgal ordusuna katıldığı iddiaları araştırılmalı ve doğruysa Türkiye'ye dönenler tutuklanıp vatandaşlıktan çıkarılmalıdır. Son olarak mazlumlarla dayanışma içinde olanlar Siyonist çeteye karşı çekinceli bir tutum geliştirmeyi bırakmalıdır. Türkiye'den beklenen arabulucuk yapması değil Filistin direnişine tüm varlığıyla destek olmasıdır!”
Aksa İlim ve Davet Merkezi'nden Hamza Er, katliam karşısında direnişten geri durmayan Gazzeli Müslümanlarla dayanışma için burada olduklarını belirtirken Gazze'de yaşananların temel insani hasletlere sahip olan herkesi derinden etkilediğini vurguladı."Hastaneler bombalanıp anneler evlatlarını kefene koyarken zulme sessiz kalanlara lanet ediyoruz. Siyonistlerin katliam yapma hakkına sahip olduğunu ilan edercesine onlara destek olanlar katliamın ortaklarıdır. İnsanlık ölürken sokaklara dökülüp katliama karşı hakikati haykırmak ise herkesin vazifesidir. Eğer ki bunu yapmaktan dahi acizseniz yazıklar olsun sizin insanlığınıza ve vicdanınıza! Filistin'de yaşananlara tavır almak sadece Müslümanları ilgilendiren bir mesele olmanın ötesinde vicdan meselesidir!"
Hamza Er'in duasının ardından kortej eşliğinde yatsı namazı kılınmak üzere Barbaros Hayreddin Paşa Camii'ne dönüldü ve eylem orada sona erdi.